BÖLÜM 30

20.3K 1.2K 147
                                    


Bölümlerin  bildirimi geliyor mu acaba? Gelmiyorsa yazabilir misiniz? 


🌼🌼🌼


Okulun kapısına doğru adımlarken bir yandan da Halil'in yoğun ısrarı üzerine giydiğim, kırmızı polarımı çekiştiriyordum. Evden hızla çıktığım için üstüm başım dağınıktı. Halil dün, gecenin köründe beni mesaj yağmuruna tutup benim de kırmızı sweat giymemi istemişti. Neymiş, en iyi arkadaş kombiniymiş. Sanki cicim aylarındaki sevgililermişiz gibi çift giyinmemizi istiyordu manyak. Normalde olsa asla yapamayacağım bu saçma şeyi Halil söz konusu olunca reddedemiyordum. İnsafsız çocuk çok tatlıydı. Kıramıyordum ki onu.      

Tam okulun kapısının önüne gelmiştim ki duyduğum araba sesiyle arkamı döndüm. Araba tanıdık gelirken içinden inen bedenlerle zaten tanıdık olduğunu anlamıştım. Halil ve annesi beni gördüğünde ikisinin de yüzünde gülümseme belirdi. Ben de gülerek "Günaydın." diye seslendim onlara.            

Halil üstümde göz gezdirip, sonrada bakışlarını yüzüme döndürdü. "Giymişsin, yakışmış." 

"E dedin giydim Halil'im ne yapalım." dedim omuzlarımı kaldırıp indirirken. 

Mihre hanım gelip elini omzuma koydu. "Böyle de pek bir güzel gözüktünüz, kırmızı size çok yakışıyormuş." 

Halil mahcup bir şekilde annesine bakıp dudağını ısırdı. "Feride hadi sınıfa çıkalım derse geç kalmayalım." 

Başımla onaylarken Mihre Hanım'ın kaş göz işaretlerine takıldım. Ne dediğini pek anlamasam da bir şeyler söyleyeceğini fark etmiştim. Halil'e dönerek "Halil sen git benim bir işim var." dedim. 

Kaşlarını çattı "Ne işi?" 

"İş işi Halil, benim işim olamaz mı, git geleceğim geç kalkmadan." diye konuştum. Birisi beni sorgulamaya kalkınca otomatikman sinirleniyordum nedense. Halil'e bakışlarım yeterli gelmiş olacak ki başını sallayarak yanımızdan uzaklaştı. Mihre Hanım'a döndüm hemen. Zil çalmasına az kalmıştı artık. " Buyurun dinliyorum. "

Yüzünde muzip bir tebessüm hakimdi. "Demek Halil'i kıramıyorsun Ferideciğim." 

Saçma bir ima ile sorduğu soru karşısında kaşlarımı çattım. Salak değildim, kadının bir şeyler söylemeye çalıştığını anlayabiliyordum. 

"Evet kıramıyorum, bunu söylemek için mi kaş göz yaptınız?" dedim gülerek. 

Kahkaha atıp "Hayır." dedi. "Aslında Halil ile ilgili konuşacağım, Halil'in ne kadar mutlu olduğunu gördün mü az önce?" 

Kafamı salladım. "Gördüm, şu sıralar böyle zaten" 

"Aynen öyle Feride." dedi bana biraz daha yaklaşıp. "Senin sayende oğlum çok mutlu, ben oğluma arkadaş arıyordum ama fark etmeden oğlumun çok farklı duygular hissetmesine neden olmuşum, daha doğrusu olmuşsun." 

Başımı yana doğru eğip anlamsızca baktım suratına. "Tahmin ettiğinizden daha fazla mutlu oldu, bunu mu demek istiyorsunuz."     

Bu söylediğime daha gür bir sesle kahkaha attı. "Feride sen çok akıllı bir kızsın aslında niye böyle oldu?"     

Sorduğu soru karşısında duruşumu dikleştirip dudağımı ısırdım. Benim kaçırdığım bir şeyler mi vardı?

