BÖLÜM 92

9.2K 742 68
                                    


🌼🌼🌼


"Halil boğuldum lan." 

Üniversitesi sonuçlarımız belli olunca buluşup kutlama yapmak istemiştik ama Halil sarılma bahanesiyle boğuyordu beni. 

"Dur birazcık öpeyim." deyip dudaklarını yanağıma bastırdı. Üst üste öpücükler kondururken ben de pes etmiştim artık. Engellemeden beni öpücüklere   boğmasını izledim. İki yanağımı da öptükten sonra bir an duruldu. Bakışlarımı yüzüne çıkardım, dudağını ısırıp bana bakıyordu. 

"Parkta da değiliz ama." diye mırıldandı gözleri dudaklarıma kayarken. Halil'in bu hali de çok komik oluyordu. Bu sefer ben yaklaşıp öptüm onu. Ellerini yanaklarıma koyup kendine doğru çekti. Halil dudaklarımı öyle nazik öpüyordu ki, sanki biraz ayarını kaçırsa incinecekmişim gibi. Geri çekilip gözümün tam kenarını öptü. Başımı alıp göğsüne yasladı sonrasında. "Feride." diye seslenince "Efendim." dedim. 

Derin bir iç çekti. "Hiç böyle hayal ediyor musun ilerimizi?" 

Olduğum yerde omuz silktim. "Ediyorum tabii, üniversite tercihlerimizi bu yüzden yakın yaptık ya. Beraber olalım hep diye." 

Halil yerinde kıpırdadı. "Onu demiyorum ama daha ilerisi. Yani diyelim ki biz artık otuzuna yaklaşan Halil ve Feride olmuşuz." 

Ne demek istediğini anlayınca gülümsemeden edemedim.  Yine de belli etmedim anladığımı. "Herhalde o zaman artık işimizi elimize almış oluruz Halil.  İş kadını Feride ve öğretmen Halil oluruz." diyerek cevap verdim. 

Halil'in ofladığını işitsem de olduğum yerden kalkmayıp göğsüne yaslanmaya devam ettim. "Ya şimdi sen otuzlu yaşlarını düşününce aklına sadece işler mi geliyor. Daha başka hayallerin yok mu?"  dedi bu sefer. 

"Yani başka ne düşünebilirim ki, bunca zaman boşuna mı okuduk. Karşılığını aldığımı hayal ediyorum ben." 

Halil sessiz   kalınca dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü tutmaya çalıştım. "Doğru diyorsun. Umarım karşılığını alırsın. Peki evlilik düşünür müsünüz?" diye sordu birden. 

Kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi. Halil'in yüzümü görmemesi iyi olmuştu şu an. "Yok ya ben hiç istemem öyle şeyler." dedim bu sefer de. Halil birden omuzlarımdan tutup dikleştirdi bedenimi. Karşı karşıya oturduğumuzda kaşları çatıktı. 

"Nasıl ya, annen de beğendi beni." diye sitem etti karşımda. Artık dayanamayıp kahkaha atmaya başlayınca Halil sinirle ayağa kalktı. "Dalga mı geçiyordun?" diye söylenince başımı sallayıp gülmeye devam ettim. 

Halil ayaklarını yere vura vura uzaklaşmaya başlayınca hemen ayağa fırladım. Geldiğimiz çimlik alandan hızla uzaklaşıyordu.   Bayağı sinirlenmişti civcivim. "Halil dur." diye bağırdım arkasından ama beni duymazdan gelerek ilerlemeye devam ediyordu. Tekrar seslendim fakat yine umursamadı. Kendimi çimlere atıp birden bağırdım. "Ayağım." diye bağırışımı duyunca hemen arkasını döndü Halil. 

Beni yerde gördüğü gibi "Feride." diye bağırıp endişeyle yanıma koştu. Çimlerin üstüne yatıp ayağım ağrıyormuş gibi numara yapmaya devam ederken Halil de hemen gelip dibime oturdu. 

"Feride iyi misin canım benim." deyip bileğime dokunduğunda hızla kolunu yakalayıp çimlere serdim Halil'i. Halil ne oluyor demeye kalmadan gıdıklamaya başlayınca iki büklüm oldu yattığı yerde. 

"Nereye gidiyordun He?" deyip yalancı bir sinirle gıdıklarken Halil ya kahkaha atıyordu ya da acı çekiyordu. Çıkardığı seslerden ne yaptığını da anlamamıştım. Kısık nefeslerini arasından "Feride dur, çok gıdıklanıyorum." diye konuştu. Fakat durmayıp devam ettim. Halil artık kahkaha atmaya başlamıştı. Ellerini bana uzatarak beni gıdıklamaya çalışıyordu fakat biraz sonra iki büklüm olduğu için bir şey yapmıyordu maalesef. Sonunda gıdıklamayı bırakınca nefes nefese kalmıştı. İşaret parmağını bana doğru uzattı. "Sen." deyip tekrar nefes aldı. "Sen bittin." 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin