BÖLÜM 82

10K 851 12
                                    


🌼🌼🌼


Annemin eli çok lezzetliydi. Bugün de güzel yemekler yapmıştı. Halil tabağına koyulan sarmaları nazik bir şekilde yiyordu. Bu çocuk kesin hiç tencere başına geçip eliyle hüpletmemişti sarmaları. Annem de tabak boşaldıkça koyuyordu yemekleri. Babam şu an gayet sakin duruyordu. Anlık olarak dönüştüğü Mahmut Cabbar karakterini kenara bırakıp tekrar Rüştü olmuştu belli ki.

"Halil'ciğim Feride'yle tanışmanızı anlatsana, bir de senin ağzından dinleyelim." diye konuştu annem.

Halil önünde olan sudan bir yudum alırken bana baktı. Umarım arkadaşlarıma anlattığı gibi anlatmazdı. "Biz sıra arkadaşıyız, öyle tanıştık." dedi sadece. Zaten heyecandan konuşamıyordu ki pek.

"Feride daha önce değil birini sevmek, birine bakmamıştır bile. Hiç aşktı meşkti anlamaz öyle şeylerden. Şaşırdım doğrusu."

Annemin söylediklerine tebessüm etti Halil. İlk aşkım olması hoşuna gidiyordu. "Ben de öyleydim." dedi bana bakarak.

Biraz fazla bakışınca Halil boğazını temizleyip önüne döndü. "Leyla, Halil de resim yapıyormuş benim gibi biliyor musun? Feride benziyorsunuz derken doğru diyormuş." dedi babam gülerek.

"O saflığınıza demiştir." diye karşılık verdi annem. Sonra ise Halil'in de sofrada olduğunu fark ederek "Yani güzel kalplerinize." diye düzeltti

Yemek bitince Semra ile birlikte tabakları kaldırırken annem de yaptığı tatlıdan koymaya başlamıştı. Islak keki babam çok severdi, Halil'in gözlerine bakılacak olursa o da çok seviyordu. Yanına otururken "Seviyor musun?" diye sordum fısıltıyla.

Halil utanıp başını eğdi. "Feride baban duyacak." dedi kısık sesle.

"Halil keki seviyor musun diyorum."

Halil başını kaldırıp "Haa" diye bir ses çıkardı. "Seviyorum tabii, çok güzel." dedi annemin eline bakarak. Annem Halil'in dediğini duyunca bir dilim daha ekledi tabağına ve önüne koydu.

Babama kalsa borcamı komple yerdi ama annem ölçüyle veriyordu. Herkes masaya oturduğunda Burak önündeki tatlıyı incelemeye koyulmuştu. Her yemeği önce inceler sonra yerdi. Kekin üstündeki kırmızı meyveyi eline alıp iyice baktı. Sonra da birden Halil'e fırlattı. Halil şaşkınca kafasını kaldırdı. Burak'ın gülen yüzüyle karşılaştığında o da güldü.

"Oğlum rahat bırak abiyi, misafir o." diye uyardı annem.

"Sorun değil çok tatlı." dedi Halil Burak'ın saçını okşarken. Burak sandalyesinden inerek Halil'in dizlerinin dibinde bitince kucağa alınmak istediğini anlaşmıştık hepimiz. Halil de ona uyum sağlayarak kucağına çıkarttı kardeşimi. Burak yerinden gayet memnun bir şekilde gülümsüyordu.

"Anne pasta yiyeceğim." deyince annem tabağını önüne doğru uzattı. Hepimiz ona gülerken babam "Galiba sana yine aşık oluyorum Leyla." diye mırıldandı yaptığı pastadan bir dilim daha versin diye.

"Siz çok güzel bir ailesiniz, Feride'nin neden böyle olduğunu şimdi daha iyi anladım."

Halil'in söyledikleri üzerine babam böbürlenerek bakarken annem ise yüzünü buruşturmuştu. "Kız sen bu çocuğa öbür tarafını hiç göstermedin herhalde." diye söylendi.

Göz devirip Halil'e döndüm. "Kavgacı tarafımı diyor herhalde." dedim.

Halil aydınlanmış gibi anneme baktı. "Yok onu da gördüm, çok güzeldi." dedi gülerek. Sonra bir an da kızardı. "Yani güzel yetişmiş, çok iyi yani." diye mırıldanıp suyundan bir yudum aldı.

Annemin gülesi gelmişti ama belli etmiyordu. Babam desen kekiyle aşk yaşıyordu. Burak ise kekini yer yemez uyumuştu  Halil'in kucağında.

"Burak uyudu, sen onu bana ver Halil abi de odasına götüreyim." dedi Semra.

Halil gülümseyerek Burak'ı yavaşça kaldırıp Semra'nın eline bıraktı. Çocuklar odaya giderken ben de masayı kaldırmaya başlamıştım. Halil kalkıp tabağını ve çatalını lavabonun önüne getirip yıkamaya kalkışınca annem onu durdurdu.

"Oğlum dur misafirsin sen, siz geçin içeri ben yaparım."

"Ben hep böyle yapıyorum, alışkanlık olmuş." dedi elindekileri anneme verirken.

Annem Halil'e gülümseyip "Aferin oğlum." dedi. "Böyle kendi işinizi kendiniz görün."

