Okula girdiğim an bir çığlık duydum.
-Ustaaaaa!
Kim olduğunu anlamak zor değildi. Yüzü gözü morarmış bir şekilde bana geldi.
-Usta senin sayende onları alt ettik!
-Bundan emin misin?
Yüzüne baktım ve o da anlamamış gibi bana baktı.
-Aynaya baktığından emin misin?
-Usta bunlar benim savaşta kazandığım onur yaralarım.
-Daha çok güçsüzüm ama söylemeye utanıyorum bu yüzden böyle bir neden uydurdum gibi duruyor.
-Usta öyle deme. Gerçekten çok çalıştım.
Sokak kavgası için mi?
-Ne zaman eğitime başlayacağız?
Ahh onu tamamen unuttum.
-Bu gün bir işim var ve sınav için çalışmalıyım. O zaman sınava kadar güçlenmeye bak sonra eğitime başlayacağız.
-Anlaşıldı usta!
Ders başladı ve hocayı her zamanki gibi tam konsantrasyonla izliyordum. En azından çalışıyordum. Biri bana sürekli baktığından odaklanması zor oluyor!
Kafamı çevirdim ve bana kimim baktığını öğrendim. Yanımda oturan kız kafasını eline yaslamış bana bakıyordu.
-Yüzümde bir şey mi var?
-Neden o gözlükleri takıyorsun?
-Huh? Bu seni neden ilgilendiriyor?
-Ben...buna tenefüste devam edelim.
Zil çaldı ve bana döndü.
-Olay şu ki...
-...
-Ben güzel şeyleri seviyorum
-?
Ne alaka...
-Güzel olan insan veya hayvanlar hatta eşyaları bile.
-...
-Bana öyle bakma! Geçen gün seni gördüm ama şimdi kendini saklıyorsun. Bu... Bu affedilemez!
-(Deli mi?)
-Güzel şeyler dünyaya sergilenmeli!
-Yani...
-Yani böyle giyinemezsin! En son ne zaman kıyafetlerini yıkadın!?
Aslında bu hiç aklıma gelmedi. Gerçi nasıl yapacağımı da bilmiyorum.
İki çift kıyafet takımı vardı ben de sırayla giyiyorum.-Peki en son ne zaman yıkandın!?
Bir kere yıkanmıştım yaklaşık bir hafta önceydi sanırım...
-En son ne zaman saçına bakım yaptın!? Veya en son ne zaman güzelliğine dikkat ettin?
Tamam anladım pis bir insanım peki ne? İlk başta kıyafetleri ustalarımız veriyordu sonra da zengin oldum.
Tek başıma kalınca ne yapmamı bekliyordun ki!? Tabi bunu sesli söyleyemem ama...
-Ama merak etme seni güzelleştireceğim.
-?
-Sen artık benimsin.
Böylece Katherine dünyada gerçekten onu bile korkutabilecek kişiler olduğunu öğrendi.
Okuldan çıktığımda ona söz vermek zorunda kaldım.
Şimdi de dedektifin yanına gidiyorum. Açıkçası kıyafetlere kan bulaşınca suya atıp temizliyorum ama çok işe yaramıyor ve makinayı hala çözemedim.
Dedi en iyi hackerlar dan biri.
Dedektifle kafede buluştuk. O çoktan içeride bekliyordu.
-Bayım.
Bir şeyi farkettim ona her bayım dediğimde alnında bir damar patlıyor.
-Sonunda geldin tam bir dakika otuz beş saniye geç kaldın.
-Gerçekten mi? Sen de tam iki dakika yirmi yedi saniyedir saatine bakıyordun.
-Dur, sen...ne?
-Öyleyse bayım kahvemi almaya ne dersiniz?
Kahveler geldi. O da iki kalem ve bir defter çıkardı. Diğer kalemin ses kayıt cihazı olduğuna bahse girerim.
-Bayım...
-Neden bana bayım diyorsun!?
-Ahh ne demeliyim isminizi bile bilmiyorum.
-Bana Drake de.
Drake... Bu isim bir yerden tanıdık geliyor.
-Öyleyse bayım Drake...
-!
-Pfft. Sadece dalga geçiyorum öyleyse size Drake diyorum.
-Bende sormaya başlıyorum.
-Ama ondan önce neden o kalemi kaldırmıyorsun?
-! Sen nasıl? Neyse boşver artık şaşırmayacağım.
Hafifçe sırıttım ve soruları bekledim.
-Öyleyse ban o günü anlat.
-Hmm. Normal bir gündü ve beşimiz nehre indik. O çocuk erkenden döneceğini söyledi biz ancak yarın geri dönmediğini öğrendik.
-Peki geçen sefer bana söylediklerinin anlamı neydi?
Yolda karşılaştığımız geceden bahsediyor.
-Bir düşünün bay Drake. Upss alışkanlık. Zengin bir aile bir anda buraya geliyor ve çocuk öldükten hemen sonra dönüyor. Garip değil mi?
-...
-Buradan iki sonuç çıkabilir ya aile bir şeyden kaçıyordu sonunda bulundular ve bunu çocuk ölünce anlayıp kaçtılar ya da kendi ailesi çocuğu öldürdü.
-! Böyle şeyleri çok sakin söylüyorsun. Normal bir öğrenci olduğuna emin misin?
-Normal ne demek bay Drake?
-...
-İzin verin yanıtlayayım. Normal insanların hayatı görme şeklidir.
-Demek istediğin cinayetler senin için normal mi?
-Daha bitirmedim. Bizim normallerimizden başka olarak dünyanın, insanlığın normalleri vardır. Dünyayı toz pembe gören biri için bile haberlerde birinin öldürdüğünü görmek normaldir. En fazla 'Aaa' der geçerler.
-Neden senin benden büyük olduğunu hissediyorum?
-Bay Drake kaç yaşındasınız?
-Yirmi beş.
Benden küçüksün de o yüzden. Ama bu yaşta bir dedektif olup kendi vakanı almak kolay değil.
-Ama sen hala bir şüphelisin. Bunu unutma senin hakkında bilinmeyen çok şey var. Bunu görmezden gelmeyeceğim.
-İstediğin gibi yap. Ben gidiyorum.
Ayağı kalktım ve yürümeye çalıştım taa ki yerime oturtturalana kadar.
-Bayan Katherine sana yumuşak davrandığım için kendini güçlü sanma.
Bana baskı kurmaya çalışıyor. Kana susamışlığını hissediyorum. Daha önce birini öldürdüğüne yemin edebilirim. Ama benim kadar değil.
Ben de baskımı ortaya koydum.
-Evlat başına bir iş gelmeden önce elini çek.
Bir anlık şaşkınlıktan sonra elini bıraktı.
-(Evlat? Hem o baskıcı hava da neydi? Bu iş ilginçleşiyor üstümü çağırmalıyım gibi duruyor.)
Bu şekilde başka bir gün daha geçti. Sonra bir gün daha oldu ve oda geçti taa ki sınav gününe kadar.
________
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asıl Suçlu Kim
ActionYa dünyanın bir numaralı suikastçisi 'normal' bir kızın bedeninde reenkarne olursa? Aradığı intikamı bulabilecek mi? Ya da bu küçük kasabadaki sırlar onu engelleyecek mi? *Bahsedilen olaylar tamamen kurgudur. Anlatılanları denemeyin veya örnek almay...