"Sen daha önce hiç aşık oldun mu kızım, ya da birinden hoşlandın mı?" 

Neredeyse oflayacaktım yüzüne karşı. Kendimi tutup başımı iki yana salladım. 

"Tahmin edilmesi zor değildi, bilmediğin bir şey nasıl anlayabilirsin ki." 

"Mihre hanım ablacığım, neyi anlamadım bana da bir anlatsanız mı artık." 

"Oğlumun senden hoşlandığını böyle anlayacağını düşünmezdim. Çünkü mesajlarınıza baktığımda epey belli etmiş diye düşünüyorum. Zaten sana bakışları belli. Bir tek sen anlamamışsın yani. Sabah aynada üstündekilere baksan bile anlardın. Sen bayağı saf çıktın ah kızım benim. "

Duyduklarımla başıma keskin  bir ağrı saplanırken, kalbim oldukça hızlanmıştı. Bilmediğim gerçekler mi yoksa bilmek istemediğim gerçekler miydi bunlar bilmiyordum. Vücudumun tepkisi korkuya mı yoksa heyecana mı bağlıydı bunu da bilmiyordum. Ortaokulda beni sevdiğini söyleyen sınıf arkadaşım, mahallede aşkını itiraf eden çocuk, veya lise de çıkma teklifi aldığım birisi... 

Hiçbiri bana böyle hissettirmemişti. Kibarca reddedip yoluma bakmıştım. Bir gün bile düşünmemiştim veya heyecanlanmamıştım. Çünkü umurumda değildi. Ama Halil öyle değildi. Onun duygularını her zaman önemsemiştim ben. 

"Feride iyi misin?" diye sordu Mihre Hanım. 

İyi değildim. Hemde hiç. "Mihre Hanım siz bunu nereden çıkardınız, annesisiniz onu sizden iyi kimse tanımaz bunu biliyorum ama Halil'in duygularından bu kadar nasıl emin olabilirsiniz. Belki de sadece arkadaş olarak çok sevmiştir. Bence böyle." 

Başını iki yana sallayıp dudağını büzdü." Üzgünüm Feride kızım kendisi söyledi bana. Tabi önce biraz sıkıştırdım ama sonra itiraf etti. "

"Nasıl yani?" dedim şokla. "Ne dedi size o?"

"Feride benim helalim onu aşiretimin gelini, konağın sahibi yapacağım dedi." 

Konu ben olmasaydım bu sözlere hayvan gibi gülerdim ama şimdi ise sadece ifadesiz kalmıştım. 

"Canım tabii şaka, çok hoşlanıyorum o çok iyi ve temiz kalpli dedi senin için. Bir de seni şu Serkan denilen çocuktan çok kıskanmış. O ara biraz bozuşmuşsunuz galiba. Onu bırakıp başkasıyla arkadaş olacaksın diye kokmuş benim salak." 

Dediği şeye kendisi kahkaha atarken bu sefer kendimi tutamadım. Onun bu haline bende gülmeye başladım. Deli çocuk kafasında neler kuruyordu. 

Okul zili çalınca Mihre Hanım banım gülmeyi bırakarak bana döndü. "Güzelim şimdi çık sınıfa ama Halil'e sakın bildiğini belli etme tamam mı? Utanır sonra o. Sen de affedersin altına sıçmış gibi durma lütfen. Oğlum diye demiyorum iyi çocuktur, hem daha aşiret gelini olacaksın ne bu surat." gülerek söyledikleri karşısında kaşlarım hayretle havalanırken gözlerim de kocaman açılmıştı. Bu kadın resmen benim gelecekteki halim gibiydi. 

Arabasına doğru ilerleyip kapıyı açtıktan sonra son kez bana baktı. "Hadi canım iyi dersler Halil'ine selam söyle." dedikten sonra arabaya binip hızla ayrıldı okuldan. 

Geriye bir adet düşüncelere boğulmuş Feride bırakarak. 


Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin