Bugün 28 Aralık. Bugün benim doğum günüm. 25 yaşına gireceğim,zaman ne çabuk geçiyor. Bu yeni kurguda da kelimelerimi okumaya değer bulan kim varsa,onlarla sevincimi doğum günümde paylaşmak istedim. Sizi seviyorum,iyi ki varsınız.
Dipnot; sezon finali sahneleriyle yapılmış bir kurgudur. Tolga'nın kaçırıldığı andan itibaren. Biraz sahnelerle oynamış olabilirim,umarım seversiniz.
Bölüm Şarkıları,
Manéskin - zitti é buoni
Imagine Dragons - believer**
"Hiç hoşuma gitmeyerek söylüyorum ama baban bile aramıyordur seni, biliyor musun?" dedi Oğulcan yalancı bir üzüntü takınarak. Tolga'nın bantlı dudaklarını hareket ettirememesi, söyleyeceği bütün duyguları gözlerinden geçirmesine sebeb olmuştu. Önce öfkeli bir parlama,sonra o parlamayı söndüren bir burukluk."Hadi çıkalım da,biraz bekleyelim. Belki Tolga bize bir şeyler anlatmaya karar verir," dedi Doruk, Ömer'in omzuna dokunarak. Oğulcan keyifle elini duvarlarda gezdirerek odadan çıkarken,Berk de oturduğu yerden kalkarak onları takip etmişti. Çıkmadan hemen önce iplerin sıkılığını kontrol etmişti,gayet iyiydi. Doruk'un nerden bildiğini hiç anlamadığı bir şekilde,yazlık evde parkelerden ikisinin açıldığı ve aşağıya inildiğinde mahzen gibi bir yere açılan merdivenler vardı. Olanlardan,daha doğrusu Tolga'nın serbest bırakılmasından hemen sonra çocuklar kendi aralarında bu planı kurmuş ve arayıp tarayıp, Tolga'nın bulunduğu yeri bulmuşlardı. Bayıltma işi Berk'e kalırken,eve gelir gelmez Tolga'yı baygın halde mahzene indirmişlerdi.
Berk çok sorgulama peşinde değildi ama basit bir yazlık evde,böylesine bir mahzenin nasıl bulunduğunu merak etmiyor değildi. Penceresi yoktu,pencere yerine demirlerden yapılmış kare şeklinde koyulan ve duvarın beyazlığını kasvete boyayan şeyler vardı. Oda küçük ve boştu,merdivenden inerken çok zorlanmışlar, Tolga'yla birlikte 5 kişi zor sığmışlardı. Tam adam kaçırılarak yerdi yani ama... Akif amcasının böyle bir yere neden ihtiyacı vardı ki? Çözemedi.
Etrafına göz ucuyla bakındı,Doruk rahatça oturmuş ve koltuğa yaslanmış durumdayken,Ömer ellerini göğsünde birleştirerek duvara dayanmıştı. Oğulcan sıkıntıdan alelade eline geçen ne varsa karıştırıyordu. Sessizliği bölen tıkırtılar,rahatsız etmeye yetmişti. Zaten şimdilik yanlarında da bulunmak istemiyordu. Doruk'a hedefin o olduğunu bile söylememişt henüz,o yüzden böyle rahat takılıyordu. Gerçi silah oyun gereği bile olsa,ona doğrultulmuştu. İşin içinde Tolga da varsa, anlaması lazımdı. Kendi kendine alaycı bir gülüş takındı,o anlayabilmiş miydi Tolga'nın yapacağı oyunu? Diğerlerine karşı da mahcup durumdaydı. Hem de öyle böyle değil,silahla balon patlatırken anlatmıştı,açık açık. Ama bu kadar ileri gideceğini düşünmemiş olacak ki,dalga geçmekle yetinmişti. Suratındaki ifadeden bir an şüphelenmiş olsa da,yok lan o kadar ileri gitmez mantığı ile önemsememişti ve olay buralara kadar gelmişti. Üstelik o raddeye gelene kadar ikisi arkadaştı. Ama vazgeçemezdi ki. Herkes tarafından yalnız bırakılmıştı, Tolga'nın Ayşe için dahi olsa okula geri dönmesi onu bir nebze kurtarmıştı bunlardan. Eski,alaycı ve buna rağmen sevilen çocuğa kısa süreli de olsa geri dönmüştü. Başını öne eğip bilekliğiyle oynarken,tüm bunları teker teker düşünüyordu.
Aslında en başından farkındaydı yanlış yaptığının,en azından Tolga hayatına geri döndüğünden beri. Çocuklukları beraber geçmişti,geçmişine dair kim varsa onu bırakıp gitmişti. Sanki onunla hiç anılar biriktirmemiş gibi,onunla hiç göz göze gelmemiş gibi,bir hiçmiş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise
Teen Fiction'Her şey değişir ama hiç bir şey yok olmaz.' Aybike ve Berk. Birbirlerinden çok uzak,biri yaptıklarından pişman,diğeri yaşadıklarından acılı. Onu içimde öldüreceğim,birini sevmeyi bıraktığında içinde ölmeye başlar. (Şeker Portakalı) Her kurgu 2,3 bö...