BÖLÜM 20

22.5K 1.3K 92
                                    


🌼🌼🌼


İçi çay dolu büyük termosu, bez çantamın içine koymuş, belki yeriz diye de evde bulduğum bisküvileri almıştım yanıma. Kahvaltı etmediğim için karnım gurulduyorken n bankta oturmuş Halil'i bekliyordum. Muhtemelen fırına uğradığı için sözleştiğimiz dakikadan biraz geç gelecekti. 

Bileğimi kaldırıp saatime baktım. Şaka yaptım bakmadım, bende ne arar saat. Küçük kardeşimin ısırarak yaptığı saat vardı ve bu saatten hiçbir şey anlaşılmamıştı. Kendi kendime gülüp telefonumdan bakmak üzereyken, Halil'in 'Feride!' diyen sesini duydum. Kafamı kaldırıp ona baktım. Elinde poşetiyle bana el sallıyordu. Bende aynı şekilde karşılık verirken yanıma gelene kadar geçen sürede onu inceledim. Altında gri eşofmanı üstünde ise sarı bir sweatshirt vardı. Saçları okuldakinin aksine dağınık  görünmüyordu. Bende siyah eşofman, beyaz body ve koyu yeşil bir hırka giymiştim ama onun kadar şık gözükmüyordum. Tabi onun kombini muhtemelen sekiz yüz civarıyken, benim yüz lirayı geçmeyecek kombin sönük kalmıştı. Gerçi nasıl göründüğüm çok da umurumda değildi aslında. Ama Halil'in şu an aşırı iyi gözüktüğünü söylemeliydim. 

Masaya gelip oturduğunda "Günaydın, çok beklettim mi?" diye sordu. 

Kafamı iki yana salladım. "Beklediğimden erken geldin, bu arada çok şık gözüküyorsun." 

Ani iltifatım karşısında gözlerini büyüterek bir an duraksadı. Yanakları an itibariyle kızarırken, irice açtığı gözleri yavaşça kısıldı ve yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Görülmeye değer bir gülümseme... 

O simitleri çıkarırken ben de çantadaki karton bardakları çıkarıp masaya koydum. Halil yanında getirdiği tabaklardan birini benim önüme koyarken bende çay doldurduğum bardağı onun önüne bıraktım yavaşça. Halil fazla fazla simit almıştı. İki tane de plastik kaşık çıkarınca gülerek "Onları niye getirdin oğlum?" diye sordum.   

Poşetten çıkardığı krem peyniri önüme koyunca şaşırmıştım. "Sever misin bilmiyorum ama ben simitle yemeyi sevdiğim için aldım."

Gülümseyerek "Severim." dedim. Halbuki daha önce yememiştim ama acıkınca kısa süreli bir mutasyon geçirdiğim için aç köpekler gibi her şeye saldırabilirdim. Yemeğe başladığımızda Halil öyle özenli yiyordu ki yanında kasılmaktan bir hal olmuştum dakikada. Hayvan gibi saldıramamıştım tazecik simitlere. 

Elim poşetteki simide giderken aynı anda Halil de elini elimin üstüne koydu. Ben ne oldu diye bakacakken bir anda çekti elini. "Ben simidi alacaktım da yanlışlıkla oldu." 

Ney yanlışlıkla olmuştu almasam da, sonrasında kızaran yüzü dolayısıyla elime dokunmasından bahsettiğini anlamıştım. Simitten bir parça koparıp üzerine krem peynir sürdükten sonra Halil'e doğru uzattım. Gözleri şaşkınlıkla elimde gezdikten sonra yavaşça araladı ağzını. Uzattığım simidi ısırınca elimi çekerek gülümsedim ve birer bardak daha çay doldurdum ikimize. 

"Hep gelir misin sabahları buraya?" diye sordum konu açmak adına. 

"Pek sayılmaz aslında, ilk defa seninle geldim." 

Şaşırmıştım. Ben genelde buralarda olduğunu düşünmüştüm ilk başta. "Yaa bana özel ha." dedim şakasına kendime çok önemli biriymişim muamelesi yaparak. Fakat Halil söylediğim şey karşısında elini çenesine dayayıp beni izlemeye başladığında keşke söylemeseydim diye geçirdim içimden. 

"Evet sadece sanal özel." diyerek yanıtladı beni ve öylece bakmaya devam etti. 

Sadece gülümsemeyle yetindim. Çünkü ne yapmam gerektiğini hiç ama hiç bilmiyordum. 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin