Uçurumun Kenarında 🌑🌑

170 8 12
                                    

'Acılar ve mezarlar'

Suya düştüğün için değil,sudan çıkamadığın için boğulursun.

(Alıntı)

**
1 hafta sonra

Adımlarını bastığı yer soğuktu,ıslaktı. Yağmurlar yağmıştı sağanak gibi,su damlacıkları süzülüyordu ağaçların arasından. Kafasını yukarı kaldırıp gökyüzüne baktı,güç toplamak ister gibiydi. Zaten bu kadar zamandan beri,ilk kez bu kadar cesaretliydi buraya gelmek konusunda. Çok aciz hissediyordu kendini. Seçilmiş,gözden çıkarılmış,belki de bir süs olarak alınmış ama hiç sevilmemiş.

Sonunda Elif kardeş olduklarını öğrenmişti. Onu hemen kabullenmesine sevinmişti ama bazı şeyleri söküp atamıyordu içinden.

Siz ne diyorsunuz ya! Ne demek seçti,ne demek! Bebek bu bebek,bebek bu! Siz ne yapıyorsunuz?! Pazardan elma mı alıyorsunuz,seçti ne demek!

Kenarda ağlamıştı kardeşinin isyanlarını dinlerken,içli içli.

Resul bir oğlu olsun çok istiyordu. Oğlanı seç dedi bana.

Keşke seçmeseydin beni baba...

Zaten hiç sevmedin.

Babam beni seviyormuş anne...

Yine de,yıllarca içine biriktirdiği,haykıramadığı her şeyi ona dökmek istedi. Belki duyardı onu. Yaşarken onu hiç duymayan babası,mezarında dinlerdi belki onu. Toplantım var diyemezdi,kalkıp gidemezdi,onu görmezden gelemezdi. Sadece ölünce onu dinleyeceği gerçeği içini yaktı ama yine de derin bir nefesle devam etti yoluna. Bu korkaklıkla devam edemezdi. Her şeyi görmezden gelip devam edemezdi. Evet,belki hala affetmemişti Ayla hanımı,belki kız kardeşini çokça sevmişti ama içi soğumuyordu,onları ayırmışlardı,yasal yollarla bir evlat edinmek yerine,ikiz kardeşleri ayırmışlar,üstüne bir de yeterli ilgi ve sevgiyi vermemişlerdi. Hakkını yiyemezdi,Ayla elinden geleni yapmıştı onun için ama hep babasının onu görmesini beklemişti,Ayla da oğlunun bu ihtiyacını görmezden gelmişti. Resul bey sadece soyunu devam ettirmek için mi erkek çocuk istiyordu yani? Öylece,evinde dursun,benim soyumu devam ettirecek bir oğlum var diyebilmek için mi?

Kıpkırmızı gözlerle karşısında duran mezara ve onun üzerinde yazan isme bakıyordu. Yutkundu. Bir yerde duymuştu yaşadığı bu duyguyu.

İnsana bildiği cehennem,bilmediği cennetten daha güvenli gelir.

Bildiği cehenneme gelmişti işte. Öz babasını bile araştıramamıştı,görmeye gitmemişti. Kötü biri olduğunu tahmin ediyordu zaten,yıllar sonra ona sevgi gösterse ne olacaktı? Gideceği yer cenneti olacak bile olsa,bildiği cehennemde bulmuştu kendini yine. Adımlarını zorladı,tam mezarın önünde durdu ve bir şey onu mezarın yanına oturttu. Yine bir gerçekle sınandı,sadece bir yıl önce karşısında duruyordu,elini omzuna koyuyordu. Sevdiği kızı mutlu ediyordu,çocukların okuldan atılmasına engel oluyordu ama özverisi,anlayışı hep başkalarınaydı. Berk'i hiç böyle sevmemişti. Belki onların yerinde olsa,babası onu okuldan alırdı. Hep bu yüzdendi belki,Akif ona babasını arayacağını söylediğinde korkması. Başkasının çocuğuna anlayış,onun çocuğuna disiplin. Buruk bir gülümseme canlandı dudaklarında. O da başkasının çocuğuydu Resul için. Elini toprağın üstündeki çiçeklere değdirdi. Kendinde güç bulabildiğinde dudaklarını araladı.

"Ben geldim..." dedikten sonra dudaklarını ısırdı ama yine de o kelimeyi çıkardı. Bir daha buraya gelmeyecekti. Bu son olacaktı. "Baba..."

"Beni özledin mi? Hiç sanmıyorum. Hiç gelmedin. Ne sevincimde vardın,ne de üzüntümde. Oysa küçükken ben her üzüldüğümde içinde sen vardın. Her mutlu olduğumda senin verdiğin sevgi kırıntıları vardı içimde. Bazı insanlar kendi kanından olanı dahi sevemiyor biliyorum ama o zamanlar anlayamazdım. Hep kendime sorardım. Bir baba çocuğunu nasıl sevmez? Bir anne nasıl sadece kendi istekleri doğrultusunda ilgi verir çocuğuna? Belki annem sevdi beni ama bazen de sen yanımızda ol diye kullandı."

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin