"Sanırım davetsiz misafirlerimiz var,"
Adam kolunu kaldırıp olduğum yere bir şeyler fırlatırken kendimi son anda kurtarmıştım. Ağaçların üzerinde zıplayıp kaçmaya çalışırken arkamdan geliyorlardı. Kakashi nereye kaybolmuştu.
Çok geçmeden kulağıma ulaşan metalin metale çarpma sesi ile kendimi o yöne doğru ilerlettirdim. Açık bir alanda Kakashi Hidan ile savaşırken sharinganını açmıştı. Artık onun kim olduklarını biliyorlardı.
"Kopyacı ninja ile karşılaştığım için kendimi şanslı mı hissetmeliyim?"
Tırpanını havada uçururken ustaca geriye çekildi. Hemen onun arkasında dururken savaşa girecek pozisyonda durdum. Ayağımı yere iyice bastırdım. Elimde tuttuğum kunailere çakramı verirken etrafı mavi renk almıştı.
"Geride kal ve tırpanın sana dokunmasına izin verme,"
Kakashi beni uyarırken Hidan ile savaşa çoktan girmişti. Hidan sürekli bağırıp duruyor ve dikkat dağıtmaya çalışıyordu. Kakuzu yalnızca izlerken rakip kavramını fazlasıyla önemsediklerini fark ettim. "Kakashi ile savaşmak kadar eğlenceli bir şey var mı?"
"Hidan işini çabuk bitir de gidelim,"
Kakashi'yi yeneceklerinden o kadar emindi ki tuhaf adam bu benim sinirlenmeme sebep olmuştu. "Hangi işi çabuk bitirmekten bahsediyorsun?" Kakashi tırpandan kaçınıp Hidan'ı geri püskürtürken kaşlarını çatmıştı. Kırmızı Sharinganı deli gibi parlıyordu.
El mühürü kullanırken elinde oluşturduğu şimşek misali çakraya baktım. Bu onun özel jutsularından birisiydi. "Raikiri" diyerek koşarak ilerledi ve tırpanın ucunda ki ipin kopmasını sağladı. Hidan kopan tırpanı ile öfkeyle bağırdı. "Şimdi seni öldüreceğim!"
Tırpanı sallarken yüzünde tuhaf bir işaret belirmeye başladı ve yüzünü tamamen siyah beyaz olacak şekilde devam etti. Bu hali ile iyice çirkin gözükmüştü. "Kakuzu ayinimi başlatıyorum!" Tırpanını salladı ve Kakashi'ni yeniden geriye sıçrarken ninja yıldızlarını ona doğru fırlatmıştı. Yeniden el mühürü yaparken parmaklarını ağzına yaklaştırıp "Katon Goukakyuu No Jutsu!" dedi ve ağzından çıkan ateş Hidan'ın üzerine uçarken elinde ki tırpan ile hava dalgası yaparak ona ulaşmasını engelledi.
"Hidan bu iş uzayacak!"
"Sakın benim işime karışayım deme!"
Kakashi'nin üzerine koşarak jutsu yaparken yerden çıkan eller onu yakalamıştı. Kakashi'nin hareket etmesine engel olurken koşarak onların arasına girmeye çalıştım. Fakat beni engelleyen yine bana doğru uçarak gelen bir koldu. "Onların kavgasına dokunamazsın!"
Hidan tırpanını havaya savurup Kakashi'ye saplarken etrafa kan sıçradı. Korkuyla geriye sıçradım. Bağırmamak için dururken kana bulanan bedeni birden ağaç gövdesi oldu ve yere düştü. Etrafa bakınıp onun nerede olduğunu ararken gözüme çarpan bir karga olmuştu. Hemen arkasından bir tane daha ve bir tane daha.
Kargalar etrafımı çevirirken "Ouka kaçmalısın!" Kakashi'nin bana seslendiğini duydum. Ne olduğunu anlamadığım anda o kargalar bir beden oluşturmuştu. Siyahlar içinde duran başka bir adam daha belirirken bana doğru dönüp baktı. Başka kırmızı gözler fark ederken yakışıklı yüzünü gördüm. Fakat bu bir kaç saniye almıştı. "Vah! Gerçekten yakışıklı!"
Bir el tarafından gözlerim kapatılırken "Şu an bu düşünebileceğin şey mi? Sakın onun gözlerine bakma!" diye beni uyardı. Başımı salladım. Bir anlık ağzımdan çıkan bir kelimeydi çünkü gerçekten yakışıklıydı.
"Gitmemiz gereken bir toplantı varken neden burada oyalanıyorsunuz?"
Sert bir ses ulaştı kulaklarıma. Kakashi'nin ses tonu aksine daha soğuktu. "İtachi! Dövüşümü engelliyorsun?" Hidan'ın çılgın sesi yükseldi. Kakashi beni sıkıca tutarken neler olduğunu merak ettim. Hala eli yüzünden bir şey göremiyordum.
"Kakashi!"
"İtachi!"
Kakashi'nin sesi arkamdan duyulurken aralarında geçen ortamın soğukluğunu hissedebiliyordum. "Burada dövüşecek kadar bol vaktin olduğunu sanıyorum," Görüşümü engelleyen eli indirmeye çalışsam bile izin vermedi bana. "Birisini ilk defa bu kadar koruduğunu görüyorum."
Sanki ortamda yalnızca Kakashi ve İtachi varmış gibiydi. Kolu belimi kavradı ve beni kendisine bastırdı. "Sadece himayem altında olan bir çocuk," diye konuşurken ben ne zamandır çocuğum diye bağırmak istedim. Fakat bu soğuk ortamda mızmızlanmaya hakkım yoktu.
"Peki seni kim koruyacak öyleyse?"
Karga sesleri çoğalırken neler olduğunu anlamaya çalıştım. Kakashi'nin elleri terlemeye başlamıştı. Bir şekilde gözlerimi ortaya çıkarıp olan biteni anlamaya çalıştığımda o adamın hemen dibimizde olduğunu gördüm. Bakışlarımı indirirken kanımın donduğunu hissettim.
"Bir Uzumaki olduğunu görebiliyorum. İçinde yatan sonsuz çakran... Fakat bu olsa bile bir hiçsin!"
Bana hakaret ederken yalnızca başımı eğebildim. "Bir Uchiha yanında öyle sayılabilirim," diye konuştum. Bu doğruydu. Ben henüz hiçbir şeyi doğru düzgün bilmiyordum. Fakat bu adamın kesinlikle Uchiha soyundan olduğunu biliyordum. Ses çıkmadı.
"Fazlasıyla cesur bir kız! Tüm Uzumaki klanı aptal olmak zorunda mı?"
Ailemi tanımıyorum. Kendi soyumu bile bilmiyorum. "İtachi bu işi burada son vermek en iyisi," Kakashi sonunda sesini çıkarırken başımı salladım. Gitmek istiyordum. Aptal olduğumu biliyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım bir işe yaramayacaktım.
"Gidelim,"
İtachi'nin sesi duyulurken bu kadar çabuk mu olacak diye düşündüm. Daha kötüsünü düşünürken bu çok basit kalmıştı. Hidan küfür ederek uzaklaşırken sakince bir nefes verdim. "Kakashi artık gidebiliriz,"
Dönüp ona baktığım zaman boşlukta kalan bakışları ifadesizdi. Alnından dökülen soğuk terleri görebiliyordum. Onu dürttüm. Neyi vardı? "Kakashi beni duyuyor musun?" Durduğu yerde yığılırken onu zor tutmuştum. İtachi ile konuştuktan sonra bir şey olmuştu ve şimdi bu haldeydi. Yoksa Genjutsu altına mı girmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Kakashi (+18)
Fanfiction***Bu hikaye Naruto animesi evrenin içerisinde geçmektedir. Eğer Naruto animesinde olsaydım neler olurdu? Hikaye anime ile birlikte ilerlemektedir.*** Omuzlarında duran ellerimi düşünmeden uzattım ve yüzünü kapatan maskeyi aralarken gözlerimi kapatt...