Sevgili okuyucularım. Şu günler kendime bile düzgün vakit ayıramıyorum bu yüzden izinli olduğum bugün de hemen bölüm paylaşıyorum. Keşke her gün bölüm attığım o günlere geri dönebilesem. İtachi ile ilgili ne yapmam gerek? Animeye göre gidersem sanırım çok ağlayacağım.
Hissediyorum. Kalbimde büyük bir acı var. Bu kyubinin çakrasıydı. Naruto onu neden kullanıyor? Şu an hiçbirisi iyi bir anda değildi. Fakat bu acı dolu bekleyişim sonunda son bulmuştu. Benim için acı ile geçen üç gün sonunda bitmişti.
Üç gün boyunca düşünmüştüm. Düşündükçe daha kötü şeyler zihnime geliyordu. Ablam yıllar önce kyubinin jinjurikisi olmak için buraya getirilmişti. Ablamın özel çakra gücü ve Uzumaki klanına özel mühürleme yeteneği sayesinde onun jinjurik olması fazlasıyla beklenebilen bir şeydi. Çünkü ondan önce ki kyubi taşıyıcısı Konoha'nın kurucusu olan Hasiharama'nın eşi Mito Uzumaki'ydi.
Sanırım ablamın bunun için seçilmesinden dolayı benim de özel olduğumu düşünüp üzerimde deneyler yapılmak için kaçırılmıştım. Peki ya hiç kaçırılmasaydım. Şimdi işler nasıl ilerlerdi? Ablam ölmek zorunda kalır mıydı? Ailem... Hep birlikte Konoha'da yaşayabilir miydik? Naruto böylesine hüzünlü bir çocukluk yaşayabilir miydi?
Kendimi çimenlerin üzerine yerleştirdim. Batan güneşin ışıkları gölün üzerine düşüyordu. Burası benim kurtarıldıktan sonra gördüğüm ilk yerdi. Dünyayı keşfettiğim ilk yer.
Gerçekten neden bu kadar acılar çekmek zorundaydık?
Kakashi bana olayları tam olarak anlatmamıştı. Ablamın eşini ve onun ölümü ile ilgili olan şeyleri. Sanırım kyubi serbest kaldıktan hemen sonra yeni doğmuş olan Naruto'nun içine yerleştirilmişti.
Peki Naruto'ya bunu söylemeli miydim? Onun gerçekten teyzesi olduğumu. O zaman nasıl bir hayatımız olurdu?
Derin bir nefes aldım. Kalbim acıyla sızlıyordu. Gökyüzü kızıldan maviye geçiş yapıyordu. Havada bir kaç bulut vardı. Tatlı bir rüzgar tenimi gıdıklıyordu. Her şey bu kadar mükemmel gözüküyorken neden tüm bu kötü düşünceler peşimi bırakmıyordu.
Üçüncü hokage Naruto'nun ailesi ile ilgili olan gerçeğimi biliyordu. Fakat bu konu ile ilgili bana bir şey neden dememişti? Gerçekten gizli kalması gereken şeyler mi vardı?
Gözlerimi kısa bir süreliğine kapattım. Sanırım artık kalkıp Naruto'nun yanına gitmem gerekiyordu. Kendime güç verip oturduğum yerden kalktığımda hissettiğim ürperti ile irkildim. Bu aurayı biliyordum. Daha önce hissettiğim bir auraydı.
Oturduğum yerden hızlıca kalktım. Arkama döndüm. Karşımda koni şapkasını başına yerleştirmiş ve siyah cüppesinin üzerinde bulut şekli vardı. Cüppenin etekleri rüzgarla savruluyordu. Yutkundum. Onunla burada neden şans eseri karşılaşmıştım?
Başını kaldırırken gözlerine bakmamak için başımı eğmem gerektiğini hissetsem bile hareket edemiyordum. Yüzünün bir kısmı gözükürken uzaklarda uçan bir karganın sesini duydum. "Uchiha... İtachi..." Adını ağzımın içinde mırıldanırken bana baktı.
"Demek yeniden karşılaştım Uzumaki..."
Beni genjutsu içine almaması için gözlerimi yere eğdim. "Neden..." Kuyruk sokumumdan içeriye giren bir ürperti ile titredim. "Neden burada olmak zorundaydı?" Rüzgar bir kez daha eserken ondan bana doğru gelen bir koku duydum. Ama bu koku bir anlıktı. Bu koku bir anlık bile olsa beni rahatsız etti.
"Bu koku..."
Ondan geldiğine eminim. Tuhaf bir şekilde bu koku beni iyi hissettirmedi. Sanki bir şeyler yavaş yavaş solup gidiyor ve ölüyor gibiydi. "Demek duyabiliyorsun," Geriye bir adım attım. Ona karşı hiçbir şansım yoktu. Beni burada rahat bir şekilde öldürebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Kakashi (+18)
Fanfic***Bu hikaye Naruto animesi evrenin içerisinde geçmektedir. Eğer Naruto animesinde olsaydım neler olurdu? Hikaye anime ile birlikte ilerlemektedir.*** Omuzlarında duran ellerimi düşünmeden uzattım ve yüzünü kapatan maskeyi aralarken gözlerimi kapatt...