Halil başını sallayarak bana döndü. "Biz içeri gidelim." dedim ona. Babam da karnını tuta tuta yerinden kalktı. Çok yemişti bugün. "Şiştim şiştim." diye sızlanarak yürüdü oturma odasına. Biz de arkasından ilerledik. Koltuklara yerleştiğimizde Halil babamın oturduğu koltuğa oturmuştu. Babam televizyonu açıp dizi film aradı biraz. Hiçbir şey bulamayınca ofladı.

"Baba istersen İnternete bağlayıp film açalım."

Babam bulduğum çözüme kafa salladı. "Doğru ya, aç da şöyle güzel bir film izleyelim." deyince annem de içeriden "Mısır da patlatıyorum o zaman." diye seslendi.

Halil'in de hoşuna gitmişe benziyordu. Yaklaşık on dakika sonra annem mısır patlatıp gelmişti fakat hala filmi seçememiştik. Sonunda annem sıkılıp korku filmi açmayı önerince babam ve Halil'den tuhaf bakışlar aldık.

"Hazır çocuklar da uyuyorken izleyelim bence de." dedim anneme katılıp.

"Feride sen de çocuksun olmaz." dedi babam işaret parmağını iki yana sallayarak.

Annem babamın bu haline göz   devirip kumandayı eline aldı. İnternete en korkunç filmler yazıp biraz araştırdıktan sonra bulduğu bir filmi açtı. Babamla Halil'in birbirine baktığını gördüm. İkisinde de anlamsız bir kaygı görüyordum. Film başlarken babam en kenara, Halil onun yanına, annem Halil'in ve ben de annemin yanına oturmuştum. Işıkların kapalı olmasının daha güzel olacağını düşündüğümden yerimden kalkıp ışığı söndürüp geri döndüm. Babam kötü kadın dermiş gibi bakıyordu bana. Film başlarken Halil'e baktım. Avucuna sıkıştırdığı mısırları televizyona kocaman gözlerle bakarken yiyordu. Başımı anneme yaslayıp izlemeye başladım. Korku filmlerini pek sevmezdim aslında, kan vahşet derken midem bulandırdı. Ama bu film öyle değildi. İlk yirmi dakikasını yarıladığımızda ortada bir gerilim vardı. Fakat midemi bulandıran bir görüntü olmamıştı. Kadın karanlık sokakta ilerlerken bir an da önüne çıkan korkutucu şeyle babam öyle bir bağırdı ki, filmdeki kadın bile o kadar korkmamıştı.

Hepimiz babama döndüğümüzde bakışlarını kaçırdı. "Bir an da çıkınca şey oldum işte, panik oldum, korkmadım yani."

Babamın haline gülerek önüme döndüm. Kadın hala sokakta geziyordu. Film saçma gelmeye başlarken ikinci bir korkunç yüz kadının önüne fırlayınca bu sefer evde iki büyük çığlık koptu. Babam ve Halil birbirine tutunup çığlık atmışlardı.

"Bir susun be, çocuklar uyuyor." diyerek kızdı annem.

"Korkuysanız kapatayım." dedim ben de. Halil'in rengi kaçmıştı, karanlıkta bile belli oluyordu.

"Hayır Feride, çok güzel." dedi Halil.

Aynı babamı gerçekten. Güya çaktırmayacaktı korktuğunu. Peki diyerek önüme döndüm. Film sürerken kadın o yoldan çıkmış eve dönmüştü ve hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu. İyice sıkılmıştım. Annem de esniyordu. Babam ve Halil ise heyecan ve korkuyla filme dalmışlardı. Bu sefer gerilim kadının evindeydi. Sürekli birisi varmış gibi hissediyordu. Müzik insanı iyice gereken kadın şüphelendiği odanın kapısını açtı. Tam o sırada çalan telefon babam ve Halil'i yine havaya uçururken, annem "Allah sizi kahretmesin." diye bağırarak uykusundan sıçradı.

Halil "Özür dilerim, benim telefonum." diyerek elini cebine soktuğunda kalkıp ışıkları açtım.

"Efendim baba." dedi Halil. "Aşağıda mısın... Tamam ben saati unutmuşum geliyorum." diyerek kapadı telefonu.

Saat on olmuştu. "Ben kalkayım artık babam bekliyor aşağıda." dedi Halil bize bakarak. Kenardan hırkasını alıp giyerken kapıya doğru ilerledik. "Bugün için teşekkür ederim size, yemekler de çok güzeldi." dedi memnun ifadesi ile.

Annem Halil'in başını okşadı uykulu haliyle. "Afiyet olsun oğlum, yine bekleriz."

Halil gülümseyip babama döndüğünde babam elini uzattı Halil'e. "Bir dahakine sen de resimlerini getir de bakalım." dedi gülerek.

Halil elini sıkarken başını salladı. En son bana döndüğünde ikimizde gülümsedik. "Pazartesi görüşürüz Feride." deyip ayakkabılarını giydi. Kalktığında "Görüşürüz." diyerek el salladım. Halil babasını daha fazla bekletmemek için hızla merdivenleri inerken biz de kapıyı kapatıp içeri girdik. Annem doğrudan uyumaya giderken ben de cama çıktım. Halil arabaya binmeden önce başını kaldırıp eve baktı. Camda beni görünce kocaman gülümsedi. Elini öpüp bana öpücük gönderince gülmeye başladım. Araba evin önünden uzaklaşırken babamın elini omzumda hissettim.

"O kadar da kötü değilmiş ha." dedi gülerek.

Kıkırdayıp babama sarıldım. Halil'i sevmişti çünkü Halil sevilmeyecek birisi değildi.

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin