BÖLÜM 43

17.6K 1.1K 58
                                    


🌼🌼🌼


Sınıfa girdiğimde Halil tostunu sertçe ısırıp, kaşları çatık bir şekilde önündeki kitaba bakıyordu. Yanına gidip oturduğumda bana bakmadığı gibi hafifçe duvara doğru döndü. Ulan resmen küsmüştü. İlk başta anlamasam da Serkan'la gördüğü için bozulduğunu fark etmiştim. Büyük ihtimalle samimi bir sohbette olduğumuzu düşünmüştü. Açıkçası Halil'in Serkan konusunda fazla tepki verdiğini düşünsem de, bir yandan da hak veriyordum ona. Serkan ukala bir çocuktu ve tüm ukala davranışlarını Halil üstünde gösteriyordu. Ben de olsam bana laf atıp duran birisiyle, sevgilimin konuşmasını istemezdim açıkçası. Ama burada kötü olan benim Serkan ile ne konuştuğumu bilmemesiydi. Neden gelip sormuyordu anlamıyordum. Siniri geçene kadar beklemeye karar verdim. En azından çıkışa kadar dursun, yalnız kaldığımızda adam akıllı konuşurduk.








🌼

"İyi akşamlar çocuklar."

Fidan hoca hepimize iyi akşamlar dileyip sınıftan çıkarken ben de çantamı toparlamaya başladım. Çok geçmeden sınıf boşalırken sınıfta Halil, ben ve birkaç kişi kalmıştık. Halil kitaplarını toplarken arada göz ucuyla bana bakıp ne yaptığımı görmeye çalışıyordu. Güya çaktırmadan bakacaktı akıllım ama biliyordum, sabahtan beri gönlünü almamı bekliyordu.

Sınıftaki kızlar çıkınca sırama oturtup Halil'e baktım. "Otur da bir konuşalım." dedim sırasını işaret ederek.

Kafasını bana tam çevirmeden "Ne konuşacakmışız?" diye sordu.

"Halil!" dedim uyarır gibi. Yine bana bakmadan dediğimi dinleyerek oturdu.

"Bana bakmayacak mısın?"

Halil dudaklarını büzerek başını bana doğru çevirdi. "Halil'im sakinleştin mi?"

Kaşlarını çattı bir an. "Ben zaten sakinim."

Ya belli dercesine baktım ona, sırada kayıp biraz daha ona yaklaştım. Elimi öne düşen saç tutamlarına getirip geriye doğru taradım. Halil'in bakışları anında değişmişti. Afallamış bakıyordu.

"Kantinde Serkan'la gördün beni, yanımıza gelmedin küstün gittin. Sen bizim ne konuştuğumuzu biliyor musun? Neden gelip sormuyorsun. Ben senin sevgilinim. Ama aynı zamanda en yakın arkadaşınım Halil. Yüzüme bakmadığın zaman üzüldüğümü fark etmiyor musun?"

Halil'in söylediklerimle yüzü düşmüştü. Dudaklarını birbirine bastırdı. "Feride gülüyordun ve elin omuzundaydı. Belki sana bu kıskançlığım saçma geliyor ama Serkan'ı gerçekten sevmiyorum. Başka biriyle öyle görsem dediğin gibi yaparım. Ama Serkan'ı senin yanında görünce...
Ne bileyim sanki seni elimden almaya çalışıyormuş gibi hissediyorum. Engel olamıyorum."

Halil'in son derece üzgün ve sitemli çıkan sesi beni de üzmüştü. Ellerini avucumun içine alıp okşadım. "Halil ben bir eşya değilim, kimseye ait de değilim. Kimse, kimsenin elinden alamaz beni. Senin bu dediğinin olması için benim muhtemelen şerefsiz olmam gerekir ki öyle olmadığımı düşünüyorum." dedim son cümlede hafif gülerek. Ortam biraz yumuşasın istemiştim.

"Aklıma bir şey gelmişti, kendi kendime gülüyorum. O da gelip niye güldüğümü sordu o kadar. Hem zaten kendi de dedi 'Fazla durmayayım, Halil kızar.' diye. Sonra birkaç laf daha etti ama ben gereken cevabı verdim zaten. Omzuna dokunduğum yerde aslında alay ediyordum onunla sen yanlış anlamışsın."

Halil'in yüzü yavaşça aydınlanırken dudakları da iki yana kıvırdı. Elimi yanağına koyup baş parmağımla elmacık kemiğinin üstünü okşadım. "Onu sevememe nedenini biliyorum ve emin ol aynı nedenden dolayı bende sevmiyorum. O yüzden bundan sonra bir şey görürsen eğer, önce bana sor. Sonra atarsın tribini."

Halil gülerek başını salladı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi kaşlarını çattı. "Feride niye bu kadar bekledin, sabahtan beri gönlümü almanı bekliyorum şurada."

Küçük bir çocuk gibi sitem etmesiyle sınıfı kahkaha sesim doldurdu. Bu çocuk nasıl bu kadar sevimliydi. O an içimden geldi ve elimle bir yanağını tutup diğerine öpücük kondurdum. Geri çekildiğimde Halil gözleri büyümüş bir şekilde bana bakıyordu. Yüzünün kırmızı olmasına anbean şahit oldum. Elini usulca yanağına çıkarırken onu izliyordum. Sonunda şoktan çıkmış olacak ki kafasını eğip kıkırdadı. Tekrar bana baktığında bir şey söyleyeceğini anlamıştım.

"Ben de öpeyim mi?" diye sorunca yanağımı ona doğru uzattım. Birkaç saniye durduktan sonra dudaklarını yanağımda hissettim. Küçük bir öpücük kondurmuştu ama kalbim şimdiden hızlı atmaya başlamıştı. Geri çekilip gözlerime baktığında ben de gözlerimi ondan ayırmadım. Uzun bir süre sadece bakıştık, sanki dünyada sadece ikimiz varmışız gibi sadece birbirimizin gözlerine bakıp durduk öylece.

Kalbim içime sığmazken dudaklarım aralandı ve ağzımdan benden bağımsız o kelimeler çıktı.

"Halil galiba ben sana aşık olmuşum."




Oy verip yorum yaparsanız beni çok mutlu etmiş olursunuz, teşekkür ederim 💖💝🌼

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin