BÖLÜM 99

8.7K 669 55
                                    



🌼🌼🌼



Pikniklerimiz aile geleneği gibi olmuştu artık. Her sene amcam birden hadi gidiyoruz der ve hazırlıklar başlardı. Yaklaşık on beş on altı kişi olurduk her seferinde. Ayrı ayrı gideceğine minibüsle giderdik ve daha eğlenceli olurdu. Şimdi ilk defa ailemiz dışında başka bir grup daha bizimle gelecekti. Halil'in gerçekten benim ailemden olduğunu hissedeceği bir gün olacaktı. 

Kuzenim Yiğit abi arabayı sürerken babam da Halil'in evini tarif ediyordu. Minibüs eve yaklaştıkça kapıda bekleyen bedenleri göründü. "Bunlar mı?" diye sordu Yiğit abim. 

Babam "He bunlar." deyince herkesin gözü de eve dönmüştü. Sonunda geldiğimizde bizi bekleyen dört beden vardı. Uçuş uçuş kırmızı elbisesi ve gözlükleriyle Mihre Hanım, ilk defa takım elbise haricinde bir kıyafetle  gördüğüm Talip amca, etrafa heyecanlı heyecanlı bakan Şule ve siyah şort beyaz sıfır kol bir de başında ördek resimleri olan fötr şapkasıyla Halil. 

Kapılar açıldığında onlar için bıraktığımız boş yerlere geçti Talip amca ile Mihre Hanım. Elimle işaret ederek Şule'ye de kenardaki tekli koltuğa oturmasını söyledim. Halil için kendi yanımı ayarlamıştım zaten. Kuzenlerimle arka dörtlüye geçip cam tarafını Halil için ayırmıştım. 

"Hoş geldiniz." dedi babam, annem ve daha birçok kişi. Hepsi birden doluşunca Talip amca bir an afalladı ama Mihre Hanım hemen "Hoş bulduk." diye cevap vermişti. Halil ayakta kaldığını görünce oraya buraya saçma bakışlar atarken elimle  yanıma çağırdım. Hemen gülümseyip yanıma geldi. Kenara kayıp yer açtığımda hızla yerine geçip oturdu. 

"Çocuklar tanıştırayım Halil. Halil bunlar da kuzenlerim Nuray ve Bircan." 

Biraz arkama yaslanıp birbirlerini görmeleri için yer açtım. Halil elini uzatıp  tokalaştı kuzenlerimle. Nuray "Kız çiçeği bana fırlatan bu mu?" deyip gülünce kıkırdadım. 

Halil kaşlarını çattı. "Tövbe tövbe ben kimseye bir şey fırlatmadım hanımefendi, ilk defa burada gördüm sizi." 

Nuray  ve Bircan, abi kardeş olarak Halil'in kendini savunmasına kocaman bir kahkaha atarken ikisinde koluna vurup susturmaya çalıştım. Bircan zor bela toparladı kendini. "Oğlum ne tatlı bir şeysin lan sen." dedi Halil'e bakarak. Zaten şapkası yeterince sevimli yapıyordu onu. 

Halil hepimize anlamsız bakışlar atıyordu. "Halil'im rüyamda evlendiğimizi görmüştüm ya hani, oradaki düğün çiçeğimi Nuray'a fırlatıyordun Serkan'ın elinden alıp. Ondan bahsediyor." 

Halil gözleri kocaman açtı. "Haa." diye mırıldanıp yerinde kıpırdandı. "O zaman iyi yapmışım, Serkan'ın düğünde ne işi var?" deyip kaşlarını çatınca hepimiz güldük. Ortam gürültüsünü sebebiyle sesimiz duyulmuyordu. Zaten herkes gülüyordu.  Minibüsün önlerine baktığımda Şule'nin kuzenlerimle koyu bir sohbete daldığını, Mihre Hanım ve Talip amcanın da annem babam ve yengemle sohbet ettiğini gördüm. Hemen de kaynaşmışlardı. Arada Mihre hanımın "Nefret ediyorum o kadından, kıskanç." dediğini duyduğumda dedikodu yaptıklarını anlamıştım. Yol uzundu anlatırlardı tüm olayları.

Yan dönüp Halil'e baktım. O da beni izliyordu zaten. Dayanamayıp yanaklarını kavradım birden. "Ya sen bu şapkayı nereden aldın, bu kadar mı yakışır." deyip sıktım iki yanağını da. 

Halil utangaçça gülümseyip şapkasını düzeltti. "Beğendin mi?" diye sordu flörtöz bir tavırla. 

"Beğenmem mi?" dedim gözlerimi kısarak. Şu an çok öpülesi duruyordu. Elimi tutup dudaklarına götürdü. Üstüne bir öpücük kondurdu. "Kalabalıkta bu kadar işte." deyip üzülmüş gibi bakınca güldüm haline. 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin