BÖLÜM 53

14.3K 1K 47
                                    


🌼🌼🌼



Doğum günü kutlamasının ardından Halil beni bir yere götüreceğini söylemiş ben de annemi arayıp geç kalacağımı haber vermiştim. Şimdi ise nereye vardığını bilmediğim bir bayırı çıkmaya çalışıyordum. Feleğim şaşmıştı yorgunluktan. Halil biraz önden yürüdüğü yolda ara sıra bana bakıyor, ben de hiç yorumlamış gibi gülümsüyordum. Başkası söylese asla çıkmazdım bu bayırı fakat konu Halil olunca hayır diyemiyordum işte. Sonunda durduğumuzda rahat bir nefes aldım. Etrafa   kısa boylu ağaçların, bir adet bankın ve yerde birkaç çiçeğin bulunduğu güzel bir yerdi burası. Daha önce hiç gelmemiştim buraya fakat keşke gelseymişim. Halil elini bana doğru uzatınca elimi sıcak avucuyla birleştirdim. Tuttuğum elin sıcaklığı sadece elime değil tüm vücuduma yayılmıştı birden. Tanıdık kalp çarpıntısı eşliğinde Halil'in peşinden ilerledim.

İlk başta fark etmemiştim ama yaklaştıkça bankın önünde çimlere serilmiş bir örtü ve örtünün üzerinde küçük bir pasta gördüm. Halil ile karşılıklı olarak örtüye oturunca önümdeki pastaya bakındım. Kafedeki kutlamada bir dilim pasta yiyecektim ama Ziya aç köpekler gibi baktığı için yarısını ona vermiştim. Bu ise çilekli bir pastaydı ve lezzetli olduğuna emindim. Duyduğum sesle bakışlarımı pastadan çekip Halil'e çevirdim. Elindeki telefonla fotoğrafımı çekmişti.

"Halil deseydin poz verirdim." dedim dudak büzüp.

Halil kafasını iki yana salladı. "Gerek yoktu çünkü çok güzel gözüküyordun." dedi beni utandırmayı başararak.

Pastanın yanında duran çatalları alıp pastaya batırdıktan sonra tamamen tesadüf eseri birbirimize uzattık elimizdekileri. İlk başta ikimizde afallasak da sonra kabul ettik ikramları.

"Şey gibi olduk sanki." dedi Halil bakışlarını kaçırarak.

Göz kırpıp "Ne gibi?" diye sordum.

"Şey işte, hani damatla gelin düğünde yapıyor ya... Onun gibi." deyip elini ağzına kapatarak kıkırdadı utangaç bir tavırla.

"Evet öyle olmuş, prova yaptık belki de." dedim, dedim fakat sonra şaşırdım bu dediğime. Bazen kalbim benim yerime dillenip konuşuyordu. 

Halil'in gözleri büyürken kocaman gülümsemesini sundu bana. Yerimden kalkıp yanına gittim. Yan  tarafına oturup baktım güzel gözlerine. Ellerimi yüzünün iki yanına koyup usulca okşadım yanaklarını. 

"Halil'im  bu kadar hazırlığı ne ara yaptın sen?" 

"Sen dün söyleyince ayarladım aceleyle bir şeyler işte." 

Bir şeyler dediği planın ne kadar özel hissettirdiğini biliyor muydu acaba. "Çok güzel olmuş her şey." dedim  ellerimi kucağıma indirirken. Halil bu sefer uzanıp ellerimi sıcak avuçlarının arasına aldı     

"Bugün benim için çok özel bir Feride'm, bugün senin doğum günün ve aynı zamanda benim hayatımı güzelleştiren kızın doğum günü."

Söylediği sözlerle içimi saran mutluluk daha da alevlenmişti şimdi. Halil çok özel birisiydi. Tek bir cümlesi bile beni farklı bir dünyaya sürüklüyor gibiydi. 

Ellerini benden ayırıp ceketinin cebine soktu. Ne yaptığını anlamaya çalışırken cebinden bir kutu çıkardı. "Ben daha önce kimseye hediye almamıştım, bu yüzden sana ne alabilirim diye çok fazla düşündüm."  dedi bakışları kutu ve benim aramda dolanırken. 

"Sonra senin kitaplarının kenarlarına çizdiğin papatya resimlerini gördüm. Ben de sana bunu hediye etmek istedim." 

Sözlerini bitirdikten sonra elinde duran kutunun kapağını açarak içinden, üzerinde papatyalar olan çok güzel bir kolye çıkardı. Derste sıkıldığım zamanlarda  kitap kenarlarına bir şeyler karalar dururdum çoğu zaman. Ama papatyalar çizdiğim şimdi fark ediyordum. 

Halil'in aldığı kolyeye hayranlıkla bakarken o ise arkama geçip salık duran dalgalı saçlarımı öne doğru ittirip kolyeyi nazikçe boynuma taktı. Tekrar eski yerine oturduğunda kolyenin benim üstümde nasıl durduğunu merak ediyordum. Halil fark etmiş gibi kenarda duran telefonunu göstererek  "Bir fotoğraf çekeyim de bak istersen." diye konuştu. 

Kafamı aşağı yukarı sallayıp gülümseyerek poz verdim. Fotoğrafımı çekip ekranını bana döndürdü. Kolye gerçekten çok güzel duruyordu. "Çok hoş oldu." dedi Halil fotoğrafa hayranlıkla bakarken. 

"Çok teşekkür ederim Halil, gerçekten çok beğendim." 

Halil dudaklarını birbirine bastırıp olduğu yerde kayarak biraz bana yaklaştı. Böyle aramızda çok kısa bir mesafe kalmıştı. Daha önce Halil'in yüzünde görmediğim bir ifade görüyordum. Çok güzel, çok özel bakıyordu bana. 

"Feride..."  diye fısıldadı bakışları derinleşirken. "Sen bana nereden geldin böyle?" dedikten sonra elimi tutup göğsüne koydu. "Sana bakınca bile burası rahatlıyor." 

Dediklerini anlıyorum çünkü aynı hisler beni de kaplıyordu. Elimi göğsüne bastırmayı  bırakıp dudaklarına yaklaştırdı. Parmak uçlarıma bir öpücük kondurdu önce. 

"Hayatıma girdiğin için teşekkür ederim Feride." 

Elimi bırakmadan alnıma uzandı dudakları. Başıma bir öpücük kondurdu. 

"İyi doğdun sevgilim, yeni yaşın kutlu olsun. Mutlu yaşa ve lütfen, lütfen benimle yaşa." 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin