Bir fotoğraf nasıl olurda her şeyi anlatabilir.
Tamamladığımız yeni görevden dönerken bu sefer diğerlerinde olduğu gibi boşluğun içinde değildim. Hamile kalamıyor oluşumun verdiği acı artık o kadar çok canımı yakmıyordu. Kakashi'de ben de henüz gençtik. Tabi birimiz 26 birimiz 25 yaşında oluşumuzu saymıyordum bile. Şu anlık çocuk hayalini bir kaç yıl ileriye atmıştık. Bir kaç yıl sonra tüm bu dertleri düşünebilirdim.
Köye döndüğüm zaman beni şaşırtan bir olay olmuştu. Sasuke ve Naruto kavga etmişlerdi. Öyle ki birbirlerini öldürecek şekilde. Kakashi onlara son anda yetişmişti. Bunu duyduğum zaman Naruto'yu azarlamak için hazırlandım. Evine gittiğimde yeniden ramen pişirmiş ve onu yemeye hazırlanıyordu.
"Naruto! Duyduğum doğru mu?"
Çubuğunun arasında ki ramen kutunun içine düştü benim ona bağırışım ile. Bana şaşkınlıkla bakarken hala neyden bahsettiğimi anlamamış mıydı?
"Sasuke ile kavga etmişsiniz. Hemde raasenganı kullanmışsın o ise chidorini! Neden böyle bir şey yaptınız? Neden birbirinizi öldürecek kadar büyük bir olaya karıştınız?"
Yüzü düştü. "Ouka teyze ben dövüşmek istemedim. O... O istedi. Abisini öldürme isteği yüzünden tüm bunlar oluyor," Neden bir an olsun yalnızca çocuk gibi davranıp sadece o anı düşünmüyorlardı? Neden ikisi de kafayı tuhaf şeylerle doldurmuş durumdaydı. Fakat Sasuke'nin başına gelenler Naruto'dan farksız değildi. İntikam almak isteğişini anlıyordum fakat bu onu mahvedebilirdi.
"Onu artık anlayamıyorum. Kafasını intikam ile doldurmuş. Tanıdığım Sasuke'den çok daha farklı birisi olmaya başladı."
"Yine de bu o şekilde kavga etmenize değecek kadar mıydı?"
Başını salladı. Rameni ağzına atarken yemeğini yemesini bekledim. Onunla konuşmam gerekiyor muydu? Ya da belki de Kakashi'nin onunla konuşması daha mantıklıydı. Evden çıkarken Sasuke'yi aramaya başladım. Çok geçmeden onu bulmuştum fakat yalnız değildi. Kakashi onu bir ağaca bağlamıştı ve ipleri sıkıca tutuyordu.
"Sen ne anlarsın ki? Öyle ya senin de en sevdiğin kişiyi öldürsem belki beni anlayabilirsin!"
Öfke ile bağırdı Sasuke. Aralarına girmek istemedim. Yalnızca uzaktan izledim. "Yani... bunu yapamazsın. Çünkü onların hepsi öldürüldü." Bu sözleri söylerken içim acımıştı. Çocuk olan Kakashi'nin önce babası ardından Obito'yu ve Rin'i kaybedişini hatırladım. Ve bunların arasında öğretmeni Minato-san'da vardı. Naruto'nun babası.
"Senden çok daha büyüğüm. Senden daha fazla ölüm gördüm. Fakat artık değer verdiğimiz arkadaşlarımız var. İkimizinde hayatında önemli insanlar var. Ve sana Chidorini sana arkadaşlarını öldürmen için öğretmedim. Onu arkadaşlarını koruyabilmen için öğrettim. Fakat yine de karar senin. Çünkü intikam alsan bile içinde sonradan hala boşluk olacak. Ve ne kadar insan öldürürsen öldür o boşluk bitmeyecek."
Onu serbest bırakırken biraz düşünmesi için yalnız bıraktı. Sanırım şu an onunla konuşmak için iyi bir zaman değildi. Biraz daha beklemem gerekiyordu. Sanırım İtachi'yi görmek onu sandığımdan daha sinirlendirmişti.
Kakashi'nin arkasından giderken ona sonunda yetişebilmiştim. "Kakashi..."
Beni görünce gülümsedi. "Ouka geldin mi?" diye konuştu. Başımı sallarken yürümeye başladık. "Sasuke iyi mi?"
"Bilmiyorum. Fakat aklını başına alması gerek," diye konuştu. Uzandım ve elini tuttum. Az önce tebessüm ederek söylediği 'Onların hepsi öldürüldü,' kelimesi canımı yakıyordu. Elini tuttuğumda dönüp bana şaşkınlıkla baktı. Parmaklarının üzerine öpücük kondurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Kakashi (+18)
Fanfiction***Bu hikaye Naruto animesi evrenin içerisinde geçmektedir. Eğer Naruto animesinde olsaydım neler olurdu? Hikaye anime ile birlikte ilerlemektedir.*** Omuzlarında duran ellerimi düşünmeden uzattım ve yüzünü kapatan maskeyi aralarken gözlerimi kapatt...