22. Bölüm Nefes

6K 145 4
                                    

Doğaç üst kata çıkıp kilitli odayı açtı. Burası bir oda dolusu tehlikeydi. Enisle beraber silahlarını alıp çıktılar. Tam sekiz araba adam vardı. Doğaç olabildiğince hızlı kullanıyordu arabayı. Verilen adrese yarım saat sonra vardılar. Şehir çıkışında dağ evi tarzında bir yerdi burası. Her yer ağaçlık, sessiz, sakin bir yerdi. Şu dakikadan sonra ne kadar sesiz olur bilinemezdi tabi. Bütün adamlar silahlarına susturucu takmışken evin arka kısmında duran üç kişiyi öldürdü. Evin sağında ve solunda toplam sekiz kişi vardı hepsi aynı anda ebedi yolculuğa uğurlandı. Son olarak evin önündeki dört adam kaldı. Sekiz kişi arkadan dolanırken sekiz kişide önden dalıyordu. Evin etrafındaki adamlar Doğaç'ın adamlarını görünce ellerini kaldırıp yere çöktüler. İçeri sessizce giriş yapan Doğaç ani refleksle önüne çıkan adamı indirmişti.

İlsa gözlerini zar zor araladı. Yorgunluktan kahrolmuş gözleri ağrıyor, başına sancılar giriyordu. Kaç gündür açtı. Üç gündür doğru dürüst bir şey yiyememişti. Odaya aniden aynı adam girdi. Hiç umrunda bile olmadı küçük kızın. Üzerine atlamasın diye oturur hale getirdi kendini. Ona Doğaç'tan başka birisi dokunsun istemiyordu.

"Küçük kız çok güzlesin"

Söylediği, sarf ettiği cümleye tüm benliğiyle iğrenerek baktığı sırada adam İlsa'nın saçına ellerini daldırdı.

"Uzak dur benden"

"Hadi ama İlsa, isteyerek olmazsa zorla olacak. İnan canını yakmak istemiyorum."

Midesi gitgide ağzına gelen İlsa kusacaktı şimdi. Ne kadar iğrenmişti böyle bu adamın söylediklerinden. Oysa bunları Doğaç söylese seve seve dinlerdi. Ama bu pislik öyle duruyordu ki, sesini duymaya tahammül edemiyordu. Adam küçük kızın beline elini atınca ortalık karışmaya başlamıştı.

"Benden uzak dur. Çek o pis ellerini üzerimden"

Ellerini yanaklarıyla birleştirirken artık dayanamamıştı İlsa. Ağzını tutarak yere eğildi. Öğüre öğüre kustu. Adam şaşkınlıkla kızı izliyordu.

"Siktirgit midemi bulandırıyorsun."

Adam sesli bi kahkaha attıktan sonra küçük kızın üstüne üstüne gitmeye başladı. İlsa geri geri giderken kaçacak yerinin olmadığını anladı. Duvara dayanan sırtı onu engellemişti. Adam dibine girip bacaklarını elleriyle taciz ediyordu.

"ÇEK ELLERİNİ PİSLİK"

Avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Adam tek eliyle İlsa'nın ağzını kapattı bu sırada kapı tekmeyle açılarak büyük gürültü koparttı. İlsa içinden dualar ederken kapıda Doğaç ve Enisi gördü. Ne kadar mutlu olsada bunlar lanet olası Doğaç yüzünden gelmişti başına. Doğaç odaya girdiği gibi Umurun üzerine atladı. Her yumruğunda acısını çıkartıyordu. Her vuruşunda söyledikleri aklında gidip geliyordu. Umurun yüzü gözü kan içinde kalmışken Enisin sesi duyuldu.

"Doğaç yeter bu kadar çabuk ölmemeli değil mi. Kalk İlsayla ilgilen. "

Enis şeytani gülümsemeyle bunları söyledikten sonra yerdeki adamı çekiştire çekiştire odadan çıkardı. Doğaç küçüğüne bakıyor ne yapacağını bilmiyordu. İlsa duvarın dibine çökmüş ağlıyordu.

"İls-"

"Uzak dur benden"

Doğaç ellerini İlsa'nın bedenine saracakken İlsa izin vermemişti. Sinirliydi, kızgındı, öfkeliydi. Neden bırakmıştı? söz vermişti "hep yanındayım" diye. Sarılması için kaçırılmasımı gerekiyordu. Nasıl toplayacaktı kendini? Doğaç şaşkın gözlerle küçük kızını izliyordu.

"Bana sakın yaklaşma"

"Sevgilim"

"Şimdi mi geldim aklına ( bi yandan hıçkıra hıçkıra ağlıyordu) neredeydin iki gün boyunca. Söz vermiştin. Seninde başkalarından farkın yokmuş. "

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin