Bölüm 28

141 24 1
                                    

Demir, Pehlivan Holdinge geldiğinde saat sabahın altısıydı ve tam tamına beş saattir ekibinin yardımcılarıyla birlikte Timeless'in son halini düzenliyordu. Kendisine ayrılan yerde hem şirket işlerini hem de projesiyle ilgili çalışırken Erdem de ona eşlik ederek bar tarafına kurulacak olan güvenlik ve bilgi işlem işleri ile uğraşıyordu.

"Buyurun Demir Bey, kahveniz" diyerek resepsiyonist kızlardan biri gelip kahvesini önüne bıraktığında başını kaldırmadan teşekkür etti. Ardından gözlüklerini takıp yeniden önündeki işlere döndü. Erdem ise, barın arkasında ve depo olarak kullanılacak yerlerine bilgisayar yerleştirip kurulumunu yaparken diğer yandan da teknik servis elemanları ve bilgi işlemcilerden yardım alarak güvenlik sistemini oluşturuyorlardı. Adamların bir şey söylemelerine fırsat vermeden kendi üzerine düşen görevi layığıyla yerine getiren genç adam böylece içinde bulunduğu durumdan da kurtulmuş oluyordu bir nevi...

Çalışanlardan biri "Elif Hanım şuan bir toplantıda" diyerek Demirin yanından geçerken genç adam başını kaldırıp kıza baktı ve "Elif Hanım burada mı?" diye sordu. Kızın yaka kartına bakıp yeniden bakışlarını ince uzun yüzüne çevirdiğinde "Sasha?" dedi. Genç kız "Evet Demir Bey, dün gece saat bir civarlarında şirkete geldi ve o zamandan beri de buradalar kendileri" dediğinde Demir "Bizim burada olduğumuzu bilmiyor mu?" diye sordu. Biraz sinirlenmişti bu duruma. Sonuçta bir ya da iki hafta sonra açılışı yapılacak olan küçük işletmesinin durumunun nasıl olduğunu merak etmeyecek kadar pervasız mıydı bu kadın? Önündeki ajandayı kapatıp, cep telefonunu eline aldı ve kızdan onun hangi odada kaldığını öğrenerek asansörlere doğru yürümeye başladı. Erdem, başını kaldırıp abisinin arkasından bakarken yanındaki adamlardan birine "Bana Cory'i bağlayın. Yardımına ihtiyacım var bu bebek bana istediğimi vermiyor" diyerek bilgisayarın kasasını sevdi ardından gözlüklerini takarak yeniden işe koyuldu.

Demir,asansörden çıkıp sanki kimsenin çalışmıyor olduğu kata geldiğinde sessizce adımlarını Elif'in kaldığı odaya doğru yönlendirmişti. Yönetim katında kendisine verilen odada toplantı yaptığını öğrendiğinden beri içini rahatsız eden bir his vardı genç adamın. Kaşlarını çatarak kapıyı vurup içeriye girdiğinde genç kadının toplantı yapmadığını,tek başına koltuklardan birine oturmuş öylece camdan dışarıyı izlediğini görmüştü. Ve bu durum Demir'i daha da sinirlendirmişti. Elif,gelenin kim olduğuna bakmadan Fransızca konuşmaya başlayıp yeniden sustuğunda Demir anladıklarıyla kaşlarını havaya kaldırıp bir adım daha attı. Kadın ya kimin geldiğini umursamayacak kadar kendini beğenmişti ya da gerçekten yüzünü görebildiği kadarıyla üzgündü... demir,hangi duygunun daha ağır bastığını bilemiyordu ancak cama yansıyan görüntüsüyle kadının bakışlarının titrediğini fark etmişti. Elif,içini çekip ağır ağır kendisini izlemekte olan Demir'e dönerken tek kaşını havaya kaldırmıştı.

"Demir Bey?" diyerek ona doğru bir adım attığında elini uzatıp "Hoş geldiniz" dedi. Demir,sesini çıkarmadan sadece başını salladı ve kendisine uzatılan eli sıkarak "Burada olduğunuzu bilmiyordum" dedi. Elif "Söylemediğim içindir" diye cevap verdi. Demir,hem ilgisiz hem de kendini beğenmiş,diye düşünürken genç kadın "Bu saatte burada ne işiniz var?" diye sordu.

Demir,tek kaşını havaya kaldırdı ve "Öğlen olmak üzere" dedi.

"Onu fark ettim zaten" dedi genç kadın "Benim demek istediğim benim yanımda ne işiniz var? Yanılmıyorsam sizinle bir görüşme falan ayarlamamıştık" diye sorduğunda Demir'e oturmasını işaret etti ve kendisi de karşısına geçerek bacak bacak üstüne attı. Demir "Doğru,sizinle bir görüşme ayarlamadık ama çalışanlardan sizin burada olduğunuzu öğrenince gelip bakmak istedim" dedi.

Elif "Öyle mi? ne için?" diye sorduğunda Demir "Ciddi misiniz yoksa benimle dalga mı geçiyorsunuz?" dedi sinirle.

Elif,iç çekerek ona baktı ve "Anlamadım ?" dedi.

TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin