82. Bölüm Affet Beni

1.9K 70 15
                                    

1 Gün Sonra

Kendi eşyalarımı Aslanın eşyalarıyla birlikte toplamış hazırlanmıştım. Doğaç dünden beri arasada cevap vermemiştim. Sesini duymaya gram tahammülüm yoktu.

Arka cebimde ki telefona gelen mesajları aldırmadan Abimin numarasını tuşlayıp aradım.

"Prensesim"

"Abi bizi almaya gelirmisin?"

Sesim çok kötü çıkmıştı.

"Ne oldu İlsa bir sorun mu var?"

"Anlatıcam ama Ahmetler bırakmayacak beni."

"Tamam güzelim on dakikaya ordayım."

......

Dışarıdan bağırış sesleri gelince Aslanı kucaklayıp elime bavulu alarak odadan çıktım. Göz yaşlarım bu vedaya eşlik ederken evin siyah kapısına gülerek baktım.

"Hoşçakal Doğaç"

Bundan sonra bana da onada eşlik edecek tek şey acıydı, yanlızlıktı. Dün geceden beri düşünmüştüm. Başımı alıp gitmek, boş sokaklarda süzülmek, sessiz kalmak...

Oğlum vardı herşeye herkese rağmen bir tek o vardı.

Abim Ahmetleri zorluk çıkarınca sayılarından fazla adamları ile rehin almıştı. Ahmetle gözgöze geldik.

"Yenge ne oluyor?"

Sessizce abime sarıldım.

"Ne oluyor prensesim?"

Diye Ahmetin sorusunu tekrarladı Atlas.

"Aldatılıyorum"

Dedim dik duruşumla. Geri çekildim. Mavi gözleri kocaman olmuş bana bakıyordu.

"Doğaç böyle bir şey yapmaz!"

Dedi emin bi şekilde.

"Biliyorum çünkü,"

susup kaldım içim titrerken.

"İlsa-"

"Beni istediğim yere bırakmanı istiyorum abi"

Başını salladı. Arabaya binerken Ahmet bağırıyordu.

"Yenge Patron çok sinirlenecek"

"OYUN BİTTİ, KÜÇÜK KIZ TERK ETTİ MASAYI"

Diye bağırdım. Gözlerimi kapatırken arabaya binip yolu izledim. İçim sessiz sessiz dökerken yarasından kanlarını ağzım sadece susuyordu.

.......

Rezidansın önünde durunca abim bana baktı.

"İlsa bize gidelim."

"Yalnız kalmak istiyorum Abi. Teşekür ederim."

Deyip sarılıp öptükten sonra büyük binaya girdim. Bavulu arkamdan koruma getirirken asansöre binip 19. kata bastım.

......

Büyük ferah, bütün İstanbulu ayaklarım altında gibi hissettiren manzarayla başbaşaydım. Saat kaçtı bilmiyordum ama gecenin karanlığıyla ortaya çıkan ışık cümbüşü mükemmel görünüyordu.

Aslanı emzirip yatırmışken elimde ki alkolsüz şarabı içiyordum. Derince nefes alıp rüzgârın saçlarımı alıp götürmesine izin verdim.

"Çok zoruma gidiyor."

Diye seslendim yere çökerken. Bitiyordum sanki. Bu kaçındıydı? Her seferinde kandırıldığımı hissediyordum. Bu sefer ne söyleyecekti? O seslerin başka ne gibi bi açıklaması olabilirdi ki? Yatakta Spor? Başımı salladım yere uzanırken. Buz gibi beton sıcaklığımla çarpışınca titredim.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin