🌼🌼🌼
Zil çaldığında soyunma odasından diğer kızlarla beraber çıkıp salona girdiğimizde erkeleri de sıraya dizilmiş bir şekilde gördüm. Halil siyah eşofman ve sweat giymişti. Saçları dağınıktı biraz. Ellerini arkada birleştirmiş dururken gözleri doğrudan benim üzerimdeydi. Ona gülümseyip sıraya geçtim. Hoca kısa bir yoklama alıp giderken öğrenciler de kendi istedikleri sporla ilgilenmek için dağılmıştı.
Kenardaki bankalardan birine oturup etrafa göz gezdirdim. Normalde Halil şu an yanıma gelmeliydi. Biraz sonra potanın altında gördüğüm Halil'le dünkü konuşmamızı hatırladım. Bana oynayacağını söylemişti. Diğer erkekler de ona uzaylı görmüş gibi bakarken Halil'in kaşları çatıktı. Halil dün oynayacağım derken hangi spordan bahsettiğini düşünmemiştim pek. Şimdi anlamıştım ki basketbol istiyormuş. Boyu herhalde bir yetmiş yedi - yetmiş sekiz vardı. Uzaktan ne olacağını izliyordum. Hoşuma gitmişti bu görüntü. Buradan ne konuştuklarını anlamasam da görerek idrak etmeye çalışıyordum. Beden hocası yanlarına gelince bir çember oluşturup konuştuktan sonra beş kişi bir tarafa, içinde Halil'in de bulunduğu dört kişi diğer tarafa geçti. Hocanın, salonda olan diğer sınıflardan bir çocuk da çağırmasıyla takımlar eşitlenmişti. Halil bana bakıp el sallayınca ben de aynını tekrarladım. Eliyle kendini gösterip dudaklarını oynattı. Dudak hareketlerini pek okuyamasam da, tavırlarından 'Beni izle' dediğini anlamıştım.
Başımı salladım ben de. Bayağı mutlu görünüyordu. Maç başladığında gözüm Halil ve diğerleri arasında gidip geliyordu. Serkan da karşı takımdaydı ve Halil' in tavrını çok merak ediyordum. Normalde civciv dediğim çocuk Serkan'a karşı genelde hiç beklemediğim bir tutum sergiliyordu çünkü. Maç biraz ilerleyince fark ettiğim bir şey oldu. Takım arkadaşları Halil'e pas vermekten kaçınıyorlardı. Büyük ihtimalle beceremeyeceğini düşünüyordular. Halil'e baktığımda üzgün gözüküyordu. İlk yarı bitip ara verdiklerinde koşup Halil'in yanına gittim hemen.
"Halil bu topu sana neden atmıyorlar?" diye sordum.
"Bilmiyorum ki, herhalde güvenmiyorlar."
Üzgün ve yorgun halde dedikleri benim de canımı sıkarken elimi omuzuna koyup sıktım. "Madem onlar vermiyor sen al, bu ne böyle resmen dört kişi oynuyor sizin takım. Hem ne biliyorlar senin nasıl oynadığını. Göster bu devre nasıl basketbol oynanırmış."
Tamamen Halil'i cesaretlendirmek için söylemiştim bunları. Çünkü Halil'in nasıl basketbol oynadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ama söylediklerimle Halil'in gözleri parladı. "Sen beni izle tamam mı hiç ayırma gözlerini."
Gülerek başımı salladıktan sonra tekrar oturduğum yere döndüm. Biraz sonra maç başladığında gözüm Halil'i in üstündeydi. İlk dakikalar takıma uyum sağlayarak bir şey yapmayıp topun kendisine atılmasını bekledi. Saate baktığımda zil çalmaya yakındı. Böyle dersler genelde hızlı geçiyordu. Takım, topla karşı potanın yakın bir yerine gelince, Emir topu Halil'e attı. Açıkçası o an Halil'in başkasına pas vermesini bekledim ama o, üç adımda sıçrayarak topu potaya fırlattı.
Girecek mi girmeyecek mi stresi yaşamaya zaman kalmadan, top hızlıca potaya girerken bizim takımdan büyük bir coşku sesi duyuldu. Bu sayıyla öne geçmişlerdi galiba. Halil kısa bir an eliyle beni gösterip oyuna dönerken maalesef salondakiler de bana bakmıştı.
Bunu hiç beklemiyordum işte. Öyle birden yirmi kişi bakılır mı insafsızlar. Olmayan sosyal fobim azmıştı resmen.
Halile baktığımda gayet mutlu görünüyordu ama. Sonunda Zilin çalmasıyla öğrenciler topu hocaya teslim edip dağıldılar. Sanırım diğer ders oynamayacaklardı. Potanın altına baktığımda birkaç kişi Halil' le konuşuyordu. E tabi çocuk ilk defa yaşam belirtisi göstermişti, ne yapsınlar. Halil onlara birkaç kelime ettikten sonra hızlı adımlarla yanıma geldi.
"Feride, nasıldım?" diye sordu heyecanla.
"Çok iyiydin Halil'im, ama çok terlemişsin git üstünü değiştir." dedim onu inceleyerek.
"Bu kadar mı?" diye sorunca kaşlarımı çattım.
"Ne bu kadar mı?"
"Bu kadar mı diyeceklerin yani. Ben daha büyük bir tepki verirsin diye düşünmüştüm akşam."
Halil'in dudaklarını büzerek söyledikleri karşısında kıkırdadım. "Halil ben basketbol yorumcusu değilim, en fazla güzel oynadığını söyleyebilirim. Böyle şeyleri hocaya sormalısın."
Söylediklerim karşısında yüzünü buruşturdu. "Ona niye sorayım Feride, Engin hocayı mı etkilemek istiyorum sanki."
Biraz kızmış gibi görünüyordu. Dayanamayıp gülmeye başladım. "Ya sen beni etkilemek için mi basketbol oynadın?"
Kollarını birbirine dolayıp başını başka yöne çevirdi. Çocuk gibi darılmıştı şu an bana. "Evet başka neden oynayayım, pertim çıktı şurada."
Gülüşüm daha da alevlenirken elimle Halil'e tutunmaya çalıştım. "Basketbol oynayınca etkileneceğimi nereden çıkardın Halil, annen mi dedi yine yoksa?"
Başını iki yana salladı. "Telefonda basketçi çocukların fotoğraflarını beğendiğini gördüm, oradan anladım."
Artık dayanamayarak tüm salonu saracak olan kahkahamı tutmayı bıraktım. Bu çocuk beni cidden bitiriyordu. Bahsettiği şeyi anlamamak güç olmamıştı. Ama yanlış anlaması yüzünden gülmeyi kesip açıklama yapamıyordum. Kızgın bir şekilde beni izlerken sonunda durulup dağılan saçımı düzelttim.
"Ya Halil'im, o basketçiler benim eski okuldan arkadaşlarım. Abi kardeş onlar, en büyük hayalleri de basketçi olmak zaten. Katıldıkları maçları kazanmışlar ben de dostları olarak beğendim tabi. Her daim destekçisiyim onların zaten. Hem ne alaka yani böyle etkilemeye çalışmak falan. Basketbol oynamayınca etkilenmemiş mi oluyorum yani. O zaman yanında ne işim var, ya da neden seninle sevgiliyim?"
Çatık kaşları sönerken yüzünde mahcup bir ifade oluştu. Eliyle ensesini kaşıyıp sağa sola bakındı. "Beni yanlış anlama lütfen, ben sadece... Sadece bazen heves ediyorum işte. Sen sadece Halil desen bile bana güzel geliyor. İşte ben de senin için aynı olmak istedim bir an abarttım kusura bakma."
"Duygularımız karşılıklı Halil, bunu bil tamam mı. Senin her şeyini çok seviyorum. Başka bir şey falan yapmana gerek yok. Doğal ol yeter o bana. Zaten seni doğal halinle sevdim ben."
Yüzü aydınlarken dudaklarını birbirine bastırdı. Gözlerini kaçırıp biraz yerlerde oyalandıktan sonra birden yine bana baktı. "Ama orada sayıyı sana hediye ettiğim yerde çok havalıyım değil mi?"
Gülerek kızarmış yanaklarını sıktım. Halil gerçekten çok güzel bir inandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşmalı Arkadaş - Yarı Texting
RomanceSınıfın sessiz, asosyal çocuğu Halil ve Umursamaz, haşarı kızı Feride. Text-metin karışık. BU HİKAYE 13.3.2022 TARİHİNDE YAYIMLANMIŞTIR. Bölümler kısa aralıkla gelecektir.