64. Bölüm Dönüş

2.2K 81 6
                                    

Doğaç öylece kalmıştı saniyeler kadar. Gözünün önüne tek gelen karısıyla Azatın karşılaştığını gördüğü az çok anlardı. Yutkundu. Derin nefes çekip güldü.

"Ne dediğini bilmiyorsun Azat sen-"

Azat kesmişti sesini. Doğaç inanmak istemiyordu. Katil olurdu burda.

"Ne dediğimi iyi biliyorum ben."

Doğaç masaya sertçe elini vurdu. Müzik anında dururken ayaklanıp Azatın üzerine atladı kolunda hissettiği elleri aldırmadan.

Vurduğu her yumruğun ardından saydırıyordu.

"Öldürürüm lan seni! Kardeşim dedim lan ben sana!"

Ağır küfürleride eşlik ediyordu bu kaosa. Toprak, sızmış Bedirhanı takmadan ayırmaya çalışıyordu iki adamı.

Doğaçın eli kan içinde kalırken Azatın yüzü şekil değiştirmişti adeta. Toprağın kolunda ki elini sertçe çekip ayaklandı. Tek parmağını salladı Azata.

"Kardeşimdin sen benim. Kardeşim."

Oysa ki küçükken ne hayaller kurarlardı, ne iyi anlaşırlardı. Böyle olmayacaktı dedi Doğaç aracının kaputuna vurduğu eliyle.

Şuan sinir krizi geçiriyordu. Yamulttuğu arabasını es geçerek kapısını çarparak bindiği araç hızlanmıştı konağa doğru. İlsadan hesap soracaktı şimdi.

Karısının hiçbir şeyden haberi yoktu. Sağlıklı düşünse İlsanın boğazına çökme isteğini hissetmezdi hatta bunu düşünmezdi bile. Sinirliydi genç adam. Konağın önünde kayış sesleri çıkararak durdurdu arabasını. Kan olan elini üzerine silerken karısının hamile oluşu aklından çıkmıştı.

Üzecekti onu. Kırılacaktı bu gece iki kalp. Karanlık yollarda kalacaktı İlsa...

Merdivenleri ikişer ikişer çıkıyordu Doğaç. Onuki artık aşk, kıskançlık değil piskopatlıktı. Birden açtığı kapıyla irkilerek uyanmıştı İlsa eli karnını tutarken. Bulanık gözlerle açık olan ışık yardımıyla kocasını görmeye çalışıyordu.

"Doğaç"

Yutkundu genç adam. Sesini duymak bile hatırlatmıştı ona kardeşim dediği adamın ihanetini. Ellerini ensesinde dolaştırdı. Soğuk kanlılıkla sordu.

"İlsa, Azat sana hiç dokundu mu?"

İlsa net gören gözleriyle anlamsızca baktı kocasına. Gece gece ne alaka diye düşünüyordu.

"Anlama-"

Elini masaya vurdu genç adam. Bağırıyordu bu sefer.

"ANLAŞILMAYACAK NE VAR İLSA?"

İlsa yerinde zıplarken bu tepkiyi beklemiyordu. Doğaç kızarık gözlerle sevdiği kadına bakarken İlsa'nınkilerde dolu doluydu.

"Ne bağırıyorsun? Gece gece gelmiş Azat sana dokundu mu diyorsun? İyimisin sen?"

İkisinin sesleri bütün konağı doldururken uykuda olan herkes uyanıyordu. Berfin kalkıp koşarak seslerin olduğu odaya çıkmıştı. Kendini bi anda iki gencin arasında tartışmanın ortasında bulmuştu.

"Abi?"

Doğaçla İlsa seslice bağırıyorlardı.

"Ne dediğimi duydun İlsa? Neden cevap vermiyorsun? Sakladığın bir şey mi var? Bu kadar diretmenin anlamı ne?"

Küçük kız yanağından akan yaşları sildi. Yıkılmıştı bu sözlerle. Doğaç bağrışları arasında çoktan anlatmıştı olanları üstten. Böyle bir şeyde ondan şüphelenmesi canını acıtmıştı. Berfine baktı. Tekrar kocasına bakıp başını iki yana salladı.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin