Kakashi gözü için sürekli olarak hastaneye gidiyor ve ona uygun göz yapmak için uğraşıyorlardı. İlk başta yalnızca yüzü kapalı olan Kakashi şimdi gözünü de kapatarak geziyordu.
O gün gerçekten çok zorlu bir gündü. Eğer ben onlarla gitmeseydim neler olacağını düşünmek dahi istemiyordum. O mağara da Rin, Kakashi ve Obito'yu kaybetme düşüncesi beni mahvetmişti.
En başından beri hoşlanadığım Kakashi'ye karşı bile ufak bir gelişme olmuştu.
Fakat şu an asıl endişelenmem gereken ablamın çıldırışıydı. "Minato! Nasıl olurda çocukları bu kadar zorlu bir göreve gönderirsin!" Etrafa ateş saçıyordu resmen. Ablama ileleyip onu sakinleştirmeye çalıştım.
"Abla, eminim eniştem bile görevin böyle olacağını tahmin etmemişti. Hem hepimiz sağsalim bir şekilde geri döndük ve görevi de tamamladık."
"Çocukların görevi sayesinde köprü savaşı başarılı bir şekilde son buldu. Bu bir savaşı son bulmasını sağladı. İyi iş çıkardınız İzumi,"
Gururla gülümserken kaslarımı göstermek için kolumu havaya kaldırdım ve kolumu elimle tuttum. "Bize sonsuza kadar güvenebilirsin enişte. Konoha için her şey yaparız,"
Göz gülümsemesi yaparken hokage pelerinini giydi. Onu hayranlıkla izlerken "Eniştem en havalı hokage," diye hayranlıkla konuştum. Ellerimi birbirine çarparken ablam hala sinirliydi.
"Yine de başınıza daha kötü şeyler gelebilirdi-dattebane,"
"Yine de başarılı bir şekilde geri döndük-dattebane," Onunla dalga geçerken eniştem elini başıma yerleştirip gülümsedi. "Yeni tekniğini görmek isterim. Obito onu hayranlıkla anlatıp duruyor,"
Dişlerimi gösterek kocaman gülümsedim. "Ablamın öğrettiği tekniği kullandım enişte,"
"Mühürleme tekniğini kullanabiliyor musun?"
Başımı sallarken en zor anımda yapabildiğim için çok mutluydum. Fakat yine de işimi şansa bırakamazdım. Eminim iyi bir mühürleme ve zincirleme ninjası olacaktım.
"Kushina ben gidiyorum. Yapılacak çok fazla iş var," diye çıkışa ilerledi eniştem. "Akşam yemeğine gelebilecek misin?"
Bu savaş yüzünden uzun zamandır eniştem eve doğru düzgün uğrayamıyordu bile. "Ve sen de İzumi. Rin, Kakashi'ye chunin olduğu için hediye verirken Obito ve sen onu kutlamadınız,"
Göz devirdim. Belki de onun en büyük hediyesi göğüslerime yatmasıydı. Ah hala utanç verciydi. Bu düşünce ile yüzüm kızardı. "Vermek zorunda mıyım?"
"O sizin arkadaşınız. Tebrik etmeniz gerek!"
Emir büyük yerden geliyordu. Yanaklarımı şişirip ardında sakince bıraktım. Kollarımı göğsüme sararken "Anladım anladım. Düşüneceğim," diye onayladım onu.
"Aferin. Ben gidiyorum, kendinize dikkat edin,"
Arkasından el sallarken sonunda ablamla yalnız kalmıştık. "Abla ona ne hediyesi alabilirim. Aklıma hiçbir şey gelmiyor,"
"Ona bir kolye almaya ne dersin?"
"Ah mantıklı! Ben gidiyorum,"
Eniştemin hemen ardından evden koşarak çıkarken "İzumi nereye gidiyorsun?" diye bağırdı.
"Hediye almaya gidiyorum. Görüşürüz,"
Ona el sallarken pazar yerine koşarak ilerledim. Çok pahalı bir şey almama gerek yoktu. Hem de fazla param da yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear Kakashi (+18)
Fanfic***Bu hikaye Naruto animesi evrenin içerisinde geçmektedir. Eğer Naruto animesinde olsaydım neler olurdu? Hikaye anime ile birlikte ilerlemektedir.*** Omuzlarında duran ellerimi düşünmeden uzattım ve yüzünü kapatan maskeyi aralarken gözlerimi kapatt...