86. Bölüm Sonu olacak son

2.2K 67 10
                                    

İlsa'dan

Konuşmamasına sinirlenip indirmiştim tokadımı yüzüne. Başı sola düşerken zifirilerini tekrar okyanuslarımda gezdirdi.

Ellerimi saçlarıma geçirip ovdum deli gibi ağrıyan başımı.

"S-sana bunca zaman yalan söylemedim, sen benim karımsın. Bunun gibi bi gerçeği senden saklamadım de. Gerçek babana kıymadım de. Konuş Doğaç benimle! Söyle hadi, benim Koca adamımı benden almadığını söyle"

Olumsuzca sallandı. Sesli ağlayışım nedendi hiçbir fikrim yoktu. Hiç görmediğim gerçek babamı Doğaçın öldürmesine mi yoksa bana yalan söylemesinemiydi bu yakarışım. Emindim çok kırılacak olmamızaydı bu ağlamalarım.

"Bunu yapmadım de. Susma. Konuş Ay🌙'ım konuş aydınlat sönmüş Güneşini hadi."

"Yaptım. Gerçek babanı öldürdüm İlsa. Sakladım bu gerçeği senden. Korktum. Benden başka ailen olacak diye susturdu bu prangalar beni. Pişman değilim İlsa sana her şeyi bir bir açıklayacağım. Oğlumuz söz konusuydu sevgilim. Karar verecek vaktim yoktu. Bunu sadece oğlum için yaptım İlsa, ailem için."

Yutkundum yüzüme tokat gibi çarpan gerçekler karşısında. Aklımı kaybedecektim.

"N-nasıl kıydın bir cana daha"

Şevkatle yaklaşmıştım yanına. Ellerimi ardı ardına göğüsüne vurup bağırdım ağlarken.

"İSTEMİYORUM SENİ ANLIYORMUSUN, BİTTİ. HAYATIMDAN EKSİLTTİĞİN HERŞEY GİBİ BİZİDE BİTİRDİN! GİT!BIRAK BENİ. BİZ KÜÇÜK KIZLA KOCA ADAM OLDUK AMA BİZ OLAMADIK. BİZ BİZ OLAMADIK ADAM! GİT. BAKMA OĞLUMUZUN YÜZÜNE DOKUNMA PİS ELLERİNLE ONUN TEMİZ BEDENİNE DAHA FAZLA! TİKSİNİYORUM SENDEN, YAPTIĞIN HERŞEYDEN."

Söylediğim sözler karşısında dimdik duruyordu ya bu beni daha çok deli ediyordu. Ellerimi bileklerimden yakalayınca durdum.

"D-dokunma bana."

"İstemiyor musun beni?"

Çok ciddi sormuştu bunu. Aklım başımda değilken bağırdım.

"İstemiyorum Allahın cezası. Bitti. Herşeyimi çaldığın gibi gerçekleri de çaldın senide çaldın benden. BIRAK BENİ. ANLIYOR MUSUN? Bırak daha fazla yanmayalım."

Tuttuğu ellerimi sertçe bıraktı. Tutmayan bacaklarımla olduğum yere çöküp kaldım. Kapının çarpma sesi bütün şirketi ayağa kaldıracak kadar çoktu. Aslanı benden alma ihtimali aklıma gelince zar zor ayaklanıp halimi aldırış etmeden kapıyı açtım. Olduğumuz kat bomboş o uğultu yoktu. Enis kucağında Aslanı tutuyor endişelice susturmaya çalışıyordu ağlayan küçük devimi.

Yanlarına ağlayarak koşup Aslanı kucaklayıp sardım. Boynuma yatırıp sevdim saçlarını. O güzel kokusu, yumuşaklığı bi nebze olsun sakinleştiriyordu beni. Hamile olduğum aklımdan çıkmışken düşünmedim daha fazla. Bunca gerçekle yüzleşmişken geleceği düşünmek beni daha çok yoruyordu.

Zor ayakta dururken Enis koluma girdi.

"İlsa tamam bana kızgınsın ama seni güvenlice eve bırakayım izin ver. Kötüsün."

Dedi. Haklıydı kötüydüm. Başımla onaylayıp peşinden sürükledim gitmeyen ayaklarımı.

1 Hafta Sonra

Doğaç ne eve uğramıştı nede telefonla arayıp haber vermişti. Deli gibi merak ediyordum ama bi o kadar da istemiyordum onu bu evde. Enisle Asya ne kadar gelmek istese de red etmiştim bir haftadır.

Sadece oğlumla konuşmak iyi geliyordu bana. Ona bakıp babasını görmek...

Haklımıydım haksız mı hiçbir fikrim yoktu. Asıl babam olacak adamı neden öldürme gereği duymuştu? Mazereti neydi? Açıklamasına izin vermeyince tek kelime etmemişti son tartıştığımız gün. Buna günlerdir düşünüp pişman olurken elimden tek gelen Doğaçın karşıma geçip birkaç söz etmesini beklemekti.

Akşam üzeri yine her akşam olduğu gibi hazır masada Doğacı bekliyordum. Zil çalınca Şerife Ablaya göz işareti yapıp kendim kalktım. Hızlı adımlarım kalbimin hızlı atmasına sebep oluyordu. Asık suratla kapıyı açtım. Doğaçı görüp ağzından dinlemek istiyordum her şeyi geç olsa bile.

"Ahmet"

Elinde siyah bi kutu üzgün gözlerle bana bakıyordu. İçim titremişti. Boğazım daralırken uzattı.

"Yenge Patron gönderdi ve gitti."

Dedi. Gözlerimden yaşlar delicesine akarken titreyen bacaklarımı durduramıyordum. Elinden alıp duvarın dibine çöktüm. Yüzüme vuran soğuğun gitmesi ve kapı sesiyle Ahmetin karşımda olmadığını anladım. Kutuyu titreyen ellerimle açıp siyah kağıttan mektubu okumaya başladım.

"Gidiyorum sevdam. Seni çok sevdiğimi ömür boyu seveceğimi bilmeni istiyorum İlsa. İkinci bir şansım olup olmadığını bilmiyorum, bunca yaşattıklarım üzerine sadece iyileşmek istiyorum. Kendime yeni hayat kurmaya değil hayatımı rezil etmeye gidiyorum ailem olmadan.

Hıçkırarak ağlıyordum.

"Gittin!"

Siyah kutuyu kenara bırakıp okumaya devam ettim.

"Hayatında yerim olmadığını artık biliyorum Aşkım. Daha fazla yanmaman adına gittiğimi bil. Sana yaşattığım bu acıların hiçbir tasviri yokken birde seni benimle sınamak istemiyorum. Bu hayat bana ikinci bir şans verirse senden ikinci şans dilemek istiyorum. Sadece benimsin küçüğüm sadece seninim. Parçamıza iyi bak küçüğüm. Hoşçakal..."

Doğaç A.

Yazar'dan

Bir hikaye daha sonra erdi. Koca adam Doğaç Adsayoğlu terk etti masayı oyunun sonunu getiremeden. Gerçekler en derininde aklına binbir türlü baskı yaparken Küçüğü İlsa Adsayoğlunun sınav gibi geçen hayatına bir sınavıda kendisi veremedi. Yakıp kül etti İlsa'nın hayatını. Bıraktı ellerinde oğlunu bir başına. Yıktı bütün dünyasını İlsa'nın. Böyle tahmin etmemişti İlsa'da kimse gibi. Mutlu sona erecekti onlar. Sızlamayacaktı kalbinin tam ortası. İlsa'nın son tartıştıkları gün dediği gibi 'Bitti' mişti herşey. Doğaçın bu vedası İlsa'nın bütün dünyasını başına yıkarken içinde ki son bir haftadır yanan koca ateşe de bir odun olmuştu. İlsa pes etmişti bu gece. Artık ölse bile unutamayacağı sonunu göremeyeceği bir sevdası vardı. Doğaçın hikâyenin başında söylediği gibiydi herşey; "Artık benimsin, ruhun ,kalbin ,ellerin , saçların, tümünle benimsin, ölümünle bile...". Duyulan son çığlıklarıydı İlsa'nın bu sesi. Bu hikaye karanlığın küçüğü İlsa'nın hikayesinin sonu değildi. Bu hikaye aslında Karanlığın Küçüğü Doğaç'ın hikayesinin sonuydu. Herşey Doğaçın daha küçücük bir çocukken bu karanlığa girmesiyle başlamıştı. Ailesinin ölümü Küçük Doğaçın içinde yeşerttiği bu intikam acısıyla onu daha küçücük bir
çocukken girdabına almıştı karanlık. Şimdi bir sona varmıştı Doğaç. İçine çektiği ikinci bir Karanlığa küçüğüm derken içindeki karanlığın küçüğünü görememişti. Hayatın Doğaça verdiği bunca acı yetmezmiş gibi şimdide İlsa'ya bile söyleyemediği gerçek hikayenin sonunu getirmişti. İkinci bir şans almaya gitmişti Doğaç. Onlar sonu olacak bir sondaydı...

'HİKAYE SONU'

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin