42.Bölüm Acı Müjde

3.8K 121 3
                                    

İlsa'dan

İçim kan ağlasada bu kanda boğulmaya niyetim yoktu. Asya hizmetli kadını görünce duraksadı. Bende ondan halliceydim.

"Fisun abla"

"Hadi Asya kızım geçin zaten annen odasında, kardeşinde dışarıda."

Kafa sallayıp teşekkür ettim. Ardından merdivenlerden çıkıp Asyanın odası olduğunu tahmin ettiğim odaya girdik. Kocaman bi odaydı. Yatak çift kişilikti. Karşısında uzun koltuk ve makyaj masası vardı. Girişte sağda da banyo. Kıyafet odası gizli gibiydi. Sürgülü kahverengi kapısı vardı. Odayı kısaca inceledikten sonra kendimi yatağa bıraktım. Bu sırada Asya kapıyı kilitledi.

Doğaçın bu yaptığı beni nasıl yaralamıştı hiçbir şey bilmiyordu. Affediyordum yine yapıyordu yine ve yine. Acilen teknik yardım alması lazımdı. Sorunları vardı.

Telefonum kim bilir kaç kez çalmıştı! Elime alıp baktım. Doğaç'tan 234 arama, Atlastan 45 arama ve Enisten 120 arama. Kökten kapatmak en iyisiydi. Gelen hiçbir mesaja bakmadan kapatıp çekmeceye koydum. Hava iyice kararmıştı. Asya beni izlerken iç çekip söze girdi.

"Ne oldu İlsa? Söylermisin iyisin değilmi canım?"

"Evet iyiyim bebeğim. Ama Asya senden tek istediğim burda olduğumu kimseye söyleme bir süre. Sonra gideceğim zaten"

"Nereye?"

"Sakin ol, Doğaçla konuşmaya. Sadece biraz kafa dinlemek istiyorum benim eski hayatım resmen maceraya döndü. Bu kadar şey bana gerçekten ağır gelmeye başladı. Sonra anlatmaya başlasam? Gerçekten kendimi, aklımı toplamam için zaman lazım. Birde karnım çok açıktı bir şeylermi yesek?"

"Anlıyorum seni İlsa inan ki, seni zorlamıyorum. İstediğin kadar burda kalabilirsin. İstediğin zaman derdini bana anlatabilirsin her zaman burdayım."

Deyince kollarımı Asya'ya sardım. Onun gibi bir dostum olmasaydı şuan nerde ne yapıyor olurdum kim bilir...

"Ben yemek getireyim Füsun ablanın yemeklerini tatmalısın."

Deyip ayağa kalktı Asya. Beni neşelendirmeye çalıştığı açıkça ortadaydı. Hevesi kursağında kalsın istemiyordum kocaman güldüm söylediğine karşılık. Odadan çıkacakken Asya'nın telefonu çaldı. Arayan Doğaçtı.

"Efendim Doğaç Abi?"

"İlsa geldimi veya aradımı?"

"Hayır. Haber alamadım defalarca aradım ama yok"

Karşıdan cevap gelmeden kapandı.

"Teşekkür ederim Asyam."

Gülümseyip yemek getirmek üzre odadan çıktı. Doğaç böyle yapmasaydı öğlen yemek yerken kusmalarımdan belki hamile olabileceğimi söyleyecektim. Böyle soğuk olması hoşuma gitmemişti. Alışmak için gayret edeceğimi söyleyip bir şeyleri yoluna sokacaktım. Ama o bi sürtük için bana bağırdı. Beni ezdi. Herşeye tamam demiş affetmiştim ama kendini bana karşı böyle yapması. İçimde ki ufacık umutları bile öldürmüştü. Anlamıştım artık bizim asla normal bir evliliğimiz olmayacaktı. Asla normal hayatlara sahip olamayacaktık. Benide bırakmayacaktı...

Yarım saat önce Asya'nın getirdiği yemekleri yemiştim. Şimdi bunca şeyin üzerine ruhumdaki yorgunluğu üstümden atmak adına uyumaya çalışıyordum. Asya aşağıda ailesi ile birlikte akşam yemeği yiyordu.

Doğaç'tan kaçamak mümkün olsaydı bunca varlığın içinde Asyaların evinde sığıntı gibi yaşamak zorunda kalmazdım. Bunları bir bir düşünürken odaya biri girdi. Derin nefes verdim. Asyaydı.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin