2. Bölüm

1.2K 97 23
                                    

O günün üstünden ne kadar zaman geçmişti. İki yıl belki de çoktan üçüncü yıla yaklaşmıştım. Hatıralarımı kaplayan o karanlık tüp yerine başka şeyler eklenmişti. Eğitiliyordum. Çakramı daha iyi şekillendirmek için güçlendiriliyordum. Fakat hiçbir şey bilmeyen 18 yaşında ki ben beceriksiz gibiydim.

Merak ediyordum. O deney tamamlanmış olsaydı ne olurdu diye. Bunak sürekli benim için silah aleti olduğumu söylüyordu. Yıllarca kendimi silah aleti olarak görmüştüm. Ve o tüpün içinden çıktığım zaman bir çok insanın ölümüne sebep olacaktım. Kakashi beni eğer kurtarmasaydı bir gün onun karşısına düşman olarak çıkacak ve dövüşecektim. Acaba o gün onu yenebilir miydim?

Burada öğrendiğim kadarıyla en güçlü ninjalardan birisiydi. Kapalı gözünün sebebini bile öğrenmiştim. Ona ait olamayan bir Sharingan'a sahipti. Ve onu kullanmak çok fazla çakra kullanmasına sebep olduğu için kullanmıyordu. Bu yüzden gözü hep kapalıydı. Fakat yüzü? Neden yüzünü de gizliyordu?

Onu iki yıl önce beni Hokage diye adlandırdıkları kişiye teslim ettikten sonra bir daha görememiştim. Ve kendime yeni bir hedef koymuştum. Onun yanında savaşacak kadar güçlenecektim.

Bana denilen şeylerden birisi ise şuydu. Kızıl saçlarıma bakılacak olursa ben bir Uzumaki Klanına aittim. Fakat adımı bile bilmediğim için bana yeni bir isim vermişlerdi. Ouka. Kiraz çiçeği anlamına geliyordu.  Bu ismi bana Hokage vermişti. Hiçbir değeri olmayan ben bu köy sayesinde bir adım bile olmuştu.

Hiçbir duyguyu bilmeyen ben hissetmeye başlamıştım. O tüpün dışında kocam bir hayat vardı ve o hayatı bana Kakashi vermişti. Bu yüzden ona borçluydum. Onun yanında kalıp ona güç vermem gerekiyordu.

Yeni bir antrenman sonunda bir şey daha öğrenmiştim. Çakra denen şey başka birisi tarafından çalınabiliyordu fakat benimkini kimse alamıyordu. Bu üzerimde uygulanan deneyin bir sonucuydu sanırım. Gerçekten eğer tamamlanmış olsaydım nasıl bir güçte olurdum? Kendimi eğitim binasından dışarıya attım. Kimsenin beni görmediği bir yere gidip çalışmalarıma devam ettim. Saatler geçmesine rağmen hala düzgün bir sonuç elde edemiyordum.

Sonra uzaktan bir ses duydum. Çocukların bağrışma sesleri. Fakat bir adam gelmiş ve dağılmışlardı. Seslerin geldiği yere yaklaştım. Üç çocuk kaçıyordu. Bir çocuk ise yerde yatıyordu. Diğer yönde ise o yerde yatan çocuğa bakan ve bir yetişkin tarafından sürüklenen başka bir çocuk daha vardı. Koşarak yerde yatan çocuğa gittim.

"Hey beni duyuyor musun?"

Çocuk gözlerini zar zor açtı. Baya hırpalanmıştı. "İyi misin? Yaralanmışsın," çocuk bana bir anlığına baktı ve kalkmaya çalıştı. Ona yardım ettim ve oturmasına yardım ettim. "Bundan bir şey olmaz. Bir gün hokage olacağım ve bir gün çok daha güçlü olacağım," gülümsedi. Bu hali beni de gülümsetti. Elimi saçına götürüp sevdim. "Fakat o zamana kadar çok uzun bir süren var. Şimdiden yaralanırsan hayaline kavuşmazsın,"

Çocuk içten bir gülüş daha gönderdi bana. Ardından bir gürültü yükseldi midesinden. Ona baktım. "Acıktın mı?" Utançla başını eğdi ve gitmek için yeltendi. "Bekle. Bekle sana yemek ısmarlamayım. Hokage olduğun zaman bana borcunu geri ödersin,"

"Abla benden korkmuyor musun?"

Çocuğa anlamaz bir şekilde baktım. "Neden senden korkacağım?" Yüzünü eğdi. "Tüm köy benden kaçıyor ve tuhaf bakışlar atıyor. Neden böyle olduğunu bende bilmiyorum,"

Ayağa kalktım ve elimi uzattım. Dudak büzüp "Şey... Benden de korkuyorlar. Benim hakkımda da bilmedikleri bir sır var ve eğitim gördüğüm yerde bana da tuhaf bakışlar atıyorlar. Sanırım birbirimize benziyoruz," Elimi tuttu çocuk. "Benim adım Uzumaki Naruto dattebayo. Abla senin adın ne?"

"Ben benim adım Ouka. Bana söylenen isim bu,"

"Ouka-sama çok tuhaf bir ablasın. Ama seni sevdim sen diğerleri gibi bana yaklaşmıyorsun,"

Birlikte ormandan çıktık. Küçük bir çocuğun bana arkadaşlık edeceğini düşünmezdim bile. Fakat o fazlasıyla eğlenceli ve tatlıydı. Köyün işlek yerlerine girdik. Sevinçle elimi tutup yürürken onu izledim. Bu çocuk gerçekten ilgi çekici lbirisiydi. Sokaklarda yürüdükçe bize bakan tuhaf bakışları görmeye devam ettim. Neden bu kadar ürkütücü bakışlar vardı her yerde?

Bize bakan insanlara dik dik bakmaya devam ettim. Bakışlar bana değil elini tuttuğum küçük çocuk içindi. Kaşlarım çatıldı. Etrafa daha dikkatlice baktım. Bir kişi, iki, üç, dört... Kaç tane vardı?

"Bu o çocuk değil mi?"

Konuşmalar dikkatimi çekti. Fakat hiçbirine anlam veremedim. Yürümeye devam ettik. Sinirlenmeye başlamıştım. Küçük bir çocuğa yöneltilen acımasızca bu bakışların her birini yok etmek istedim. Yürüyüşümüz kesildi. Elime asılıp ona bakmamı sağladı. "Ouka-sama hadi buraya girelim."

Bana gösterdiği yere baktım. İchiraku Ramen yazan bir dükkandı. Perdeyi kaldırıp içeriye girdik. İki kişi yemeklerini yiyordu. İçeride ki orta yaşlarda ki amca "Hoşgeldiniz," diye seslendi sevecen bir sesle. Koltuklara oturduk fakat Naruto'nun boyu yetmiyordu. "Ne istersiniz?"

Naruto'ya bakıp "Ne yemek istersin?" diye sordum. Heyecanla parmağını kaldırıp bir rameni gösterdi. "Ondan istiyorum abla. Ondan..." Gülümseyip rameni gösterdim. "Bundan iki tane lütfen,"

Adam bize yemekleri hazırlamaya başladı. Yanımızda ki iki kişi bizi fark etti ve kendi aralarında konuşmaya başladılar. "Bu çocuğu yanında bulunduran kişi aptalın teki olmalı,"

Diğeri onu onayladı ve gülüştüler. Göğsüm uzun süredir sinirle dolmuştu. Ağzımı açıp onlarla konuştum. "Küçük bir çocuğa böyle aptalca davranan sizler çok daha aptalsınız! O bakışlarınızı ve bencil kirli düşüncelerinizi kendinize saklayın!"

İkisi dönüp bana baktılar. Onlara karşı çıkışımdan dolayı fazlasıyla şaşırmışlardı. "Sen bir aptal mısın yoksa aptal olmak için mi çabalıyorsun?" İlk başta konuşan adam bana doğru yürüdü. Ona doğru döndüm fakat yerimden kalkmadım. "Bunu bana söyleyen kim? Hepiniz... Küçük bir çocuğu karşınıza alan hepiniz asıl aptallarsınız."

"O çocuğun ne yaptığını biliyor musun?"

"Küçük bir çocuk ne yapmış olabilir? Eminim ki o sizden çok daha masumdur."

Omzum asıldı. Arkamda hissettiğim çekiştirme ile dönüp Naruto'ya baktım. "Ouka-sama yemeğimiz geldi. Hadi yiyelim,"

Sesi hüzünle çıkıyordu. Bu durum daha fazla sinirlenmeme sebep olmuştu. "O zaman yemeğimizi daha fazla bekletmeyelim," O iki adamı unutmak istedim fakat onlar benimle uğraşmaya devam edecek gibiydiler. Bir el omzumu sertçe tutup geriye çevirdi. "Böyle küstahça konuşan sen, bu kadar basit kurtulacağını mı sanıyorsun?"

Bir el masaya hızla çarptı. "Dükkanımda daha fazla gürültü istemiyorum. Kozlarını paylaşacaksınız dışarıya çıkın!" Dükkan sahibi sinirle soludu. "Üzgünüm şu an sizden daha önemli bir işim var. Başka bir zaman bunu devam ettirelim." Hiçbir şey bilmeyen ben ilk başta böylesine aptalca bir hareket yaptığım için pişman olmuştum. Ve kesinlikle dövüşmek gibi bir niyetim bile yoktu.

"Afiyet olsun, yeniden bekleriz"

Genç bir kızın sesi duyuldu. Benim yaşlarımdaydı neredeyse. Adamlarda konuyu daha fazla uzatmadan devam ettiler. "Ouka abla neden böyle bir şey yaptın?"

Naruto'nun üzgün sesi beni buldu. "Şimdi senden de nefret ediyorlar," Hisleri bana ulaştı. Küçük bir çocuğun kalbinden geçenleri hissettim. Dudak büzdüm ve saçını sevdim. "Ben senin ablan değil miyim? Seni korumam gerek. Hadi yemeğimizi yiyelim,"

Hüzünle ve sessizlikle yedik yemeklerimizi. Bu çocuğa bu şekilde davranıyor oluşları canımı öylesine sıkıyordu ki.

Akşam eve dönüşte sadece bunu düşündüm. Neden tüm köy bu çocuktan nefret ediyordu? Gerçekten ne yapmıştı?

Dear Kakashi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin