Doğum Günü -2- RecMel

827 44 115
                                    

İyi ki doğdun Recep Usta! Aklıma aniden gelen ve dizideki karakterlerin gerçek isimleriyle bulunduğu bir kurgu olacaktır. Kafanız karışmasın diye tekrardan belirtiyorum,1 bölümlük RecMel kurgusudur. Hiç bir oyuncuya saygısızlık yapılmamış,gerçek hayatta olan karakterler ele alınmıştır. (Melis, Recep, Yazgı, Yiğit vs.) Hayal dünyasında yazıldığını unutmamanızı rica ediyor ve eğleneceğinizi umut ediyorum.

Sizi seviyorum! Bizi bu hikayede buluşturan ikiliye çok teşekkürler! Bu sene Melis için kutlayamadık,seneye kutlarız inşallah. Hepinizi çok seviyorum,keyifli okumalar!

Bölüm Şarkıları,

Moğollar - yolum seninle
Yüksek Sadakat - belki üstümüzden bir kuş geçer

**
Melis Minkari

"Kestik!"

Yönetmenin sahneyi bitirmesi sonrasında Cihan ve Yazgı'yla aynı anda göz göze gelince kahkahayı patlatmıştım. Fadik abla da elinde terlikle bize eşlik ederken, Recep'le göz göze geldim. Bana içten bir tebessümle bakıyordu,onun da en az bizim kadar eğlendiği açıktı.

Senaryo gereği Berk kümese gelecek,arada atışma çıkarken onun varlığı unutulacaktı. Şengül elinde terlikle Oğulcan'ın peşinden koşturacaktı. Biz de gülecektik. Cihan oldukça yaratıcı bir oyuncu olduğundan, senaryoda yazmamış olmasına rağmen benim arkama saklanmıştı. Doğaçlama ve sahneye uyan bir hareket olduğundan yönetmenimiz bozmayacaktı bunu. Oynarken de içten gülüyordum evet ama sahne arkasında daha çok eğleniyordum doğrusu.

Bakışlarımı kaçırırken,arkama döndüm ve saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. İçten tebessümleri beni utandırıyordu. Arkamı dönünce Yiğit'le göz göze geldim, göz kırparak baş parmağını 'tamamdır' anlamında kaldırdığında onu taklit ederek güldüm. Ve önüme döndüm. Recep Onur'a bir şeyler anlatıyordu, elinde yine kahvesi vardı. Beni fark etmediğini anlayınca yavaşça Yiğit'in yanına ilerledim.

"Operasyon tamam Melis hanım!" dedi elini başına götürüp asker selamı verirken. Güldüm. "Sağ ol Yiğit ya,yordum seni de ama," dedim mahçup bir şekilde.

"Saçmalama canım,benim sahnem azdı bugün. Diğerleri tam zamanlı,tabi ki ben gidecektim. Hem hatırlatman iyi oldu bir bakıma neredeyse unutuyordum. Recep'e ayıp olurdu."

"Recep böyle şeylere bakmıyor." dedim gülerek. "Biliyorum," deyip gülüşüme karşılık verdi o da. "Çok naif biri, kırılsa bile kırmıyor."

"Ayrıca unutsan bile ben hatırlatırım."

"Biliyorum, unutmuyorsun böyle şeyleri."

"Ne karıştırıyorsunuz bakalım?!" diyerek yanımızda bitti Yazgı.

"Büyüklerin işine karışma lütfen Yazgı'cım." Yiğit alaycı bir tavırla bunu söylerken Yazgı ofladı. Sürekli yaşını kullanmalarını hiç sevmiyordu. Bana göz kırpınca gülmeden edemedim.

"Melo sen de mi ya?" diye bana da söylendi. Yanağını öptüm,bana Melo demesini çok seviyordum. "Seni sinir etmek hoşumuza gidiyor,ondan." dememle saniyesinde yumuşamıştı.

"Yoo,ben öyle düşündüğüm için öyle söylüyorum."

Hafifçe karnına vurdum elimin tersiyle.

"Ahh! Ne yapıyorsun kızım?"

Güldüm. "Abartma,o kadar acımadı."

Doğrulup güldü.

"Tamam,şaka yaptım."

Yazgı'ya döndüm yine.

"Recep nerde?"

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin