1. Bölüm Ne oluyor?

35.8K 531 65
                                    


Bedeni onu sarıp sarmalayan soğuk ile irkildi. Gözlerinini zar zor aralayabilmişti.Hava hala karanlık güneş ortalıkta görünmüyordu görünse ne payına ki? Onun güneşi sönmüştü. Yataktan kalkacağı sırada kuruyan boğazının yandığını hissetti, çok normal değil miydi her gece saatlerce ağlamaktan dert yanmaktan!

İlsa'dan

Başımı sola çevirince sürahinin boş olduğunu gördüm. Her zaman ki gibi söylenmiştim.

"Yinemi boş bu sürahi"

Ayağa kalkarak kaskatı kesilen bedenimi uzunca gerdim. Kapıya yönelerek odamdan çıktım. Alt kata inip mutfağa girdim. Girdiğim gibi açmaya çalıştığım ışıkların açılmamasıyla elektriklerin olmadığını fark ettim. Gecenin verdiği ışıkla neyseki önümü görüyordum. Bardağı alarak kendime su doldururken arkamda hissettiğim şeyle tüylerim diken diken oldu. Sanki birisi üzerime doğru geliyordu. Arkamı dönmemle bağırmam bir olurken ağzımın kapanması da gecikmemişti. Gözlerim hayalet görmüş gibi açılırken abimi görmemle yüreğime su serpilmişti.

"Ya kızım bi sakin ol yemek yiyelim dedik bütün evi ayağa kaldırdın."

Derken elinide ağzımdan çekti. O kahkahalara boğulurken beni duymuyordu.

"Benim prensim abim hayatımın anlamı niye sessiz sessiz geliyorsun ki sen! Ödümü kopardın zaten elektriklerde yok yüreğim ağzıma geldi"

Karanlıktan korktuğumu bildiği için beni rahatlatmak amacıyla,
anlıma bi buse kondururken sıkı sıkı sarıldı. Bende hiç düşünmeden sırtına atladım.

"Şimdi benim abim beni odama kadar taşıyacakmış çünkü prensesini çok korkutmuş" dedim alayla gülerken..

Ağzı yanaklarına kadar açılırken

"Emriniz olur prensesim"

Diyerek mutfaktan çıkıp merdivenlere yöneldi, odama girerken beni yavaşça yatağıma bıraktı. Yanaklarından öperken saate baktım. Saat daha sabah altıydı. Abime bakarak

"Zaten gitmene çok az kalmış beraber uyuyalım mıııı?"

Şirinlik olsun diye cümlemin sonunu uzatırken yanıma uzandı. Abimin sıcak kollarında olmak kokusunu içime çekmek kadar güzel hiçbir şey yoktu, ama sanki birşeyi vardı. Bana öyle bakıyordu öyle sarıyordu ki kolları son kez sarılır son kez öper gibi bi burukluk vardı suratında. Hiç umursamadan uykulu olmasına bağladım ve gözlerim yavaş yavaş kendini uykunun kollarına bıraktı.

Yazar'dan

İlsa aklına gelen abisiyle olan son anısı ile küçücük te olsa uzun zaman sonra gülümserken suratı tekrar eski halini almıştı bile. Yüreğindeki acı ateş hiç sönmüyordu, abisinin onu bırakıp gitmesi kadar canını hiçbir şey yakmıyordu. Pınarlarından damlalar firar ederken ayağa kalkıp banyoya yöneldi yüzüne buz gibi soğuk suyun haykırışlarını bıraktı en az beş kez çarparken bi anda ağlamaya başladı hiç durmuyordu ki. Kafasındaki düşüncelere dur deyemiyorken bacakları artık daha fazla taşımıyordu. Ne onu sıkı sıkı saracak "geçti canım" diyecek annesi nede onu güvenli kollarına hapsedecek babası kalmıştı. Hepsi gitmişti ,hepsi onu bırakıp gitmişti. Yere oturuken bacaklarını kendine doğru çekip sessiz sessiz ağladı,kalbinin her gün yaptığı gibi.

İki saat sonra

Boynunun tutulduğunu hissederek gözlerini açtı banyoda olduğunu fark etmesi uzun zamanını almamıştı her canı yandığında yaptığı gibi bu gün-de ailesinin mezarlarını ziyaret edecekti . Babasına kalbi o kadar kırıktı ki onu ziyaret bile etmeyi düşünürken abisine ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Babası ve Annesinin mezarı hemen abisi Atlas'ın yanındaydı. Sanki gömülü olan onlar değildi de kendisiydi öyle acı vardı yüreğinde. Doğrularak banyodaki işlerini halledip giysi odasına yöneldi gözüne çarpan kazağı ile gözleri önünü göremeyecek kadar dolmuştu. Elini uzatıp Atlas'ın ona en sonki doğum gününde aldığı kazağı üzerine geçirdi altına ince bir tayt giydi ve ceketini alıp odadan çıktı. Aşağı inerken evdeki hizmetli Rüveyda konuştu,

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin