13. Bölüm Aklım karışıyor

7.4K 204 9
                                    

Doğaç'tan

Enisle şirketten çıkınca onu yemeğe davet ettim. Hiç üstelemeden kabul etmişti. Evin bahçesine girdiğimde kapının açık olduğunu ve bi adamın elinde ki valizle küçüğüme baktığını gördüm. Aklıma bi an Enisin söyledikleri gelmişti.

""Tamam yarın Toprak geliyor. Bizim şirketlerin başına babam geçmiş bir süre. Oda Türkiye'ye dönüyor.""

İçim birazcıkta olsa iyi olmuşken Toprağın İlsaya öyle bakması sinirlerimi zıplatmıştı. Eniste anlamış olacaktı ki kolumu tutup konuştu.

"Doğaç sakin ol gelen Toprak. Söyledim ilk şirkete uğra diye ama dinlememiş."

"Sakinim ben Enis"

Yavaş ve sakin adımlarla ilerlerken olduğum yerde dondum kaldım.

"Vay güzelliğe gel. Demek Doğaç'ın yeni kızından birisin. Gerçi uzun zamandır yanında kimse görmemiştim. Ama şaşırdım. Tek gecelikte olsa idare edersin. Güzelsin!"

Ne diyordu Toprak benim küçüğüme. Sinirden beynime oksijen gitmezken İlsa'nın sesini duydum.

"Benimle düzgün konuş ben senin tek gecelik otellerde sürttüğün kızlara benzemem."

Deyip tokatı yapıştırdı. Sesi buraya kadar gelirken Enise sinirle baktım

"Sakin ol yanlış anlaşılma var hemen"

"Kal yerinde Enis"

Bir kaç adım daha atmıştık ki Toprak küçüğümün bileklerini tutup üstüne üstüne yürüdü. Söyledikleri bende sabrımın son damlasını taşırmıştı.

"Demek onlara benzemiyorsun. Peki geceliği 10 bin dolar bu gece benimle yukarı gelirsen nakit."

"Seni benim elimden kimse alamaz seni öldürücem lan" diye iç sesimle konuşurken. Avazım çıktığı kadar bağırıp içeriye girdim.

"Ne diyorsun lan sen! Seni öldürürüm Toprak"

Dibinde bittiğim gibi suratına ardı ardına yumruklar indirdim. Kendimi kaybetmiş can çekişen Toprak, beni durdurmaya çalışıyordu. Ellerim kan içinde kalmışken Enis beni tutup geri çekti. Hiç bir şey demedi. İlsa'nın yüzündeki dehşet dolu bakışları görürken üstünde yarısı olamayan şortu görünce sinirlerim daha da zıpladı.

"Ne lan bu halin!"

Diye bas bas bağırırken kolunu sıkıca tutup odaya çıkardım. Yatağa bir hışımla fırlatınca ufakta olsa bağırdı. Şu an o kadar sinirliydim ki, benim İlsam'a "tek gecelik orospu"demişti açık açık. Her hatırladığım da tüylerim diken diken oluyordu. Arkamı dönüp ayağa kaldırıp duvara yasladım.

"BU ÜSTÜNDEKİYLE ELİN HERİFİNİN YANINDA NE İŞİN VARDI"

"Ne varmış üstümde. Benim kimsenin yanında işim falan yoktu, kapı çalınca insanlık edip açtım. Sen bana saçma sapan ithamla-"

"KES SESİNİ"

"BİR DAHA BÖYLE KISA DAR ŞEYLER GİYMEYECEKSİN. YEMİN EDERİM USTUNDE PARCALARIM ONLARI! ANLADIN MI?"

Sesim o kadar çok çıkıyordu ki Enisle Toprağın duyduğuna emindim.
Korkuyla yüzüme bakıp itiraz etti.

"Kimse benim giyi-"

"BEN SENİN KOCANIM"

"Kocam oldun diye karışmaya ne-"

Daha fazla dayanamayınca alev alan dudaklarımı yaladığı dudaklarına bastırdım. Kendini geri çekmeye çalışsa da duvardan dolayı hareket edemiyordu. İki elini de sıkıca tutunca çıkmaza sokmuştum onu.

İlsa'dan

Dudaklarını dudaklarımda hissedince söylediklerimi aklımdan geçti.

"Sana karşı bir şeyler hissettiğimi düşündüysen yazık. Sadece merak ettim nasıl öpüşüyorsun diye ve inanki berbattı."

Kendimi geri çekmeye çalışsamda duvardan dolayı hareket bile edemiyordum. Kendisiyle arasında sıkıştırınca hareket etmemeye mecbur kalmıştım. Ellerimi sıkıca kavrayıp beni çıkmaza sokunca kafamı oynatmaya çalıştım. Her oynatışımda daha hoyratça öpüyordu. Alt dudağımı sertçe ısırınca ağzına küçük bi inleme bıraktım. Bu onu daha çok tatmin etmiş gibi daha ihtişamlı öpmeye çalıştı. Bir kaç kez daha ısırınca bende onunkini sertçe ısırdım. Dudakları dudaklarımdan ayrılmazken kocaman gülümsedi. Asla karşılık vermemiştim. Belki bırakır diye ısırmıştım. Bu sefer yine geçen ki gibi kanayan yerleden akan kanları emiyordu midem bulanmıştı. Ne iğrenç ruh hastasıydı bu adam. Nefesim iyice tükenince dudaklarımdan ayrıldı. Nefeslerimiz çarpışırken birden boynumdaki sıcak ürpertici nefeslerini kulağımda duydum.

"Dün gece çok güzel öpüştün küçük kız"

Dedikten sonra beynim tekrar tekrar aynı cümleyi döndürdü içinde. Algılayamıyordum sanki. Birden kollarımı bırakınca ayaklarım tutmadı beni, sanki yere oturuverdim. O ise odadan hızlıca çıktı. Ne yapmaya çalışıyordu? Bi öyle bi böyleydi. İçimde karnımı gıdıklayan bazı şeyler vardı. Dudaklarıma elim gidince kanın çeneme kadar aktığını fark ettim. Hayvan nasıl ısırmıştı böyle sırf karşılık vermedim diye. Banyoya girip aynadan kendime baktım iğrenircesine. Midem bulandı sanki ama öpmesindenmi kanımı içmesimi yoksa içimdeki bu bitmeyen heyecan mı yapmıştı en ufak bi fikrim yoktu. Dudaklarımı suyla yıkayarak yatağa uzandım. Allah kahretseydi de ben bu durumlara düşmeseydim diye düşündüm. Bu adamı çözemiyordum. Bi berbatsın diyor acı çektiriyor , bi çok güzeldin deyip beni öpüyor sarılıp uyuyordu. Anlayamıyordum. Kafamı o kadar karıştırmıştı ki.

Yazar'dan

İlsa da Doğaçta farkında değildi ama ikiside birbirlerini çekiyordu. Doğaç'ın içindeki aşk bu yakınlıkla daha da çoğalırken içindeki intikam kılığına girmiş canavarı bastırıyordu. İlsa ise farkında bile olmadan kapılıyordu bu koca adama, AŞIK oluyordu Esmer adamına. İşte asıl burda başlıyordu onların hikayesi...

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin