🌼🌼🌼
Akşam saat yediye gelirken yemekler hazır olmuş, Mihre Hanım ile beraber sofrayı kurmuştuk. Daha doğrusu o ve Halil'in yengesi beraber kuracaklardı fakat ısrar edip yardım etmiştim. Yemek masasında rastgele bir yere oturacakken Halil kaş göz yapıp yanına almıştı beni. Ayrı kalmayı sevmiyordu. Mihre Hanım yemekleri koyuyordu şimdi. Sıra benim tabağıma geldiğinde Halil annesine "Anne bol bol koy Feride'nin tabağına. Öyle azıcık yemekle doymaz o." diye seslendi.
Yerin dibine girerken "Yok yok herkese koyduğunuz kadar koyun yeterli." diyerek düzeltmeye çalıştım. Doğru diyordu çok yiyordum ama herkesin ortasında da denmezdi öyle. Halil'e döndüğümde ise hiçbir şey anlamamışa benziyordu. Halil'le oldukça aç kalmazdım ben demek ki. Mihre Hanım tabağıma etki pilav ve püre koyunca iştahla baktım yemeğime. Yemeden önce Halil kulağıma eğilip "Afiyet olsun." diye fısıldadı.
Gülümseyip bir kaşık aldım yemekten. Dediği gibi güzel yapmıştı gerçekten. Ona bakıp teşekkür etmek istediğimde zaten bana baktığını gördüm. Merakla bekliyordu tepkimi. "Eline sağlık" dediğimde kocaman gülümseyip yemeğe döndü.
"Feride'ydi değil mi senin adın?" diye sordu masada ki bir kadın. Sorusuna karşılık başımı salladım. Halil'in yengesinin ablasıydı bu kadın. Mihre Hanım eltisi bu kadını da yanında getirdiğinde gizliden kulağıma hiç sevmediği birisi olduğunu söylemişti. Söylediğine göre çok yersiz ve kültürsüz konuşan bir kadınmış. Halil'in yengesinin utandırıyormuş genelde. Beni gördüğünde gülümseyip selam vermişti, şu ana kadar abartılı bir hareketini görmemiştim.
"Kusura bakma aklımda kalmıyor isimler." deyip güldü. Ayıp olmasın diye yalandan gülümsedim ben de. Mihre Hanım kadına kötü kötü bakıyordu.
"Nerede tanıştınız Halil'le anlat bakalım." dedi yine aynı gülümsemeyle. Nedense çok yapmacık duruyordu yüzünde.
"Sınıf arkadaşıyız." diyerek yanıtladım onu.
Kaşlarını kaldırıp hımm diye mırıldandı. Suyundan bir yudum aldıktan sonra "Ne zamandır çıkıyorsunuz?" diye sordu bu sefer.
Halil araya girerek "Neredeyse bir sene oldu Gül abla." diye cevapladı kadını. Belli ki rahatsız olmamı istemiyordu. Ama bilmediği bir şey vardı, biri beni rahatsız etmek isterse rahatsız olan kendisi olurdu. Kimsenin canımı sıkmasına izin verecek değildim.
"Halil'ciğim kız arkadaşınla konuşuyorum ama." dedi kadın Halil'e kızarmış gibi yapıp. Yüzünden tebessüm eksik olmuyordu. "Peki nasıl tavladın Halil'i anlat bakalım."
Ağzımdaki lokmayı yutup kadına baktım. "Neden ilk adımı atanın ben olduğumu düşündünüz?" diye sordum yapay bir gülümsemeyle.
Kadın bir Halil'e bir de bana baktı. Gözlerinde küçümser bir ifade vardı. "Yani Halil öyle kolay çocuk değildir, benim kızımla bile kaç senedir iki kelime konuşmuştur anca. Sınıfına gelen öylesine bir kıza direkt abayı yakacak değildi ya."
Konuşmasının üstüne bir de kahkaha atınca Halil'in amcası derin bir nefes verdi. "Sıradan bir kız değil gül abla, Feride çok özel birisi. İlk adımı atan da bendim ayrıca." dedi Halil.
Kadın yüzüne alaycı bir gülümseme takındı. "Feride mi?" dedi gülerek. Güya samimiyim mesajı vermeye çalıyordu. "Neyi varmış özel olan, normal bir kız işte."
"Senin kızında olmayan bir şey varmış demek ki. Bunca sene de iki kelam edemeyip bir ay da benimle arkadaşlık kurduğun göre." deyip güldüm ben de. Öyle bir ortam yaratmıştı ki şu an kadına ne dersem diyeyim laf sokmuşum gibi algılanmayacaktı. Daha doğrusu ağzını açamayacaktı. Kadının suratı düşerken zorla da olsa gülmeye çalıştı. Mihre Hanım ve Talip amcanın bana gururla bakan bakışlarıyla karşılaştım. Tabağımdan bir bir kaşık daha alıp yemeği bitirdiğimde Mihre Hanımın yanıma koyduğu küçük kasedeki salataya geçtim.
"Fahriye'ciğim tuzu uzatır mısın?"
Kadın asla pes etmiyordu. Tuzu ona uzatırken Halil "Feride ismi." diye konuştu.
Yapmacık bir üzüntüyle elini alnına koydu. "Bu aklım çok dolu ya unutuyorum kusura bakma." dedi.
"Pek de unutulacak bir isim değil sanki Gül." dedi Mihre Hanım.
"Ne var canım aklım dolu unutmuşum işte, hem Feride de unutuyordur illa ki benim gibi. Değil mi Feride insanlık hali."
Kadının konuşmasına karşılık tebessüm edip başımı salladım. "Tabii haklısınız. Ben de unuturum sizin gibi. Ama benim aklım genel de derslerle dolu olur. Sonuçta Boğaziçi kazanmak kolay değildi. Merak ettim de sizin aklını neyle meşgul. Bir sonraki sorunuzun ne olacağıyla mı?"
Gül denen bu kadın kendini akıllı sanıyordu. Besbelli beni Halil'in yanına yakıştırmamıştı ve laf atmaya çalışıyordu. Onu neden sevmediklerini anlıyorum şimdi. Gülen suratı ilk defa solmuştu.
"Ben seni tanımak istemiştim canım sadece." dedi memnuniyetsiz suratla.
"Adımı Fahriye olarak hatırladığınıza göre tanıma konusunda pek iyi değilsiniz. En iyisi boş verin." dedim iğneleyici bir ses tonunda. Kadın niyetini fark ettiğimi anlamış olacak ki yalandan tebessüm etti dediğime. O sırada Halil'in yengesi "Hadi sofrayı toparlayalım tatlı yiyelim." diyerek ayaklanınca sohbet de kesilmişti. Ablasına bir dur demek istemişti sanırım.
"Ben de bir lavaboya gideyim." diyerek ayaklanınca Halil de benimle ayaklandı. Beraber masadan çıkınca Halil'i takip ettim. Banyo kapısına geldiğimizde durup bana baktı. "Gül abla adına özür dilerim Feride. Böyle bir kadın maalesef. Büyük diye ses etmiyoruz pek."
Elimi yanağına atıp sıktım. "Ben gereken cevabı veririm merak etme." deyip göz kırınca Halil de benim yanağımı sıktı. Biraz daha burada kalırsam yanağımı koparacağını bildiğim için hızla geri kaçtım. "Hadi içeri git sen, ben de ellerimi yıkayıp geleceğim."
Halil başıyla onaylayıp yanımdan ayrıldığında ben de banyoya girdim. Birazdan tatlı yiyecektik fakat tatlı yerken tatlı konuşabilecek miydik bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşmalı Arkadaş - Yarı Texting
RomanceSınıfın sessiz, asosyal çocuğu Halil ve Umursamaz, haşarı kızı Feride. Text-metin karışık. BU HİKAYE 13.3.2022 TARİHİNDE YAYIMLANMIŞTIR. Bölümler kısa aralıkla gelecektir.