BÖLÜM 8

26.5K 1.3K 281
                                    


🌼🌼🌼


Elimdeki kalemi sıraya gelişigüzel bıraktıktan sonra, resim sınıfında da  en köşeye oturan Halil'e baktım. Büyük bir özenle kalemlerini masaya yerleştiriyordu. Müzik dersini sevmezdim pek, o yüzden de resmi seçmiştim. Ama sanırım sınıf aynı fikirde değildi ki otuz kişilik sınıftan sadece 12 kişi resimdeydi. Hoca sınıfa girdiğinde hepimizi ayağa kalkıp selam verdikten sonra, hocanın komutuyla geri oturduk. Bugün meyve tabağı çizecektik. Aslına bakarsak ben çöp adam bile çizemezdim. Ama sırf müzik sınıfında şarkı söyletirler de şu bet sesimle rezil olurum diye resimdeydim şu an. Ders akıp giderken, hoca bin kere göstermiş olsa da yine de o meyveleri çizemiyordum. Elim gibi beynim de ağrımıştı. Hocaya doğru baktım.

"Hocam rica etsem müzik açar mısınız?"

Kadın gülümseyerek "Tabii, güzel olur." şeklinde cevap vererek akıllı tahtaya yürüdü.

Aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Hocam rica etsem çökertme şarkısını açar mısınız çok severim." diye seslendim.

Harbiden bu şarkıyı acayip seviyordum ama asıl planım başkaydı.

Kadın başıyla onaylayarak youtubeden şarkıyı yazarak açtı. Halil'e baktığımda büyük bir özenle, dilini hafifçe dışarı çıkarmış, meyve çiziyordu. Şarkı başladığında o da kafasını kaldırıp tahtaya baktı. Sonra resmine geri döndü.

Çökertmeden çıktım da Halilim
Aman başım selamet
Çökertmeden çıktım da Halilim
Aman başım selamet

Bitez de yalısına varmadan Halilim
Aman koptu kıyamet
Bitez de yalısına varmadan Halilim
Aman koptu kıyamet


Şarkıyı dinlerken istemsizce gözlerimi kapatmıştım. Çok güzeldi be.

Halil'e göz ucuyla baktığımda hala resmiyle ilgilendiğini gördüm. Resim defterinin en arka sayfasından küçük bir kenar koparıp içine "Şarkı çok güzel demi" yazdıktan sonra top yapıp kafasına doğru fırlattım.

Attığım top, tam isabet kafasına çarpınca Halil de suratını buruşturup kafasını tuttu. Kağıdı eline aldığında göz ucuyla bana bakarak yavaşça kağıdı okudu. Kaşlarını çatarak baktı bu sefer. "Bak şimdi." dedim ağzımı oynatarak.

Şarkı akarken bir kısmına eşlik etmeye başladım.

Gidelim gidelim Halilim
Çökertmeye varalım
Gidelim gidelim Halilim
Çökertmeye varalım

Kolcular geliyor Halilim
Nerelere kaçalım
Kolcular geliyor Halilim
Nerelere kaçalım


Halilim kısımlarını özellikle bastırmıştım. Tüm sınıf bize dönerken Halil gözlerini büyüterek önüne döndü. Kıpkırmızı olmuştu. Hocanın kıkırdadığını duydum. Sesim çirkindi ama herkesi gülümsetmiştim. Sınıftan fısıldaşmalar duymuştum. Muhtemelen şu an Halil'den hoşlandığımı düşünenler olmuştu. Benim amacım Halil ile arkadaşlık kurmaktı ama bir yandan da onu utandırmayı seviyordum. Çünkü çok çekingendi ve utanınca çok sevimli gözüküyordu.

Ders bitiminde tüm malzemeleri kocaman resim çantama yerleştirdikten sonra kafamı kaldırıp Halil'in sırasına baktım ama beyefendi çoktan gitmişti. Ben de sarsak adımlarla sınıfa doğru yol aldım. Sınıfa girdiğimde Halil de elindeki çöpleri atıyordu. Beni görünce sinirle bana bakıp, hızlı adımlarla yerine geçti.

Sinirli ördek seni.

Hafif bir sırıtışla ben de yanına oturdum. Dudaklarını büzmüş güya bana bakmayacaktı. Harbiden çok tatlıydı lan bu çocuk.

"Şşttt." diye seslendim ama hiç oralı olmadı.

Omuzumla omzunu sürttüm. "Şştt, baksana bir."

Kolunu anında çekip duvara doğru yanaştı. Allah'ım gerçekten küsmüştü bana.

"Halil ya, konuşmuyor muyuz?"

Gözlerini devirerek bana döndü. "Ben zaten seninle konuşmuyorum."

Aşk olsun dercesine baktım suratına. "Biz seninle çok yakın arkadaş olacağız bence." dedim gülümseyerek.

Anında yüzünü buruşturdu. "Allah korusun." dedi ben gülerken.    

"Ama neden öyle diyorsun? Ben seni çok sevdim."

"Ben seni hiç sevmedim ama."

Yüzümü düşürüp önüme döndüm. Ellerimi birleştirerek yere doğru baktım.

Halil yerinde huzursuzca kıpırdandı. "Ne yani, yaptıklarından sonra seni seveceğimi düşünmedin herhalde."

"Ne, sana kötü bir şey yaptım da haberim mi yok?" diye sordum.

"Senin yüzünden dersten atıldım, ayrıca muzurun önde gidenisin bir türlü bırakmıyorsun beni. Hele az önce yaptığın. Şimdi bir dünya laf işiteceğim senin yüzünden."

Kaşlarımı çatarak baktım ona. "Ne lafı işitecekmişsin acaba!?" diye sordum. Sinirlenmiştim.

Gözlerini kaçırdı benden. "Geliyorsun bana bakarak şarkı söylüyorsun falan."

Sustu bir süre. "Ee ne olmuş?" diye sordum devam etsin diye.

"Şimdi aramızda bir şey var sanacaklar, konuşup duracaklar işte."

Kafamı geriye yaslarken yüzümde bir tebessüm belirdi. Ama mutluluktan çok uzak bir tebessümdü bu. "Bizim aramızda bir şey mi var Halil?" diye sordum.

Gözlerini büyüttü. "Hayır." dedi kesin bir dille.

Yerimde dikleşip ona döndüm. "E o zaman millet tam olarak neyi konuşacak Halil?"

Tam ağzını açacaktım ki tekrar konuşmaya başladım. "Olabilme ihtimalinden şüphelenip konuşmaya başlayacaklar diye korkuyorsun değil mi Halil?"

Kafasını belli belirsiz salladı. "Ben olmayan bir şeyi konuşsunlar istemiyorum, mümkünse kimse benim hakkımda tek kelime etmesin."

İyice sinirlenirken bir ayağımı yere ritmik bir şekilde vurup sallanmaya başladım. "Bana bak Halil! " diye girdim söze.

"İlk olarak benimle anılman öyle düşündüğün gibi felaket bir şey değil. Kaldı ki hakkımda olmayan bir şeyi konuşan olursa susturmasını ben de çok iyi bilirim. Ama sana kötü bir haberim var. Bu sınıf hatta seni gören her insan, senin hakkında bir şey düşünüyor ve konuşuyor. Sen kulaklarını kapayınca bunları görmüyorsun ama asıl bu halin herkesin dilinde. İnsanların ağzı torba değil, büzemezsin. Ama sen böyle yerine pısıp, kendini savunmadan ot gibi yaşarsan, o korktuğun dedikodular alır başını gider ulaşamazsın. Dağınık, perişan görünüyorsun. Sürekli uyuyup hayata kendini kapatıyorsun, kimseye cevap vermeyerek kendini koruduğunu sanıyorsun ama acizliğinin farkında bile değilsin. Annenin karnından bir insan olarak çıktın ama zamanla ota dönüşmüşsün sen. Şu kafanı masadan bir kaldır da etrafını gör. Rahatsız olduğun bir şey varsa da konuş da insan olduğunu hatırla biraz."

Tek nefeste konuşmama karşılık hiçbir şey demeden beni dinlemişti. Daha fazla ona bakmayarak önüme döndüm. Onun ne yaptığını görmüyordum ama kafasını sırasına gömdüğünü görmüştüm. Yine aynısını yapıyordu. Dışarıda bir dünya vardı ama bu çocuk nerede yaşadığını bile bilmiyordu.

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin