BÖLÜM 22

21.8K 1.2K 165
                                    


🌼🌼🌼


Sahilin sonuna doğru gelirken gördüğüm bisiklet kiralama yeri ile duraksadım. Benim durmamla yoğun düşüncelere dalmış olan Halil de adım atmayı keserek bana döndü. 

"Halil bisiklete binelim mi?" diye sordum çocuksu bir mutlulukla. Halil gülümseyerek baktı bisikletlere. Sonra da bana dönerek. "Çok güzel olur aslında, iyi fikir." dedi. Cebinden cüzdanını çıkarırken  bisikletçi abinin yanına ilerledik. Bisikletleri kiraladıktan sonra sevinçle çıktık sahil yoluna. 

Ben siyah bir bisiklet, Halil ise yeşil bir bisiklet almıştı kendine. Son kez birbirimize bakıp bisikletlere atıldık. Pedalları yavaş yavaş çevirirken sakinlikle ilerledik yan yana. Sabah vakti fazla kişi olmadığından yollar boştu fakat şimdi insanlar görünüyordu sağda solda. Yine de sakindi. 

"Herhalde en son on iki yaşımda falan sürmüştüm bisikleti." 

"Ciddi misin lan? Benim bir bisikletim var evde gözümün nuru, onsuz bir yere gidemem." 

Halil dudaklarını büzdü. "Ne bileyim ben pek dışarı çıkmam zaten." 

"Ooo ben de eve girmem mükemmel bir ikili."     

Halil kıkırdarken yolun boş olmasından kaynaklı gaza gelip. "Halil yarış." diye bağırıp hızlıca sürmeye başladım. Zamanında gittiğim bisiklet kursu sayesinde epey hızlı sürerken Halil de  arkamdan kahkaha atarak geliyordu.     

Kafamı kısa bir an arkaya çevirip önüme döndüm, Halil şaşırtıcı derecede iyi sürüyordu. Tam dibime gelmişti neredeyse. Hırslanıp daha da hızlandım. "Beni yenemezsin Halilcik boşuna uğraşma!" diye seslendim ona. 

Ben sesini duymayı beklerken yanımdan geçip giden Halil ile kısa süreli bir şok yaşadım. Hani en son küçükken sürmüştü bisikleti. Kafasını arkaya çevirip bana baktı insanların olduğu bir alana girerken." Bir şey mi diyordunuz Feride hanım?" dedi gülerek. 

"Önüne bak sen!" diye bağırdım  hızlanırken. İnsanlar yoldaydı ve Halil'in kaza yapmasından korkuyordum. 

Kafasını bana çevirip "Nee duyamadım!''' Diye bağırdı gülerek. 

Tekrar  "Önüne dön bakma arkaya."  diye seslendim. 

Kafasını yukarı çevirip gülerken bir anda ellerini bisikletten çekip semaya çevirdi. Önüne çıkan adamı bile görmezken "Halil!" diye bağırdım fakat çok geçti. Bisiklet direksiyon hakimiyetini kaybedip sağa sola savrulurken, Halil çoktan bir kenara düşmüş, bisiklet ise kendi kendine birine sertçe çarpmıştı. 

Korkuyla baktım onlara. "Halil!" diye bağırdım yine endişeyle. Koşarak yanına gittiğimde kendini toparlamaya çalışıyordu. 

"Halil iyi misin?" diye sordum korku dolu sesimle. 

"Feride düştüm." dedi acı çeker gibi. 

"Biliyorum geri zekalı, ne diye son hıza giderken elini direksiyondan çekiyorsun oğlum. Amacın neydi senin?" 

"Ne bileyim, çok hoşuma gitmişti bir an abarttım ellerimi havaya kaldırmak istedim. Kuş gibi hissettim bir an kendimi işte." 

"Kuş pert oldu Halil." dedim üzülerek. Kafasını tam olarak bana çevirdiğinde gülümsediğini gördüm. "Ulan bir de gülüyorsun." dedim dayanamayarak ben de gülerken. "

"Komik geldi bir an." elini ağzına kapayıp gülerken. "Ben böyle birisi düşünce çok gülesim gelir, kendim düşünce bile geldi." 

O daha sesli gülerken bende güldüm.

"Ulan belim kırıldı burada siz gülüyor musunuz bir de, oğlum ebeni s*eceğim lan senin." 

Tamamen unuttuğumuz bisiklet mağduru çocuk bağırırken ikimizde irkilerek ona doğru döndük. Yerde debeleniyordu. Uzaktan otuzlu yaşlarında bir adam sanmıştım ama yakından bakınca bizim yaşlarımızda, belki biraz daha büyük birisi olduğunu anladım. Halil benden hızlı davranıp koşarak yerde yatan çocuğun yanına gitti. 

"İyi misiniz? Ben gerçekten çok özür dilerim bilerek olmadı." dedi adamı yerden kaldırırken. 

Çocuk yerden kalkarken "Bir de bilerek mi olacaktı lan a*ına koduğumun piçi. 

Duyduğum iğrenç konuşmalarla hızla yanlarına gittim. Halil şokla bakıyordu adama. 

" Düzgün konuş lan! " diye girdim aralarına. "Birazcık uf oldun diye küfür etme adama." 

Çocuk aramızdaki mesafeyi kapatıp üstüme yürürken geri adım atmadım. " kızım bak çık aradan, arkandakiyle benim işim. Kızsın diye bir şey demiyoruz kaşınma!" diye uyardı kendince. 

Halil koluma tutup geri çekti beni. "Tamam Feride benimle konuşacakmış sakin ol." dedi gayet sakin bir sesle. 

"Hee konuşacağız biz, biraz sert ama." 

Kolumu Halil'den hızla çekip çocuğu göğsünden sertçe ittim. "Ulan sen kimsin düdük. Büyümüş de sert konuşacakmış. Daha dün doğmuşsun artistlik yapıyorsun bir de." diye bağırdım yüzüne. 

"Lan sen benimle ne biçim konuşuyorsun!" deyip elini kaldırdığı an havada tuttum. Anında ters çevirip aşağı indirirken kafasının arkasından tutup saçlarını arkaya doğru sertçe çektim. O daha bir şey yapamadan kasıklarına attığım tekme ile geri savrulurken ağzından acı dolu bir inleme çıktı. 

"Bir de elini kaldırıyor küçük enişte." diye alay ettim o kıvranırken. Arkamı döndüğümde ağzı açık kalmış, donmuş bir şekilde bizi izleyen Halil 'i gördüm. Zavallı çocuk şok olmuştu beni öyle görünce. Yanına gidecekken "Lan!" diye bağırıp bize koşan adamı görünce gözlerimi devirdim. Büyük ihtimalle kankası geliyordu. Zira aynı tirrek tarzın farklı kombinlenmiş hali bunu açık ediyordu. Çocuk gelir gelmez arkadaşına doğru eğildi. İkimize bakıp arkadaşını benim bu hale getirdiğine ihtimal vermeyerek Halil'e yöneldi. 

"Ulan ben seni şimdi gebertmez miyim." diyerek bir hışımla Halil'e doğru atıldı. 

Yapmam gereken şey çocuğu arkasından yakalamaktı. Bunu yapabilirdim, veya birileri gelip kavgayı ayırabilirdi mesela. Hatta çocuğun son an da vaz geçip Halil'i alnından öpüp geri çekilmesini bile beklerdim ama kesinlikle çocuğun suratına Halil tarafından inen bir yumruk hayal edemezdim. Çocuk ayakta sendeleyerek geri geri giderken arkasından yakalayıp arkadaşının aynı doğru fırlattım. Halil bana ben ona doğru şokla bakıyordum şimdi. 

"Halil iyi misin?" diye sordum ne diyeceğimi bilmeyerek. Halil daha cevap vermeden yanımıza gelen birkaç dükkan sahibi ve bir adet polis sesiyle, sorduğum sorunun cevabının iyiyim olmayacağını anlamıştım. 


Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin