-2.sezon / 24.bölüm-
“İhanet asla bağışlanmaz, iğrenç yüzü belleğe o kadar derin çizgilerle kazınır ki, unutmak için ölmek gerekir.”
"Sadakat/ İnci Aral"Doruk, konuşmak için Derin’in odasına giderken asistanından genç kadının ofisinde olmadığını öğrenmişti. Kaşlarını çatıp, bir süre öylece koridorun ortasında dururken yeniden karşısında beliren asistanı mahcup bir ifade ile genç kadının jimnastik salonunda olduğunu söylemiş ve yanından ayrılmıştı. Genç adam, başını sallayarak adımlarını ters yöne çevirdiğinde sadece kendisinin kullandığı asansöre doğru ilerledi ve şifreyi girerek yerin altı kat aşağısına inmeye başladı. Asansörden çıkıp, buz gibi bir havanın yüzüne çarpması ile düşündüğü tel şey ‘Derin’ olmuştu. Soğuk havayı sevdiğini biliyordu ve gittiği her yere bunu taşıdığını da. Onu gördüğünde üzerinde sadece eteği ve sutyeni vardı. Saçları dağılmış kimisi terden alnına yapışmıştı. Ellerine bağladığı bantlarla kum torbasını yumruklarken dişlerini sıktığını görebiliyordu. Karın bölgesindeki kaslar kasılıp gevşerken onu bu kadar sinirlendiren şeyin ne olduğunu merak etti.
Derin, kum torbasını yumruklarken hissettiği tehlike hissiyle yanıp kavruluyordu. Şuan Doruk’tan ve onun tarafından göreceği ilgiyle ilgilenmiyordu. Bütün vücudu bir sonraki darbenin kimden geleceğini çözmeye çalışıyordu ama bunu bir türlü yapamıyordu. Ellerinin acımaya başladığını hissediyordu. O kadar terlemişti ki üzerindeki eteği parçalamamak için dişlerini sıkıyordu. Ona göre kadınlar, asla etek giymemeliydi. Bu çok savunmasız ve rahatsız eden bir durumdu. Sert bir yumruk daha atıp tam kendi etrafında dönecekti ki Doruk’un varlığını hissetmesi ile olduğu yerde durdu. Genç adamın, huzur veren varlığı ve etrafını saran kokusu onu ele geçirdiğinde elleri iki yana kaydı. Ağır ağır ona döndüğünde Doruk’un tek kaşını kaldırmış soru soran bakışlarla kendisine baktığını gördü. Doruk, burayı sevmezdi. Yerin altı kat aşağısı ve daha aşağılarında yer alan bölmelerden hiç hoşlanmıyordu ama onu buna rağmen burada görmek Derin için ciddi şeylerin olduğunu gösteriyordu.
“Selam!” diyerek nefes nefese genç adama baktığında Doruk ceketini çıkarıp bir kenara attı ve ona doğru ilerleyerek “Selam” dedi. İkisi de gözlerini birbirinden ayırmadan hareket ediyordu. Genç adam, onun bütün aletlerde çalışmış olduğunu fark edince kaşlarını çatıp yeniden onun gözlerinin içine baktı ve “Bir sorun mu var?” diye sordu. Derin, onunla birlikte döndü ve “Bir sorun olmasını mı istiyorsun?” dedi. Doruk, aldığı soru karşısında gülümsedi ve dudaklarını yalayarak “bunu bana sen söyleyeceksin” dedi. Derin “Olur! Ne bilmek istiyorsun?” diye sorduğunda Doruk “Neredeydin?” dedi. Derin, iç geçirip ellerini çıtlattı ve Doruk’a bakıp “Ben sana nerede olduğunu soruyor muyum?” diye sordu. Doruk “Cevap istiyorum!” dediğinde sesindeki öfke Derin’in kaşlarının çatılmasına neden olmuştu. “Ben senin cevap alabileceğin insanlardan biri değilim” dediğinde Doruk “Öyle olmadığını biliyorum!” dedi. O da şimdi yumruklarını hazır hale getiriyordu.
Derin “Öyleyse benim canımı sıkacak sorular sorma!” dedi ve ilk yumruğu attı. Doruk, onun yumruğunu tutup sıktı ve geri bükerek sırtını gövdesine yasladı “Bana yalan söylüyor musun Derin?” diye sordu. Genç kadının gözleri duvardaki panele kilitlendi ve birinin daha orada olduğunu hissetti. Kısmış olduğu gözlerinin ardından Doruk’a “Değişir! Ya sen?” diye sordu.
Genç adam “Neysem oyum!” dediğinde Derin’in yüreğine hiç olmadığı kadar su serpildi. Bu dünyada gerçekten kendisine yalan söylemeyen tek insandı Doruk. Ve bunu bilmek ona karşı hissettiklerini daha da güçlü kılıyordu. “Güzel!” diyerek önce ayağına bastı ardından dirseğiyle genç adamın karnına vurdu. Doruk, hissettiği acı ile iki büklüm olup gözlerini yumarken, dudaklarının arasından “Ah” sesi çıktı. Bu Derin’i güldürmüştü. Genç kadın “Ben sana Bade ile bir hafta Luzern’de ne halt yediğini soruyor muyum?” dediğinde Doruk “Aynı şey değil” dedi. Derin, izlendiklerinin bilincinde olarak Doruk’a doğru bir adım attı ve “Aynı şey! Benimle nişanlısın Doruk Pehlivan eğer beni aldattığını hissedersem…” iki koluyla ona vurmaya çalıştı ancak Doruk onu tutup yeniden geri püskürtünce sinsice gülümsedi ve “Onu öldürürüm!” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Ficción GeneralBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.