BÖLÜM 23

21.2K 1.3K 136
                                    


🌼🌼🌼



Güzel başlayan günümüz karakola düşmemizle son bulurken yüzümüzden düşen bin parçaydı. On yedi yaşımda karakollara da düşmedim demezdim artık. Yine de benim için gelir geçerdi de Halil bu günü aklından nasıl atacaktı bilmiyordum. Zira şu an ki hali bunu bilmemi engeller durumdaydı. Karakol kapısında, olanları öğrenip büyük bir telaşla bizi almaya geldiğini söyleyen Mihre hanımı bekliyorduk sessizce. Elimi Halil'in omuzuna yerleştirip dürttüm onu. 

"Halil tamam bak bir şey olmadı, şikayetçi de olmadık birbirimizden. Olabilir böyle şeyler bu tip insanlar her yerde var. Bugün de bize rastladı maalesef. Ama hallettik bitti gitti." 

Halil oldukça ifadesiz yüzüyle bana döndü. "Bugünün böyle sonlanacağını düşünmezdim. Ne oldu böyle, ne yaşadık kafam almıyor. Karakol önünde benim ne işim var cidden." 

Derin bir of çekerek önüne döndükten kısa bir süre sonra tekrar bana baktı. "Özür dilerim Feride, benim yüzümden kavga ettin sen de. "

Elimle omuzuna vurdum hafifçe. "Ne özürü oğlum, o salak herifin suçu her şey."

Halil kafasını iki yana salladı. "Hayır benim suçum. O normal yolda yürüyen bir kişiydi sadece. Bisikleti sürerken direksiyonu bırakan da, adama çarpan da benim. Çocuk benimle kavga edecekti ama sen araya girince olan sana oldu." 

Yüzüne anlamsız bir ifade ile bakıp alayla güldüm. "Halil emin misin bana bir şey olduğuna?" diye sordum ima ile bakarak. 

Gözlerini kısa bir süre üzerimde gezdirirken dudakları kıvrıldı Halil'in. "O çocuk elini sana doğru kaldırınca korktum sana bir şey yapacak diye. Tam öne atılıyordum ki bir baktım çocuğu fırlatıyorsun. Nasıl şok oldum bir bilsen." 

Bu dediğine seslice güldüm. Son bir saattir üzerimde olan gerginliği atmıştı bu sevimliliği ile.  "Sana baktığımda ağzın açık kalmıştı Halil, duygularını anlamamak ne mümkün." dedim tekrar gülerken. 

"Ben sana hep ağzım açık bakıyorum Feride, bence anlamamak da mümkün." 

Söylediği şeyle gülümsemem solarken kafamı yavaşça aşağı eğdim. Şu an ona bakacak cesareti bulamıyordum. Yüzüme tekrar bir gülümseme takınırken "Belalı bir tipim ben oğlum, öyle çoook daha ağzın açık kalacaktır benimle arkadaş kaldığın sürece." dedim gözlerimi yerden kaldırmadan. 

Halil konuşsa ne derdi bilmiyorum ama yanımıza hızla yaklaşan araba kesinlikle kurtarıcımdı bunu biliyordum. Halil'in annesi hızla arabadan inerken   "Oğlum!"  diye seslendi. Koşarak oğluna sarılan kadına bakarken aklıma kendi ailem gelmişti. Annem bugün dolma yapacaktı. Acaba bana kaç tane düşerdi. Komşulara vermeye kalkmazsa epey bir düşerdi diye düşündüm. Daldığım düşüncelerden Mihre hanımın sesiyle sıyrılıverdim. 

"Feride iyi misin? Diye sordu yüzüme üzgünce bakarken. 

"Yok bir şey ya alt tarafı dolma fazla yemesem de olur." diye yanıtladım  onu. Yemesem de olur muydu acaba. 

Mihre hanım kaşlarını çatarak "Kızım ne dolması?" diye sordu. 

O an fark ettim ne dediğimi. "Biraz acıktım da kafam gitti kusuruma bakmayın, ben iyiyim Halil de iyi gidelim bence artık." 

Mihre hanım başını sallarken karakol kapısından ayrıldık. Yürüyerek gitmeyi düşünürken Mihre hanım eliyle gel işaretli yaparak arabaya davet etti beni. Ya da dümdüz gir emir verdi. Halil ön tarafa ben de arkaya yerleştikten sonra evimin adresini soran Mihre hanım gaza basarak evin yolunu tuttu. 

Aynadan bana bakıp  göz kırpınca gülümsedim. Yol boyu sessizce ilerledik. Eve yaklaşınca araba da yavaşlamıştı. Araba Halil'in evinin önünde durunca Mihre Hanım konuştu. 

"Halil sen in eve geç oğlum ben de arkadaşını bırakayım."     

Halil bir bana bir annesine baktıktan sonra "E ben de geleyim Feride seninle yeni tanıştı gerilir kız belki." diye konuştu düşünceli bir tavırla. 

"Halil yerim seni ya, oğlum çocuk muyum ben ne gerilecekmişim." diye konuştum gülerek. 

Halil ve annesinin bakışları bana dönerken ağzımdan çıkan kelimeler kulağıma şimdi ulaşıyordu. Halil kırmızıya dönerken gülümseyerek kapısını açtı,  dışarı çıkmadan önce bana doğru bakıp      "Akşam konuşalım." dedikten sonra kapıyı kapatıp annesine el salladı. 

Mihre hanımın yanında söylediğim sözlerden biraz utanmıştım açıkçası. Araba tekrar ev yoluna saparken Mihre hanımın güldüğünü gördüm. 

"Oğlumu yeme yalnız Feride, o bize lazım." diyerek kahkaha attı bu sefer.

Yüzüm utançla kırmızıya dönerken zorla gülmeye çalıştım. 

"Bugün ne oldu Feride tam olarak anlatır mısın?" 

"Aslında Halil tüm her şeyi anlattı, olay telefonda duyduğunuz gibi. Sadece demediği bir kısım var. 

Dikiz aynasından bana bakarak "Neymiş o? " diye sordu meraklı meraklı. 

Öne doğru eğilerek "Kavga ettiğimiz çocuğun arkadaşı yanımıza geldi. Baktı kankası yerde Halil'e doğru koştu. Halil çocuğa bir yumruk çaktı, çocuk ayakta zor durdu. Tabi sonra kendi yumruk yemiş gibi şoka girdi amma velakin vurdu sonuçta. Sonra polis geldi işte."

Benim hararetle anlattıklarım karşısında Mihre hanım büyük bir şokla baktı bana. "Halil birine yumruk attı? " dedi sorar gibi. Kadın harbi şok olmuştu. 

" He valla hem de en sağlamından." dedim arkama yaslanırken. Araba evin olduğu sokağa girdiğinde. Mihre hanım hala şoktaydı. Evi görünce  "Burada durabilirsiniz, evim şurası." dedim gri apartmanı göstererek. Kafasını sallayıp arabayı durdurdu. 

"Feride, bugün olanlar tabii ki beni üzdü. Oğlumu karakoldan almak elbette ki asla istemezdim. Fakat Halil'in kendini savunması çok hoşuma gitti. Üstelik anlattığına göre çarptığı çocuğa bir de sen çarpmışsın. Biz Halil'i küçükken boksa,  falan yazdırmıştık kendini savunabilsin diye ama eve gelip 'anne ben birine vurunca benim canım daha çok yanıyor' deyip bırakmak istemişti. Değil vurmak ittirmez bile kimseyi o. Bugün anladım sen gerçekten iyi bir arkadaş seçimiydin kızım. Bundan sonra okulda değil her yerde arkandayım. Halil'in sevdiğini ben de severim ve Halil belli ki seni bayağı seviyor. "

Ah bir gün birisi sana  kavga ettikten sonra azar çekmek yerine teşekkür edecekler deselerdi kahkaha atardım herhalde. Güzel çocuk Halil hayatıma güzel bir şekilde girmişti. Ve güzellikleri de beraberinde getiriyordu. 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin