2. Bölüm Sen yapmadın!

15K 360 65
                                    

Birden kapım açıldı hala ne olduğunu anlayamıyordum. Taksici bana "Ne oluyor?" Derken kaşlarımı kaldırarak kafamı iki yana salladım. Kolumdan birinin beni dışarı doğru çekmeye çalışmasıyla taksi şoförüne

"Beni vermeyin bunlar kim bilmiyorum polisi arayın lütfen" diye çığlık çığlığa bağırırken,

Taksicinin eline telefonu alması ve alnının ortasına kurşunu yemesi bir olmuştu gördüklerim ile attığım büyük çığlık arasında belki saliseler vardı. Nasıl korktuğumu ben bile bilmezken ağzıma gelen bez ile burnumun yandığını ve gözlerimin karanlığa doğru gittiğini hissettim....

Doğaç'tan

İşte nihayet zamanı gelmişti. Taksiye bindiğini öğrenince yüzümdeki o küçük gülümsemeye ben bile engel olamamıştım. Birden ciddileşince arabadan çıkıp önüne yaslandım, gelmelerini bekledim. Gözüme çarpan farlar ile geldiklerini anlamıştım. Adamlarım ellerinde ki silahları taksiye doğrultunca taksi çığlık atan sesler çıkartarak durdu. Yavaş yavaş taksiye doğru gidip kapısını açtım. Küçüğümün korkusunu gözlerinden okuyabiliyordum ancak o bana bir kez bile bakmadan taksi şoförü ile konuşuyordu,

"Beni vermeyin bunlar kim bilmiyorum polisi arayın lütfen"

Ufak bi dudak kıvırmamın ardından kısa bi bakışım ile adamlarımdan birinin şoför telefonunu eline alması ile vurmuştu. Kulaklarıma dolan acı ve şiddetli çığlık ile elimdeki bezi düşünmeden küçüğümün ağzına kapattım. Kollarımda savunmasız, sessiz ve masumca yatarken alıp arabama bindim. O kadar güzeldi ki onu ikinci böyle görüşümdü ikinci kez bu kadar yakından görüşümdü. Araba hareket etmeye başlayınca ellerimi saçlarına koyup,yüzünde dolaştırdım diğer elimi. O kadar masumdu ki ona kıyamamaktan korkmuyor değildim. Ama artık o benim tutsağım o artık "karanlığımın Küçüğüydü" yüzüne ıslak bi öpücük kondururken söylendim,

"Artık benimsin, ruhun ,kalbin ,ellerin , saçların, tümümle benimsin, ölümünle bile..."

Dudaklarımdaki küçücük şeytani bi gülümseme ile alnına dudaklarımı sıkıca bastırdım.

Yazar'dan

Arabanın durması ile büyük villanın kapıları açıldı. Araba villanın bahçesinde dururken Doğaç çatık kaşları ile etrafına bakındı ve bağırdı,

"Önünüze bakın lan"

Başları önlerinde olan korumaların hepsinin başı dahada aşağı indi. İlsa' yı
kucağına alıp evin gösterişli kapısına yöneldi, kapıyı çoktan açmış olan Enis şaşkınlıkla İlsa'ya bakıyordu, bunu gören Doğaç,

"Ne bakıyorsun oğlum dönsene önüne"

Enis ciddiyetsiz bi gülüş ile önüne bakıp salondaki kanepeye oturdu.
Doğaç kucağındaki İlsa ile evin bi alt katına indi. Holde dümdüz ilerleyip kızı 3. Kapıdan içeri sokup yatağın üzerine bıraktı. Ellerinden birisini yatağın başlığına kelepçelerken İlsa'nın yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp sıkı sıkı öpüp kapıyı kilitledi. Kapıyı kapatması ile odadaki en az da olan ışığın sıfıra inmeside beklenilen bir şeydi.

Yukarıya ağır adımlarla çıkarken bi tarafı onu orda bırakma diye bağırırken bi tarafı intikam diye ağlıyordu. İntikamı ağır basınca adımlarını hızlandırıp salonda sinirle bakan Enis'le göz göze geldi. Enisin konuşmasına izin vermeden araya daldı

"Enis seninle tartışmak istemiyorum, sakın bana hesap sormaya kalkma sinirlenmek hiç istemiyorum"

Bu gün arabada ki olayı hatırlatır gibi konuşmuştu Doğaç.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin