This reality is not what you think🌑🌑🌑🌑

841 53 312
                                    

"Tüm dünya bir anda tepetaklak olmuş gibiyken nasıl
doğru düşünebilirim?" Ne söyleyeceğimi bilemedim...

*
"Her şeyi biliyorum. Her yerde olabilirim. Herkes olabilirim."

(Sıradaki Sensin, John Katzenbach)

Bölüm Şarkıları,

Her Neyse - sonunu bile bile (son sahne)
Her Neyse - seveceksen haber ver (ilk sahne)

"Yalanların iki yüzü vardır,bazı yalanlar gerçeklerden daha haklıdır,kendini kandırmaya yarar. Bazıları gerçeklerden daha zehirlidir,seni öldürmekten başka bir şey yapmaz." (Kendi Eserim)

**
"İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır." demişti Hakan Günday bir kitabında. Sahi,neydi yalnızlık? Senin seçtiğin bir şey miydi yoksa insanlar mı seni buna mahkum ederdi? Yalnızlık insanı mutlu eder miydi? İnsanlar birini mutlu edebiliyorsa,neden tam tersini seçerdi? Yalnızlık acıtıyorsa,insanların canını yakması bin kat kötü değil miydi? Yanında olmak varken,birini yalnızlığa terk etmek nedendi? Hak edilen bir şey miydi? Belki de yazarın dediği gibi yalnızlık özgürlüğü eline veren bir şeydi. O yalnız mıydı şu güne kadar hiç düşünmemişti ama şu anda,tam bugün yalnız hissediyordu kendini. Sorular bitmiyordu,canını yakan cinsten soruların sonuna koyulan basit bir işaret,çengel gibi takılıyordu beynine ve içi parçalanmasına rağmen soruların ardı arkası kesilmiyordu.

Şimdi neden kendini öyle hissediyordu? Çaresizdi, yalnızdı,yanında kimse yoktu,Doruk bile. Belki de yapacağına inanmıştı, bilmiyordu. Ama onu gerçekten tanıyorsa, yapmayacağını düşünmesi gerekmez miydi? Kendisi düşünürdü. Ya şimdi? Bir sürü hayal kırıklığı vardı,bir an düşündü,şarkı söylediğini neden en yakınlarından kimse bilmiyordu? Harika, Tolga,Doruk, Talya, Süsen ve hatta onu bu tayfada en yargılamaya çalışmayacak olan insan Melisa bile. İnsan sevdiğiyle sevdiği şeyleri paylaşmak,heyecanla anlatmak istemez miydi? Çok saçmaydı,tüm bu olanlar çok saçmaydı.

Yine yalnızdı,hem de bu kez parmaklıklar arasındaydı. Yalnız olduğunun hep içten içe farkındaydı ama bu kadarını ilk kez yaşıyordu. Kimse yoktu,esas suçlu burda değildi, suçsuz yere oturduğu yerdeydi ve... Kimse ona inanmıyordu.

Herkese ama en başta kendine olan öfkesi, sorguları gün yüzüne çıkarken aşırı siniri yüzünden gözleri dolmuştu,kimsenin görmüyor oluşuna şükretmeli miydi yoksa daha da öfkelenmeli miydi bilemiyordu. Beyninin içinde sesler yankılanmaya başladığında elini yüzüne kapatarak ovuştururken, unutmaya çalışıyor ama asla yapamıyordu.

Biz yaptık, yani Harika ve Tolga yaptı,biz de biliyorduk... dedi Süsen'in derinlerden fısıltı gibi gelen sesi.

Aybike'yle yakın oturması, kulaklığında duyduğu ses,kendi sesi...

'Baba' dedi fısıltı gibi.

Gözlerinde gördüğü hayal kırıklığı.

Babası yoktu,annesi yoktu, arkadaşları yoktu. Yapayalnızdı işte. Hepsi birbirinin yanında yalnız kalmıştı aslında,onu anladı. Ne zaman eğlence,dalga geçme olayı olsa hep beraberlerdi,tek kötü gün hatırlamıyordu beraber geçirdikleri. İyi bir gözlemciydi sadece,yoksa onun da pek bir farkı yoktu,onu idrak ettiği ilk andı. Peki isteseler yanlarında olur muydu? Aile bakımından Doruk'ta ya da Melisa'da gördüğü bir sevgi,ilgi eksiği yoktu,zaten birini kıskanma, diğerine aşık olma sebeblerinden biri de buydu. Ya da aşık olduğunu hissettiği? Aklından geçen son cümleyi sorgulamayı sonraya bırakıp arkadaşlarını düşündü tekrar. Süsen ailesi tarafından yalnız bırakılmıştı,Harika babasının annesini aşağılamalarına ve annesinin bunları sessizlikle karşılamasına maruz kalıyordu. Talya lisenin ilk yıllarında kilolu olduğu için psikolojik şiddet görmüştü,böyle zayıflayana kadar çok fazla emek vermişti,Tolga babasından yıllarca şiddet görmüştü. Ama en acısını da yine düşünürken fark etti. Ne zaman birinin canı yansa,diğeri bunu kullanmaktan hiç çekinmiyordu. Dostluk böyle bir şey miydi? Harika ne zaman Süsen canını sıksa,onu aile üzerinden vuruyor,Talya için eski halinden dem vuruyordu. Doruk ne zaman Tolga'ya kızsa, babasının ona yaptıklarını öne sürüyordu. Berk onlara bunun hiç birini yapmıyordu,hep yanlarında oluyordu ama ona kalan yine yalnızlıktı. Ve bu fedakarlıktan vazgeçtiği an,onun da canını bildiği şeyler üzerinden yakacaklarına emindi artık. İnsan en çok sevdiğinin değil,insanın en çok sevdiği yakardı canını aslında.

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin