35. Bölüm İki Kıskanç Aşık

3.8K 101 7
                                    

"Ben göndermedim sana onları İlsa"

Derken İlsa'nın elindeki gülleri çekiştirdi. Notu sesli sesli okudu koca adam.

"Bu günde her zamanki gibi mükemmelsin. Çok güzelsin küçük kız"

"Kimden bu İlsa ne adı var nede başka bir şey"

Gergin olan ortam da daha da gerilmişti mavi gözlü kız.

"B-ben bilmiyorum belki abim göndermiştir"

Koca adam elindeki notu ters çevirince

"O.H."

Yazısını gördü. "ONUR HAZANCI" diye geçirdi içinden. Güzelim gülleri yerle bir etti.

"Kim getirdi sana bunları?"

Doğaç dişleri arasından sinirle konuşmuştu.

"B-bi genç bi çocuk verdi. Adımı söyledi evet dedim uzattı. Bu kadar. Neden bu kadar sinirlendin?"

"Neden mi Onur şerefsizi sana en sevdiğin çiçeklerden alıyor üstüne sana iltifatlar yağdırıp küçük kız diyor. Ve ben neden sinirlendim."

İlsa gözü anında dolmuştu onu böyle terslemesi hoşuna gitmiyordu. Tam kapıya doğru giderken Doğaç kolunu tutmuş bedenine yapıştırmıştı.

"Ben daha sana o çiçekleri hediye edememişken bi şerefsizin sana bunları yapması beni sinirlendiriyor."

Deyip kızın dudaklarını narince öptü. İlsada karşılık verdi. Birbirlerinin dudakalrını sömürürlerken kapı "dan" diye açıldı. İlsa anında kendini geri çekerken o sesi duydu.

"Doğaç!... Kardeşim kusura bakmayın siz devam edin ben gelirim"

Enis tam yerinde gelmişti.

"Gel Enis" deyip sıkkınca nefes verdi ardından tekrar "gel" dedi Doğaç.

Neydi onların üstündeki Enise yakalanma sevdası. Bir kerede üst üste uyurken yakalanmışlardı. İlsa utançtan kırmızıya dönerken Enis konuştu.

"On dakika sonra başlıyor toplantı."

Doğaç beline sarılı eliyle.

"Tamam ben İlsayı bırakıp geliyorum-"

"Gerek yok hem bende girerim toplantıya?"

"Olmaz İlsa" İlsa kaşlarını masumca indirip ısrar etti. Doğaç el mahkum izin verdi İlsa'nın onlarla toplantıya girmesine. Ardından masaya geçip dosyaları hazırlamaya başladılar. Küçük kız hayran hayran Doğacı izliyordu. Konuşmaları kulaklarına doluyordu.

"Şirket rus. Gelenler ortak dil olarak ingilizce biliyorlarmış. Sunumları ona göre hazırlamışlar. Adı olan bi marka. Olabildiğince karlı çıkmak istiyorum göre kabul edicez."

Dedi Enis. İlsa gülümsedi Rusça biliyordu. Elindeki dergilerle uğraşırken kapı çaldı. Gelen Burcuydu.

"Efendim misafirlerimiz Toplantı odasında sizi bekliyorlar"

Doğaç kafasıyla onayladıktan sonra elindeki dosyaları Burcuya uzattı, kız zar zor taşıyınca yarısını Enis aldı. Doğaç Küçük kızın beline elini sarmış toplantı odasına doğru yürütüyordu. Girdikleri gibi kıçında biten allı pullu elbise ile karşılarında duran sarışın kadınla kesişti İlsa'nın mavi gözleri. Ağzı kopacak şekilde gülümseyerek Doğaca bakıyordu. İlsa umrunda bile olmamıştı kadının. Elini Doğaca uzatıp ingilizce

"Ben Galina"

Demişti Doğaç kadına bakmadan kafasını salladı. Boşta kalan elini İlsa tuttu. Kadın memnun olmamış gibi sinirle bakıp yerine oturdu. Doğaç en başa oturmuş hemen soluna da küçük kızını oturtmuştu. Sağına ise Enis geçmişti. Kadın Enisin Hemen yanında duruyor gülerek Doğaça bakıyordu. İlsa biraz göz gezdireyim derken etrafa baktı. İki sıra ötesinde genç bi adam vardı. İlsa'dan gözlerini ayırmıyordu. Onun hemen yanında yaşlı iki tane adam duruyordu. Galina denen kadının yanında da genç asistan gibi duran yakışıklı çocuk vardı. İlsa bir süre bakarken bacağına el değdi ve sıktı. Gözleri Doğaca gittiğinde "bana bak" diyordu sanki koca adam. İlsa anında başını kadına çevirdi. Kocaman göğüsleri elbiseden taşmış birazdan yere saçılacak gibi duruyordu. Gözlerini bi an bile Doğaç'tan ayırmaması İlsa'yı çıldırtıyordu. Koca adam bir kere olsun dönüp bakmamıştı. Toplantı başlayalı yarım saat olmuştu. Gayet güzel ilerliyordu şu kadın bi gözlerini önüne çevirse güzel olacaktı da. İlsa dişleri arasından konuşan Enise baktı.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin