BÖLÜM 42

17.7K 1.2K 43
                                    


Hikaye yirmi bin okunmaya ulaşmış. Bunu sağlayan tüm okuyuculara çok teşekkür ederim. Özellikle yaptığınız yorumlar beni inanılmaz mutlu ediyor arkadaşlar. Sizleri seviyorum. Keyifli okumalar. 



🌼🌼🌼



Coğrafya hocamız elinde defterle ödev kontrolü yaparken, tamamen arkadan bakıp yaptığım ödevi önüne açıp koydum. Hoca,   Halil ve bana artı atıp giderken Halil de kitabıma bakıyordu.

"Bak." dedi parmağıyla bir soruyu gösterip. "Ben anlamadım bunu, nasıl yaptın anlatsana."

"Ooo çok kolay be bu,   nasıl yapamadın?" diye sordum kitabın arkasını açarken. "Bak burayı açıyorsun, cevaba bakıyorsun, sonra geri dönüp işaretliyorsun."

Halil anlamsız bakışlarını bana yollarken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Gerçekten çok kolaymış Feride." dedi başını sallayıp. Kıkırdayıp yanağından makas aldım.

Halil de elini yanağıma uzatarak yaptığım hareketi tekrarladı. Yanağımı sıktıktan sonra elini çekmek üzereyken durup kaşlarını çattı. Sonra tekrar yanağımı sıktı, bu sefer biraz daha oyalandı. Ben ne yarını anlamaya çalışarak yüzüne bakarken çatık kaşları düz bir şekil aldı. Yüzünde gülümseme belirtirken diğer elini de öbür yanağıma getirip sıktı. Yanaklarımı sıkıp duruyor ve yüzündeki ifadeye bakılırsa bundan bayağı zevk alıyordu.

"Feride yanakların çok yumuşak, nasıl daha önce fark edemedim."

"Oyun hamuru muyum ben Halil, ne yapıyorsun." dedim kendimi geri çekerek.

"Ama çok yumuşak, dur biraz daha oynayayım." dedi yanaklarıma uzanmaya çalışırken.

Eline hafifçe vurup "Lan dur, kıpkırmızı oldu yanaklarım." dedim. Koparacaktı yanaklarımı manyak.

Halil bozularak ellerini indirip önüne döndü. Herhalde bunun için trip atmazdı. Ya da atardı bilmiyordum.

"Daha sonra sıkarsın yanaklarımı Halil, kaçamıyorum ya. Seninleyim hep." dedim suyuna gitmek adına.

Beklediğim gibi yüzü güldü. "Benimlesin değil mi?" diye sordu onay bekler gibi. Kafamı salladım. Halil cidden çok masum bir çocuktu. Böyle biriyle tanıştığım için gerçekten şanslıydım.







🌼


Sonunda teneffüs zili çaldığında çantamdan paramı çıkarıp ayağa kalktım. Halil de benimle birlikte ayaklandı.

"Kantine mi?" diye sordum. Başını salladığında birlikte çıktık koridora. Bizim katta pek olmuyordu ama alt katlarda Halil'e bakan birçok kişiyi görüyordum son günlerde. Güzel bir çocuktu Halil, bakmalarını şaşırmıyordum. Ama aklıma zamanında fotoğrafımızı çeken kız geldiği için herkes sanki onun hakkında konuşuyormuş gibi geliyordu bazenleri.

Ben su alıp kenara çekilirken Halil tost sırasına girmişti. Suyumdan bir yudum alıp onu beklemeye başladım. İstemsizce 'boşuna bakmayın tapusu bende' şeklinde bir video çektiğimi hayal etmiştim bir an. Düşüncelerime kendi kendime gülerken yanımda hissettiğim hareketlilikle başımı sola çevirdim.  

"Neye gülüyorsun öyle kantinin ortasında." diye sordu Serkan göz kırparak.

Aynı şekilde göz kırpıp "Ne yapacaksın?" diye karşılık verdim.

Omuz silkip "Hiiç." diye mırıldandı. "Öyle gülerken görünce bir sorayım dedim. Zaten fazla yanında duramam, malum Halil bey bir şey söyler falan. Bir de onunla uğraşmayalım."

Kaşlarımı çatarak Serkan'a döndüm. "Halil bir şey söylerse biz değil sen uğraşırsın zaten. Ayrıca Halil sen mi durduk yere laf atsın millete?"

Dudaklarını büzüp kafasını hafifçe omuzuna yatırdı. "Emin misin." diye sordu sırıtarak. "Geçen gün bir ödev atacaktın diye demediğini bırakmadı hatırlarsan. Seni rahatsız ettiğimi düşünüp sinirleniyor galiba küçük enişte."

Onun bu küçümser tavrı beni iyice sinirlendirirken sakin kalmaya çalışıyordum. Yaslandığın duvardan ayrılıp karşısına dikildim. "Halil beni gayet iyi tanıyor Serkan'cığım. Eğer beni rahatsız etseydin sana ebeni tersten göstereceğimi biliyordur zaten. Ayrıca Halil'e, Halit diye seslendiğinden beri hafızanda hiçbir gelişim yaşanmamış gibi. Yoksa daha birkaç hafta önce annesi tarafından haşat edildiğin çocuğa küçük enişte demezdin bence."

Serkan'ın gülüşü yavaşça solarken, beyaz teni kızarmaya başlamıştı. Gülerek elimi omuzuna atıp pat patladım. "Kimseyi küçümsemeye kalkma Serkan, küçümsenecek duruma düşersin. Ve inan insanlar seni bir kötülemeye başlarda durmazlar. Pek bir kötü yanın var çünkü."

Elimi omuzuna dan indirip oradan ayrılacakken yanımdan son hızda geçip giden bedenle duraksadım. Halil hızlı ve sert adımlarla kantinden çıkıyordu. Beni görmemiş miydi acaba?

Hızlıca peşinden gidip seslendim fakat aramızda kısa bir mesafe olmasına rağmen arkasını dönüp bana bakmadı. Sanırım bir şeye sinirlenmişti ve sinirlendiği şeyin kaynağı bendim. 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin