Jamais Vu 🌑🌑🌑🌑

371 26 78
                                    

Bazı kararlar hayatınızı şekillendirirdi.

Tik tak. Tik tak. Zaman hızla geçiyor,Tolga ne yapacağına karar veremiyordu. Gerekirse kendiyle birlikte herkesi yakardı,bundan çekinmiyordu ama ya hepsi kurtulup kendi yanarsa? O kızıl şeytanın istediği anda mükemmel bir kıvrak zekaya sahip olduğunu biliyordu. Bunu istediği gibi kullanacağına, yönlendireceğine. Kendisinin de manipüle yeteneği vardı elbet ama Berk gibi değildi, olamazdı da. Kıt kafalılar anlamıyordu ama aslında bir nevi Berk'in kuklasıydı ve kendilerini daha yüce görüp kaybediyorlardı. Tolga onların öfkesine, zaafına oynardı,Berk ise güven ve samimiyetlerine. Mesela Süsen Tolga konuştuğu anda öfkelenir ama işin içine Berk girince hemen yumuşardı. Doruk kendini hepsinden üstün görecek bir egoya sahip olduğu için olup bitenleri bile anlamıyordu. Anlasa,şu anda neyin ne olduğunu anlardı zaten. Kararını vermişti, herkesi yakacak ve kendi kurtulacaktı.

Sonuçta itiraf eden Tolga olsa da,beden ve ses Berk'ti,öyle değil mi?

**
Berk ise Tolga'nın bedeninde ıslık çalarak aynı sokağa yavaş yavaş girdi. Aklına gelen çözümler herkesi kurtarabilirdi. Amacı kahraman olmak değildi ama hepsini ayrı ayrı da tanıyordu. Evet Berk'e korktuğunu göstermiş olabilirdi ama o da en az kendisi kadar manipülatif değil miydi?

Yemezler Tolga.

Hepsinin ismini verecek ve Berk'in bedeniyle yakacaktı. Peki içerde kalan kim olacaktı? İşte bunu düşünmeyecek kadar aptaldı. Babaları buna alternatif bir çözüm bulana kadar onlar birbirinin bedenine hapsolmuşken yaptığı ne kadar akıllıcaydı? Berk tamamen yanardı belki ama bedeninde olan kişi o değildi. Çalılıklara doğru ilerledi ve minik dikenler ellerini çizse de bilekliği aramaya devam etti.

Ve bingo! Çalılıkların dibine düşmüştü,şanslı ki kimse bulmamıştı. Tolga'nın cebine attığı çakıyı bulduğunda gülümsedi ve bilekliğin ortasında duran, kalın gibi görünen ama aslında görüntü çekecek kadar şeffaf olan kapağı açtı ve minik kamerayı çıkardı. Kendi kendine gülümsedi.

İşte şimdi herkesi kurtaracak hamleyi yapmış bulunmaktayım.

**
Ve bomba patlamış, Tolga Berk'in bedeninde her şeyi anlatmıştı. Berk de bu arada boş durmamıştı tabi ki. Aynı eve gidip,arama yapılmasına rağmen bilekliği bulma umuduyla aramaya başladı. O gün ikisi de yaralı olduğu için gözden kaçmış olabilirdi belki de. O günü düşündü. Hepsinin içinde kamera dışında ses kaydedici de mevcuttu,bu da her türlü işine gelecekti. Oğulcan ve Ömer hayal kırıklığı içinde sonucu beklerken, Berk'e güvenmenin büyük bir hata olduğunu düşünüyorlardı. Gerçeklerden bihaber olanlar,yalanlarla kendini kandırırdı. Doruk ise olayın iç yüzünü tahmin bile edemiyor,kendi içinde en yakın arkadaşını suçluyordu. Ona göre ondan başka herkes suçlu konumundaydı zaten. Babasıyla görüşmek istediğini söyledi ve onaylandı. Onlara doğru yürürken, öğreneceklerinden habersizdi. Resul amcası, Tarhan amcası ve babası bir köşede konuşuyordu ve Akif beyle konuşacağı odaya çok yakın bir yerdelerdi. Fısır fısır ne konuşuyor olabilirdi ki?

Yaklaştı ve duvarın arkasına geçti. O anda babasının sesini duydu.

"Acilen doktora ulaşmalıyız,bir şekilde."

"Akif delirdin mi sen? Yıllar geçti,o doktor çoktan öldü!" diyen Resul'dü. Tarhan araya geçti.

"İyi de, doktor tek başına yapmadı ki bu işi,ekibi vardı. İlla birine ulaşırız,ulaşmak zorundayız."

Resul derin bir nefes verdi.

"Haklısınız. Bilekliğin olayını bozmamız gerek. Yoksa..."

Doruk korkuyla dinliyordu,ne yoksa? Duyduklarını anlamlandırmaya çalışıyor ama başaramayınca daha dikkatli dinliyordu. Aklı çok başka yerlerdeydi ya da sadece aptaldı.

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin