BÖLÜM 55

13.2K 878 190
                                    



🌼🌼🌼


Saat öğle arasına yaklaşırken ben de yemek yemek için saniye sayıyordum. Karnımdan gelen gurultuları sınıf duymasın diye büyük çaba içerisindeydim. Halil'in yüksek sesle 'Feride gurulduyorsun.' diye bağırması beni yeterince ifşa etmişti zaten. 

"Döner yiyelim mi?"

Halil'in önerisiyle gözümün önünde tavuklar dolanmaya başlamıştı bile. "Valla şu an hiç yemek seçecek durumda değilim, seni bile yerim." dedim elimi karnıma bastırarak. 

Halil  gülüp kulağıma yaklaştı. "Senin de aklın fikrin beni yemekte Feride'ciğim." 

Bu çocuk olur olmadık yerlerde öyle bir laf ediyordu ki ne diyeceğini şaşırıyordu insan. Suratına baktığımda fazlaca eğleniyordu. Dudağımı ısırıp Halil'le biraz uğraşmaya karar verdim. 

"Ne alakası var Halil'im çok açım şu an, Serkan olsa onu bile yerim yani o kadar açım düşün." 

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için büyük çaba harcıyordum şu an. Halil'in yüzü öyle bir hal almıştı ki durmam çok zordu. "Ben uyuyacağım." diyerek kafasını sıraya gömmeye çalıştığında elimi direkt yanağına koyup engelledim. 

"Şaka yaptım Halil'im ya ne hemen küsüyorsun." dedim yanağını sıkarak. 

Kaşlarını çattı. "Başka şaka mı kalmadı sanki, Serkan kırmızı çizgim." demesiyle elimi ağzıma kapayıp gülüşümü bastırmaya çalıştım. Öfkeli civcivin çatık kaşlarla Serkan'a baktığını görünce daha fazla sessiz olamayacağımı anlamıştım ama çalan zil imdadıma yetişmişti. 

Kitaplarımı hızlıca yerine koyup geçmesi için Halil'e yer verdim. Sınıf yavaş yavaş boşalırken biz en arkada kalmıştık. Çıkmadan evvel Halil'in yanağına bir öpücük kondurdum. Bakışları aniden değişmişti. Elini yanağına koyup gülümsedi. "Çok güzel bir gönül alma şekli hep bekliyorum." 

Söylediğine kahkaha atarken sınıftan çıkıp merdivenleri inmeye başladık. Üçüncü katta olmanın güçlüğü buydu işte. İn çık bitemiyordu yol. Zemin kata geldiğimizde kantine geçmek üzereyken Müdürün odasına doğru giden Mihre hanımı görünce duraksadık. 

"Halil annen gelmiş, yanına gidelim mi?" diye sordum. 

Halil bir bana bir de kantine doğru baktı. "Feride sen git yanına, ben dönerleri alayım gelirim sonra fazla sıra oluyor yetiştiremeyiz." 

Başımla onaylayınca o kantine ben de Mihre Hanıma doğru ilerledim. Müdürün odasına girmeden evvel seslenmemle duraksadı. 

"Aaa Feride." dedi beni görünce. 

"Halil döner almaya gitti gelecek birazdan, ben önden gelip selam vereyim dedim." 

"İyi yaptın kızım." dedi etrafına bakınarak. "Yolun ortasında durmuşuz gel şu kolonun kenarına." 

Onun peşinden bahsettiği yere gidip cama doğru yaslandım. O da kenardaki sandalyeye oturmuştu. "Halil döner almaya gitti demiştin değil mi?"  deyince başımı salladım. 

"Bu aralar Halil pek bir iştahlı, hoşuma gidiyor." dedi memnun bir yüz ifadesiyle. 

Bunu ben de fark etmiştim geçenlerde. "Beraber yiyoruz genelde, e ben fazla yiyince o da yiyor herhalde." dedim gülerek. 

Mihre Hanım da güldü. "Dün galiba doğum gününmüş Halil bir şeyler ayarlamış sana." 

Utanarak başımı eğip dudağımı ısırdım. "Şaşırdım ben de, ama çok güzeldi." 

"Halil'im sana çok değer veriyor."

Evet, gerçekten öyleydi. İnsanlar verdiği değeri çok nadir alıyorlardı hayatta, ama Halil ve ben öyle değildik. Duygularımız her anlamda karşılıklıydı bizim. 

"Ben de ona çok değer veriyorum Mihre Hanım." 

Mihre Hanım kaşlarını çattı. "Kızım ben sana gelin diyorum sen hala Mihre Hanım. Abla de bari, ama teyze falan deme bozuşuruz bak." deyip gülmeye başlayınca bende güldüm. 

"En başında öyle dediğim için öyle kaldı." dedim açıklamak adına. 

"Olabilir ama o zamanlar oğlum için anlaşma yaptığım bir arkadaştın, şimdi ise oğlumun sevgilisi olmuşsun."

Tebessüm ettim söylediklerine,  tekrar konuşmaya başladı. "Bu anlaşmanın buraya varacağını düşünmezdim Feride, ben senden oğluma arkadaş olmanı istemiştim. Ama sen oğlumun her bir şeyi oldun. Onu hiç böyle mutlu görmemiştim. Bu yüzden seni de kızım gibi görüyorum artık. Halil için neysen benim için de öylesin." 

Söyledikleri içimi kıpır kıpır yaparken bir an da gelen ses ve ayağımın önüne doğru sürüklenen pet şişeyle yerimde zıpladım. Mihre hanımla birbirimize bakıp ayağa kalktık. Bulunduğum kolonun arkasından çıkıp koridorda göz gezdirirken, görmeyi beklediğim şey kesinlikle hızla koşarak uzaklaşan bir Halil değildi. 



Dırırırı... 

Anlaşmalı Arkadaş - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin