Kadın yaralarıyla dahi adama meydan okuyordu,adam gücüyle bile kadının karşısında diz çökecek vaziyetteydi.
Çünkü intikam gücünü yanlış kullananların zayıflığı,dik durmak ise güçlülerin meydan okumasıydı.
(Alıntı)
Bölüm Şarkıları,
Çağan Şengül&Emre Aydın - yansın
Çağan Şengül - çok yazıkCr/Twitter/rain - tamamiyilesicem
**
Kaderi belirleyen şey seçimlerimiz miydi? Yoksa başımıza gelecek olan her şey dönüp dolaşıp buluyor muydu bizi? Birincisi ise normal sayılırdı,ikincisi haksızlıktı.Gece çökmüştü. Tıpkı o gün gibi. Gözleri dolarken geçmişiyle bugünü arasında bocalıyordu kızıl saçlı çocuk. Arabasından, içeri doğru bakarken gözlerindeki yaşlar düşmek üzereydi.
Doğrultulan silahı gördüğünde nefesi kesildi. O güne döndü yeniden. Tek fark geçmişinde ona yaşatılanlar onun istediği şey değildi,asla olamazdı. Ama şu anda olmak üzere olan şey tamamen kendi seçimiydi ve tercihi onu tamamen yok edecekti,bunu biliyordu.
8 yaşındaydı. Hiç bir şey bilmeden, anlamadan,bir dolap kapağının hafifçe açılmış kenarından babasının,annesinin ve ablasının öldürüldüğünü izlerken. Korkudan çığlık bile atamazken... Onlara koşup sarılamazken... Küçücüktü. Şimdi aynı o yaştaki gibi hissediyordu kendini. Terkedilmiş,korkmuş,çaresiz bırakılmış, sevdiklerine koşup sarılamamış bir zavallıydı o an. Kendi geçmişine yabancı kalmayı ne çok isterdi. İçerdeki korkan kız için.
Sevdiği kadın için...
O 8 yaşındaki çocuk büyümüştü. Onu amcası büyütmüştü,hırslarını empoze ederek. Büyümüştü ve gözünü intikam hırsı bürümüştü. Şu anda büyümemiş olmayı diliyordu. Araştırıp ailesini acımasızca katleden adamı bulmuştu. Onu öldürmek istedi ama sonra intikam dürtüsü buna engel oldu. Ona acı çektirmek istedi,kızını elinden almak istedi. Böyle olacağını bilmiyordu,bilemezdi.
Onu hiç görmeyen,tanımayan ama ailesinin katili olan adamın kızıyla tesadüfen (!) tanıştı. Belki o gün onu görseydi,o da hayatta olmayacaktı. Her şey,Berk ile birlikte o dolapta saklı kaldı. Yıllarca aranıp bulunamayan oğlan,büyümüş haliyle Aybike'nin karşısındaydı. Büyülenmişti. Tek kelimeyle. Kızdan önce o etkilenmişti ama nefreti öyle derinlerde bir yerdeydi ki,hep örseledi duygularını,hep törpüledi hislerini. Ama şimdi içeriye baktığında,kızı gördüğünde anlıyordu onu ne çok sevdiğini.
Kendini sıkmaktan kıpkırmızı olmuştu yüzü,gözleri. Zorundaydı. Bu yola ona aşık olmak için girmemişti,ondan intikam almak için,tam da bunu yapmak için girmişti. Ona zarar verilecek,o katil acı çekmek ne demek öğrenecekti.
Ona acı çektirmek isterken,kendisinin de bu denli acı çekeceğini hiç tahmin etmemişti oysa ki.
Ve silahlar patladı.
Silah sesine alışkın olmasına rağmen,o silahın kime doğrultulduğunu biliyordu,acıyla kapattı gözlerini,kapattığı gözlerinden yaşlar düşerken yüzünü çevirdi görmemek için ama mümkün değildi. Görmemesi mümkün değildi,bu acıyla yaşaması mümkün değildi.
Aybike biliyordu. Öğrenmişti ona neden yaklaştığını. Kocaman aşkına rağmen,bırakmıştı oğlanın ellerini,çünkü biliyordu zarar göreceğini. Yanılmamıştı da. Ondan ayrıldığı için mi veriyordu bu zararı? Hayır,asla gerçekler böyle değildi. Çıktığı yolu sonlandırmak zorundaydı. Çok sevse de onunla olmazdı,olamazdı. Belki de bundandı bu hikayeden oluşan kocaman zararı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise
Teen Fiction'Her şey değişir ama hiç bir şey yok olmaz.' Aybike ve Berk. Birbirlerinden çok uzak,biri yaptıklarından pişman,diğeri yaşadıklarından acılı. Onu içimde öldüreceğim,birini sevmeyi bıraktığında içinde ölmeye başlar. (Şeker Portakalı) Her kurgu 2,3 bö...