"Sen nasıl dayanıyorsun?"
"Dayandığımı kim söylüyor?"*
"Ve fısıldadı zaman senin yaralarını ben bile saramam çocuk..."(Oğuz Atay - tehlikeli oyunlar)
Bölüm Şarkıları,
Merve Deniz - karanfil
İlyas Yalçıntaş - içimdeki duman
Onur Can Özcan - hırka
Zakkum - al gece yarılarımı benden**
Aybike ErenDıştan olduğu yerde durmuş,ruh gibi kalmış birini andırıyordum, biliyordum. Ama kalbim çok acıyordu, paramparçaydı. Pişmanlığını,acısını görmeme rağmen öfkemi kusmaya devam etmiştim. Çünkü kırgındım, sevdiği birine kırılınca öfkesini de ona yönlendiriyordu insan. En çok sevdiğime kırılır,en çok onları kırmaktan korkardım ben. Patavatsızdım ya biraz,bazen kelimelerimi sakınmaz, ağzımdan çıktıktan sonra fark ederdim ne söylediğimi. Şimdi öyle değildi de...
Bile isteye söylemiştim hepsini,bile isteye kırmıştım kalbini. Böyle olacağını bilemezdim ki. Onu sevdiğimi söylemeyi çok istemiştim. Ama bir şeyler engel olmuştu. Ya şimdi ne olmuştu? Ben söyleyememiştim,o da duyamamıştı. Ne zaman hastaneye yetiştim,ne zaman yol boyunca tuttuğum elini bıraktım? Bilmiyordum. Ne ara Doruk'u aramıştım? Onu da bilmiyordum. Ben şu an hiç bir şeyin idrakında değildim. Asiye bana sarılıp ağlamamı kolaylaştırırken de acım sönmemiş,aksine daha çok yakıyordu canımı. Kenara çöktüm sonra. Saatlerce bekledim. Ne haberi geldi,ne de kendisi.
Kendimi inandırmaya çalışsam da,her seferinde tökezliyordum. İçeride,tek başına ölümle savaştığı gerçeği her seferinde yüzüme tokat gibi çarpıyordu. Bulunduğum,arşınladığım her yer bana dar geliyor,zaman geçmek bilmiyordu. Ayaklandım. Nereye gideceğimi bilemezken,bir çift mavi gözle buluştu bakışlarım. Asiye onun dizlerinde uyuyakalmıştı,hava kararmak üzereydi. Bir yandan da kardeşi yoğun bakımda yatıyordu,sonunun ne olacağını benim gibi o da bilmiyordu. Eliyle hafifçe boş olan yana vurdu. Buruk bir tebessüm ettiğimde,ondan da aynı karşılığı almıştım. Yanına oturdum. Desteğe ihtiyacım vardı ama onun da omzunda ağır bir yük varken benimle uğraşmamalıydı. Bununla ben başa çıkmalıydım.
Derken,omzuma konan bir el beni kendine çekti. Gözyaşlarım bana ihanet ederek yeniden dökülmeye başlarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Ve kafamı Doruk'un omzuna yasladım.
"Teşekkür ederim."
"Hepimizin birbirine ihtiyacı var."
"Ya iyileşmezse?" diye sordum korkumu dile getirirken. Görmesem de, kırık dökük bir gülümseme belirmişti sanki dudaklarında,sesine yansımıştı çünkü.
"Geri dönmek için sebebi var. Sen varsın."
"Nasıl?" diye soruverdim, boğazını temizlese de sesinin titremesini fark etmiştim. O anlatırken daha çok yandı canım,ona söz vermiştim ama ağlamaktan başka bir şey de gelmiyordu elimden.
FLASHBACK
Derin bir iç çekip içkisinden bir yudum daha aldı Berk. Doruk da ona eşlik etmişti. Arkadaşı boşluğa düşmüş gibiydi ve onu kaldırmak adına hiç bir şey yapamıyordu.
Onun da kalbinde koca bir yük vardı ve kimseye söyleyemiyordu. Sevdiği kıza ihanet etmiş gibi hissediyordu. Kafasındaki düşünceleri kovmak adına arkadaşına döndü tekrardan.
"Boşluğa düşmüş gibi hissediyorum," diyerek sessizliği bozdu Berk. Az önce aklından geçenleri dile getirmesiyle kırık bir gülümseme takındı Doruk. Birbirlerini bu kadar iyi tanımaları tuhaftı. "Sanki tutunacak, bağlanacak hiç bir şeyim kalmamış gibi..." diye tamamladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise
Ficção Adolescente'Her şey değişir ama hiç bir şey yok olmaz.' Aybike ve Berk. Birbirlerinden çok uzak,biri yaptıklarından pişman,diğeri yaşadıklarından acılı. Onu içimde öldüreceğim,birini sevmeyi bıraktığında içinde ölmeye başlar. (Şeker Portakalı) Her kurgu 2,3 bö...