44. Bölüm Kayıp

3.7K 105 5
                                    

İlsa'dan

Doğaç elimden sıkıca tutarken kapıya baktık. Ahmet gözüyle bir şeyi onaylar gibi gözlerini kapattı koca adama. Doğaç beni dışarı çıkartıp elimden tutarak yürüttü. Önümüzde beyaz Rang Rover araba vardı. Doğaçta da siyahi vardı bunun. Elindeki anahtarı bana uzattı. Şaşkınca bakarken

"Yeni araban"

Deyip alnımdan öptü. Gülümseyip kollarımı ona sardım.

"Teşekkür ederim"

Bana böyle bi süpriz yapması hoşuma gitmişti. Kollarını belimden çekip elimi tuttu.

"Yemek yemeye gidelim"

"Çok açıktım ama lütfen et olmasın!"

"Peki. Buyurun hanımefendi"

Deyip güldü. Karşılık verip araca bindim. Ahmete bir şeyler söyledikten sonra kendiside bindi. Elimi tutup aracı çalıştırdı.

Oldukça lüks restorantın önünde durduk. Kıyafetlerim buraya göre fazla spordu. Doğaç arabadan inince bende indim. Belime ellerini sarınca içeri girdik. Bomboştu. İkinci kata çıktık. Gözlerim şaşkınca açıldı. Herkes burdaydı. Atlas, Feza, Asya, Enis, Toprak. Gülümsedim. Neden burdalardı bilmiyordum ama hoşuma gitti.

"Güzel haberimizi verelim değil mi?"

Hamile olduğumu söyleyecektik.

"Verelim"

Elini belimden çekip elime kenetledi. Gülümseyerek masaya doğru ilerledik. Hepsi bize dönünce

"Hoşgeldiniz bizde sizi bekliyorduk."

Dedi Enis.

"Hoşbulduk"

Dedim. Doğaç bana bakıp gülümsedi. Gözlerimle onayladıktan sonra.

"Bizim bi bebeğimiz olacak"

Dedi. Asya ve Enis hariç herkes şaşırmıştı. Sonradan gülüp ayağa kalktılar. Tek tek tebrik ettiler. Sarıldık.

"İsmi ne olacak?"

Boşboğaz Topraktı bu. Asya güldü.

"Kızmı erkek mi daha bilmiyoruz ki"

Doğaca gözüm kayınca kasıldığını hisettim. Zorlada olsa gülümsedim. Kız olsun istiyordu. Bu düşüncesi beni ürkütüyorken tek kelime etmek istemiyordum.

Hep beraber sohbet ederken yemek yemiştik. Yaklaşık iki saat kadar sonra dağıldık. Doğaçla eve doğru giderken önümüzde iki araç durdu. Daha ne olduğunu anlayamadan silah sesleri yükseldi her bir yandan. Doğaç ismimi söyleyerek üzerime Atladı. Zar zor nefes alırken vücudumda ıslaklık hissettim. Canım yanıyordu. Doğaç cebindeki telefonu çıkarıp biriyle konuştu bağırarak.

"Nerdesiniz lan?"

Karşıdakinin cevabını beklemeden

"Pusu kurmuşlar"

Deyip kapattı. Canım o kadar çok acıyorduki. Acıyla iki kelimeyi bir araya getirip bir kelam edemiyordum. Silah sesleri kesilirken arkamızdan başka araçlar geldi. Doğaç anında üzerimden kalkarak yüzümü tuttu.

"İlsa bir şeyin varmı?"

Cevap verecekken dayanamadığım acıyla gözlerim kapandı. Sonrası algılayamadığım bağırış sesleri ve karanlıktı.

Doğaç'tan

Elimi İlsa'nın yüzüne koyup bir şeyi olup olmadığını sordum. Gözleri aniden kapanınca kalbim durdu sanki. Kendimi geri çekip üzerine baktım. Göğüsünün sol tarafı kan içindeydi. Boğazım düğümlenirken bağırıp adını tekrarladım.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin