BÖLÜM 38

19.7K 1.2K 275
                                    



🌼🌼🌼


Nihayet o gün gelmişti. Halil'le sahilde buluşacaktık. Heyecanlıyım, ve resmen iki günde Halil'i özlemiştim. Aslında bunun iki günlük bir özlem olmadığının da farkındayım. Halil var ben bir haftadan fazladır iki yabancı gibiydik. Çok soğuktu, sanki hiç tanışmamışız gibi. O gün mesajlaşırken o sarı kızın, kuzeni olduğunu öğrendiğimde içime su serpilmişti. Nedenini bilmiyordum, bilmek istemiyordum. Tek bildiğim Halil'i çok özlediğim ve tekrar eskisi gibi olmak istediğimdi..

Dolabın aynasından kendimi inceleyip ne giysem diye düşünüyordum. Bir altmış altı boyuma karşın altmış iki kiloydum. Ne giysem de bilememiştim şimdi. En sonunda bol paça kot pantolon ve ince siyah boğazlı kazağımı giydim. Takı takmayı sevmezdim, o yüzden sadece saçıma annemin aldığı kırmızı tacı takıp çantamı aldıktan sonra evden çıktım. 

Anlamsız bir heyecan vardı üzerimde, sanırsın ilk buluşmaya gidiyordum. Üstüme baktığımda bile anlaşılırdı bu. Bir de güzel olayım diye kombin yapmıştım. Eşofman çekip gitmek varken gerçekten derdim Halil'e güzel gözükmekti.   İnanmıyordum kendime. Ben Feride Gülbahar, bu hallere düşecek insan mıydım? 

O geceden beri bir kez bile sorgulamamıştım Halil'e neden buluşalım dediğimi. Düşünsem çıkmaza girecektim çünkü. Ama bu sabahki heyecan...  Bana bir şeyleri kabul ettirmeye çalışır gibiydi sanki. 

Hızla yürüdüğüm sokaklarda ara sıra dükkanların önünde durup, camdan kendime bakıyordum üstüm başım bozulmuş mı diye. Yaklaşık on beş dakika sonra sahilde bulmuştum kendimi, Halil'le buluşma yerimize doğru adımlıyordum. Çocuğa bisikletlerin olduğu yerde buluşalım demiştim, İnşallah travması baş göstermedi çocuğun. Sonunda bisikletler görüş alanıma girdiğinde hemen yanında da civcivi fark ettim.. 

Güzel çocuk telefonunun camına bakarak saçlarını düzeltiyordu. Çok tatlıydı yine. Beni fark etmediğine emindim, bu yüzden usulca yaklaşıp arkasında durdum. Elimi omuzuna attığımda, irkilerek bana döndü. 

"Feride?" dedi, şaşkın görünüyordu. 

"Ne şaşırıyorsun oğlum, geleceğimi unuttun mu?" 

Başını eğerek kıkırdadı. "Yok ondan değil, neyse hoş geldin." dedi beni incelerken. "Ayrıca da çok şık görünüyorsun." 

İltifatıyla dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. "Biliyorum, sağ ol. Sen de öylesin, her zaman ki gibi." 

"Teşekkür ederim, ben de  güzel giyindim bu gün için." 

Dediklerine gülmeden duramadım. "Halil sen her türlü güzelsin, bu kıyafetler anca güzelliğine güzellik katar." dedim elimle omuzuna vurarak. 

Yüzündeki gülümseme bir an için durgunlaştı. Ne olduğunu alamazken gözlerini yüzüme çevirdi. "Feride ben yakışıklı mıyım?" diye sordu.

Kaşlarımı anlamaz bir ifade ile çattım. "E az önce ne dedim Halil?" 

"Hayır sen bana güzel dedin yakışıklı demedin." diye mırıldandı. 

Bu sefer duramadım ve kahkaha attım. Hızla öne atılıp iki elimle de yanaklarını kıstırıp sıktım. Şimdi yiyecektim bu çocuğu. "Halil'im sen hem yakışıklı hem güzelsin, vıp gelmişsin dünyaya yani." dedim geri çekilirken. 

Gözleri ışıldarken kafasını kaşıyıp bakışlarını kaçırdı. "Bence o kadar da değilim ya." 

Deli çocuk resmen nazlanıyordu bana. "Halil bir insanı güzel gösteren şey zaten karakteridir. Senin çok güzel bir kalbin olduğu için yüzüne yansıyor. Yani senin güzelliğin şurada." dedim parmağımla kalbini göstererek. 

Önce kalbine doğru tuttuğum parmağıma baktı. Son elini parmağıma koyup daha da bastırdı kalbine. "Burada sen de varsın Feride, belki de o yüzden güzeldir." 

Sanki yer ayağımın altında kayar gibi olmuştu. Halil tanıdığım Halil değildi sanki ve bu Halil benim kalbimin çok hızlı atmasına sebep oluyordu. 



Merak ettiğim bir şey var, cevaplarsanız sevinirim. 

Hikayeyi nereden görüp geldiniz? 

Hikaye hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Feride ve Halil'i seviyor musunuz? 


Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin