26. Bölüm Küçük Ayrıntılar

4.9K 133 0
                                    

İlsa'dan

Karanlıktan çıkmışmıydım yoksa karanlığa yeni bi adım mı atmıştım? Uyanıktım ama gözlerimi açmaya cesaret edemiyordum. Bu zalim dünyada daha fazla kalmak istemiyordum. Doğaç yoksa ben ne yapacaktım? Lanetler ederek ağrıyan gözlerimi açtım. Yüzüme beyaz bi ışık vuruyordu. Ellerimle alışkın olmadığım ışığın gözlerimle buluşmaması için kapattım. Etrafıma baktığımda Atlas ve yanındaki kız bana bakıyordu korkmuş gözlerle. Demek her şey gerçekti rüya değildi. Çok istedim kötü bi kabus görmüş olmayı...

Anında ağladım hıçkırıklara boğula boğula. Abim şaşkınca bana bakıyordu.

"Ne oldu İlsa?"

"Senden nefret ediyorum, senden nefret ediyorum. Doğacı öldürdün. Kahretsin ben nasıl nefes alıcam. Nasıl yaşayacağım?"

Hâlâ ağlarken kendimi kaybediyordum ufak ufak. Genç kadına nefretle baktım. Elimle onu göstererek

"Sen, sen benim yüzüğümü nasıl ayağının altında ezersin"

Derken üzerine atlamaya çalıştım. Anında belimde kollar hissettim. Çok istedim Doğaç olmasını ama onun elleri bu kadar ince değildi. Atlastı bu.

"Ne oluyor İlsa ne yüzüğü?"

Bide dalga geçer gibi konuşuyordu. Çıldıracaktım ne diyordu abim gerçekten? Yaptıklarını ne çabuk unutmuştu ikiside. Ellerimi kafama koyup dizlerimi geri çektim avazım çıktığı kadar bağırdım.

"SİZİ ASLA AFFETMİYCEM SİZDEN NEFRET EDIYORUM ÇIKIP GİDİN BURDAN, GİDİN BENİ YANLIZ BIRAKIN"

Bağıra bağıra söylediğim sözlerle bağırarak ta ağlıyordum. Birden odanın kapısı açıldı. Hastanedeydik doktordan başka kim olabilirdi. Yanımdaki genç kızın bana yaklaştığını gördüm ama tepki bile veremedim. O sırada Atlas'ın sesini duydum.

"Dokunma!"

Kız bana acıyla bakarak geri çekildi.
Gözüm bulanık bulanık kapıda duran adamı görüyordu. Kocaman bi adamdı bu kalbim hızla atınca o sesi duydum.

"Güzelim ne o oluyor?"

Hayalde görmeye başlamıştım, bu Doğaçın sesiydi. Bana doğru yaklaşmaya başladı. Her adımında gözlerim daha iyi görüyordu. Bu Doğaçtı. Canlı kanlı karşımda bana doğru geliyordu. Gözlerimi hızla silip üzerine atladım. Bacaklarımı beline kenetleyerek kokusunu içime çeke çeke sarıldım.

"İlsam!"

Sesi endişeli ve sinirli çıkıyordu. Atlasa ters ters bakışlar attığını gördüm. Tam lafa girecektim ki elimdeki yüzüğü gördüm. İçimden küfür ettim. "Hassiktir!" Kocaman bi kabusmuysu gördüklerim? yada şu anda gerçekten çok güzel bi rüyadaydım. Abim ve genç kadın dışarı çıktılar. Ellerimi yüzüne koyup zifiri siyahlarına baktım. Bu kadar güzel bi rüya olamazdı. Dudaklarını öptüm. Doyumsuz hasret kalmış gibi. Bi an şaşırdığını anladım. Tepkisizce duruyordu. Elleri hala belimde birbirimize yapışık gibi ayakta dikiliyordu. Sonra karşılık vermeye başladı. Kesinlikle gerçekti bu anlar. Rüya olmayacak kadar güzeldi. Nefessiz kalınca ayrıldık birbirimizden. Alnını alnına dayadı.

"Ne oldu küçüğüm niye bağırıyordun? Anlat bana. Bir şey mi dediler sana?"

Kafamı hayır anlamında salladım. Konuşacak mecalim yoktu. Bi an önce evimize gidip kokusuyla uyumak istiyordum. Gözlerimi bir kez açıp kapadıktan sonra konuştum.

"Evimize gidelim."

Şaşkınca bana bakıyordu. Ona bunca zaman sevgimi tam olarak göstermemiş olduğum için bu söylediklerime bi hayli şaşırıyordu. Artık beni sevdiğine daha emindim. Beni bırakmayacaktı, emindim. Beni kendinden ayırmadan kapıya yöneldi. Kapıyı açıp hastaneden dışarı çıkarmak üzre holde yürüyordu. Bütün herkes bize bakıyordu. Kıskançlık, haz bütün duyguları görüyordum hissediyordum üzerimde. Hiç umrumda olmadı. Daha sıkı sarıldım boynuna. Ağlamam durmuştu. Dışarı çıktığımızda Enisi gördüm. Elindeki sigarayı bizi görür görmez yere attı. Adama koala gibi sarılmış bırakmıyordum. Arabanın yanına yaklaştığımızda kapıyı açtı. Beni içeri bırakmak için eğildiğinde yine bırakmadım. Omzundaki boğuk sesimle konuştum.

Karanlığın Küçüğü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin