BÖLÜM 61

12.7K 885 108
                                    


🌼🌼🌼


Sarılmak insana bu kadar huzur verebilir miydi gerçekten. Dün gecenin tüm kötü hislerini üzerimden iki dakika da atmıştı bir sarılışla. Bir saat önce saçımda gezinen eli şimdi ise sıranın altından benim elime uzanmış ve sımsıkı tutmuştu. Sanki bıraksa kaçacakmışım gibi sımsıkı tutuyor, aynı zamanda ders dinleyip not da alıyordu. Öyle mayışmış hissediyordum ki sadece uyumak istiyordum şu an. Dersi dinleyesim yoktu, coğrafya dersini hiç yoktu. Geldiğim günden bu yana Halil'in coğrafyayı   sevdiğini fark etmiştim zaten. Genelde ilgiyle izlerdi hocayı. Halil notunu almaya devam ederken ben de etrafıma bakındım. 

Gözümü sol tarafa çevirdiğim gibi Serkan'ın ellerimizde olan bakışları yüzüme çıktı. Masanın altında bile gözü vardı çocuğun. Yani nereden aklına gelmişti oraya bakmak da görmüştün ellerimizi anlamıyordum. Şimdi de suratıma bakıyordu sinir bozucu sıratıyla. Gözümü o önüne dönene kadar üzerinden çekmedim. Bakışlarım sonunda rahatsız etmiş olacak ki hocaya doğru dönüp ders dinlemeye başladı. Göz devirip Halil'e döndüm. Hocayı dikkatle dinlerken birden bana bakıp gülümsedikten sonra tekrar dinlemeye devam etti. 

Ders boyu elimi bırakmazken sonunda zil çalmasıyla öğrencilerle birlikte hoca da dışarı çıktı. Halil ders kitabında olan bir soruyu çözmeye çalışırken elimi usulca çekmek istedim fakat sıkıca tutarak bana baktı. 

"Halil'im tuvalete gideceğim." dedim bu haline gülerek bakarken. 

Aydınlanmış gibi başını sallayıp elimi  üzerine bir öpücük kondurup bıraktı. Yine kalbim teklemişti. Sınıftan çıkıp lavaboya giderken de yüzümdeki sırıtış solmamıştı. Aynanın karşısına geçip kendimi süzdüm iyicene. Dağınık saçlarımı biraz düzeltmeye çalıştım. Biraz kabarıktı yapıları zaten.  Yüzüme biraz su çarpıp cebimden çıkardığım peçeteyle kuruladım ellerimi. Son olarak da peçeteyi çöpe attıktan sonra kapıyı açıp çıktım. Koridora adım attığım an kolumu tutan elle irkildim. Kafamı elin sahibine döndürdüğümde Serkan'ı görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Rövanş mı istiyordu acaba? 

Kolumu hızla elinden çekip aldım. Ne yapıyorsun der gibi baktım suratına. Sinirli ya da alaycı görünmüyordu. 

"Feride biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu. 

Göz devirip yanından geçmeye kalkarken yine kolumu tutmasıyla bu sefer daha sert kurtardım kolumu Serkan'dan. Gözlerimi irice açıp işaret parmağımı üzerine salladım. "Bana bak s*erim belanı, çekil git ne konuşacağın zerre ilgilendirmiyor beni." 

Ona sağlam bir uyarı yaptığımı düşünsem de yüzündeki aptal sırıtış beni şaşkına çevirmişti. Bir de gülüyor muydu?  Ne yani gerçekten komik mi görünüyorum ben? 

"Ne gülüyorsun?" diye sordum sinirle. "Amacın sinirimi bozup yine kavga ettirmek mi, bu sefer okuldan mı atılayım istiyorsun?"

Kafasını iki yana sallayarak bana doğru yaklaştı. "Okuldan atılmanı istemem Feride, aksine üzülürüm." 

Ağzımdan "Hah." nidası çıkarken göz devirdim söylediklerine. Benimle dalga geçiyordu. "Oğlum işine bak yürü git." dedim yüzümü buruşturarak. 

Serkan ise duymamış gibi olduğu yerde kaldı öyle. "Feride ben özür dileyecektim aslında, müdür biraz takık bir adamdır. Yani birine sardı mı bırakmaz. Onu başına bela ettiysem kusura bakma." 

Söyledikleriyle kocaman bir kahkaha atmak istemiştim. Bu çocuk beni harbiden salak sanıyordu. "Yav Serkan, senin yaş on yedi on sekiz falan ama beyin yaşın üç bile değil be oğlum. Daha dün sana saldıran kızdan özür dileyeceksin ve   sana inanacak öyle mi? " dedim soru sorar gibi. 

Gülümseyip bana yaklaşmaya çalıştı fakat omuzundan geri ittirip durmasını sağladım. Yüzündeki aptal sırıtış silinmemişti. "Feride, senin gibi bir kızın şu Halil'de ne bulduğunu gerçekten anlamıyorum. Güçlüsün, kimseye eyvallahın yok, güzelsin, zekisin. Ama kendine tam tersin birini bulmuşsun. Halil seni nasıl tavladı anlamıyorum. O pısırık şeye ismini sorsam kekeler. Senin gibi özgüvenli birinin onunla ne işi olur ki? " 

Ağzından çıkan her kelime bir zehir gibi zihnime işlerken sakin kalmak için yumruklarımı sıkıp dudağımı ısırdım. Sinir tüm bedenimi ele geçiriyordu fakat şimdi olmazdı. Daha aradan bir gün geçmişken yine kavga edemezdim. Bu sefer sadece konuşmakla yetinmeliydim. Serkan'a doğru yaklaşıp dudaklarımı kulağına yaklaştırdım. "Serkan." dedim fısıltıyla. Heyecanlandığını hissedebiliyorum salağın. "Senin ben beynini ayrı, düşünce yapını ayrı,  seni  ayrı s*erim." 

Geri çekilirken Serkan'ın dumur olmuş suratı karşıladı beni. Gitmeden önce yüzüne alayla baktım. "Ayrıca sen Halil'e kurban ol, en azından senin gibi insanları aşağılamıyor. Onun nesini sevdin diyorsun bir de . Kalbini sevdim. Mükemmel olan kalbini sevdim." dedim. 

Serkan'ı bozguna uğramış bir şekilde arkamda bırakırken hızla yürümeye başladım. Bir an önce Halil'in yanına gidip sakinleşmem gerekiyordu. 




İyi akşamlar 👐

Acaba okurlarım nereli merak ediyorum 💝

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin