'Bir insana yapacağın en büyük kötülük,onu sevdiğin kalpte yok etmektir.' (Kendi Eserim)
Bölüm Şarkıları,
Emir Can İğrek - defoluyorum
Pera&Toygar Işıklı - unut
Deniz Arcak - eyvallah
Seksendört - kendime yalan söyledimÇok önemli soru! Hikayede biraz kararsız kaldım,fikrinizi almak istedim. Sizce iki üç kurguluk bölümlerle mi devam edelim? Yoksa bu konuyla gidebildiği yere kadar mı yazayım? Siz ne dersiniz? Ona göre açıklamayı değiştireceğim.
Keyifli Okumalar!
YAZAR'DAN
Revirdeki hemşirenin verdiği bilgiler doğrultusunda daha 1 saate kadar uyanmayacaktı genç kız,o yüzden dersten çıkar çıkmaz gelmeye karar verip derse girmişti Oğulcan,kuzenleriyle birlikte. Nasıl olsa emin ellerdeydi ve Kadir abisi de onu sık sık kontrol edecekti. Bunun rahatlığıyla ama bir yandan da onu bu hale neyin getirdiğinin sorgusuyla karmakarışık bir ruh halindeydi.
Hemşire çıktıktan iki dakika sonra kapı açıldı ve içeri Berk girdi. Ne olduğunu anlamamıştı ama genç kadından bunu söylemesini istemişti,yoksa onu göremeyecekti. Karşısına oturduğunda uyuyan yüzünü izledi. Titreyen elini havaya kaldırıp yüzüne gelen saçı çekti ama sanki dokunuşu ona zarar verecekmiş gibi oldukça yumuşak tutmaya çalışmıştı. Kafası karışıktı. Hisleri diğerlerine karşı olan vicdan azabı gibi değildi,bambaşka duygular içindeydi. Ne zaman değişmişti içindeki duygular? Ya da neydi hissettiği?
İlk gün dalga geçse de,ona o kadar güzel bakmasıyla mı başlamıştı her şey? Yoksa sırf meraktan peşinden gidip ona sorduğu soruların cevapları mı içindeki merakı körüklemişti? Merak mıydı hissettikleri? Ona oyun oynadığını düşündükten sonra,ağzının payını verip esas dalgasını geçmişti. Arkasından kaşlarını çatarak bakarken hissettiği neydi? Öfke miydi? Onunla iddiaya girmek istediğinde ondan uzak durması,partide bakışlarını alamaması neydi? Beğeni miydi? Melisa'yı sevmediğini sonradan fark etmişti. İnsan sevdiği birini iddia konusu yapmazdı ki. Kazanma hırsıydı sadece ve istediği her şeyin önüne altın tepside sunulmasından sonra reddedilmesi gururuna dokunmuştu sadece. Aybike ayakkabıları kafasına fırlatırken hissettiği neydi? Eğlence miydi? Melisa'nın onu reddetmesinin haklı olduğunu,sevilmeyecek bir adam olduğunu söylediğinde hissettiği hayal kırıklığı niyeydi? Ona sırf oyun oynamak için yaptığı saçmalıkta bile onu gerçekten öpmek istemişti. Dalga geçerken bile yanlış yaptığını biliyordu ama öfkesine yenik düşmüştü işte.
Aybike gözlerini aralarken yutkundu,genç kız başını tutup yüzünü buruşturduğunda o da aynısını yapmıştı. Göz göze geldiklerinde Aybike yerinden doğrulmaya çalışsa da hissettiği acıyla inledi. Berk kolunu tuttuğunda hissettiği güç kırıntısıyla onu ittirmişti. Geri çekildiğinde ayağa kalktı ve kolundaki serumu hissiz gözlerle inceledi. Berk ise kızın haklı olduğunun bilincindeydi,derin bir nefes verdi.
"İyi misin?"
Buz gibiydi bakışları,genç adamı üşütmüştü resmen. Konuşmadı,bakışları da ne hissettiğini yansıtmıyordu. Soğuktu. Saf soğuk. Serumu çıkardı,zaten bitmişti. Bakmaya katlanamıyor gibiydi,arkasını döndü ve kapıyı açmaya yeltendi ama bileğine dolanan parmaklarla duraksadı ve bir hışımla elini çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise
Roman pour Adolescents'Her şey değişir ama hiç bir şey yok olmaz.' Aybike ve Berk. Birbirlerinden çok uzak,biri yaptıklarından pişman,diğeri yaşadıklarından acılı. Onu içimde öldüreceğim,birini sevmeyi bıraktığında içinde ölmeye başlar. (Şeker Portakalı) Her kurgu 2,3 bö...