-63-
"Masa bire bir sade kahve bir tane de yağsız latte!" dedi Simon elindeki not defterine bakarak. Bir köşede oturmuş çalışanlarını izleyen Elif, genç adamın ciddi tavrına bakıp iç geçiriyordu. Demir ile tanıştığından beridir bu iri kıyım adam sürekli etrafındaydı. Hoş, sadece etrafında kalmakla yetinseydi çok iyi olurdu ancak tuvalete giderken bile peşindeydi. Sürekli olarak kendisiyle ilgili Demir'e haber verdiğini biliyordu ancak ne var ki bir türlü kendisi Demir'den haber alamıyordu. Onun kendisini aramasını beklemişti. Hala bekliyordu ama Demir bu iki seçenekten birini bile yapmamıştı. Elbette, Elif bunu anlıyordu. Az çok ailesinin başındaki sorunları tahmin etmek gibi! Ama ne var ki bazen bencilliği tutuyor ve bunları da umursamıyordu. Sonra yine iç sesi araya girip "Tek gece!" diyor ve kendisine gelmesini sağlıyordu. Ama öyle bile olmuş olsa Demir'in kendisiyle sevişirken ki davranışları hiçte tek geceye sınırlı kalmayacakmış gibi hissettirmişti.
Of!
Yine aynı şey oluyordu işte. Sürekli onu düşünmekten kafayı yiyecek gibi oluyor ve aklına olur olmaz şeyler geliyordu. Gelmemeliydi! O şimdiye kadar kimseye bel bağlamamıştı! Neden Demir'e bağlasındı ki? Hem, en son ilişkisinin nasıl bittiğini düşünürse eğer yeniden birine körü körüne bağlanmayı istemiyordu. İkisi de yetişkin insanlardı ve aralarındaki şeyi görmezlikten gelebilir ya da bunu ihtiyaç karşılaması olarak düşünebilirlerdi.
"Of kadınım ben ya!" dedi sinirle düşüncelerine gem vurup. Erkekler gibi duygusuz olamazdı ya. Evet, belki üzerinde düşünmemesi gerekiyordu belki de Demir de düşünmüyordu ama kadın olmak tam da bunu yansıtmıyor muydu zaten? Kadın olmak duygusallık demekti. İşin her zaman duygusal yanına bakmak demekti. Elif'te bunun farkındaydı. Onun kollarına koşarak gitmiş ve kendisini zevk denizinin içine bile isteye atmıştı. O denizde saatlerce yüzmüş,dibe batmış ardından onunla birlikte gün yüzüne çıkmıştı. Ondan hoşlandığı için bunun olmasını istemişti. Başka bir nedeni olduğundan değil. Öyle olmamış olsa Demir neden kendisiyle sevişsindi ki? Onca kadın varken etrafında neden kendisini sesçindi!
Kafayı yiyecekti artık düşünmekten. Oldu bittiye getirmek istiyor ama her defasında sekiyordu. Onu görmek istiyordu. O lanet olası ruhsuz bakan gözlerine bakmak istiyordu sonra da tırnaklarını o güzel suratına geçirip boydan boya çizmeyi...
İçini çekerek,soğuyan kahvesinden bir yudum aldı. Ağzına dolan bakırımsı tatla yüzünü buruşturduğunda karşısına birinin oturduğunu gördü. Kaşları çatılırken oldukça umursamaz olmaya özen gösteriyordu. "Kahven soğumuş. Sana yenisini söyleyeyim" diyen adam gülümseyerek başını bara doğru çevirdi. Ardından da bağırıp iki sade kahve söyledi.
Halkla ilişkiler bölümü yardımcısı Aykut Bey'i tanımıyor olmak işten bile değildi. Şirketin bütün genç ve bekar bayanları bu uslanmaz çapkından nasibini almak için sıraya girmişti. Ancak Aykut Bey'in şimdilik tek hedefi Timeless'in genç ve güzel patronu Elif'ti. Sarı saçları altın başaklar gibiydi ve masmavi gözleri dalgalanan denizleri andırıyordu. Sanki yaklaşırsan seni boğarım dermiş gibi.
"Sizi hep yalnız görüyorum" dedi genç adam nihayet. Elif cevap vermedi çünkü ona cevap verme gereği duymuyordu. Öte yandan üzerine bu şekilde baskı kurulmasından da hoşlanmıyordu. "İşlerle meşgulüm" dedi buz gibi bir sesle.
"Anlıyorum" dedi Aykut ardından "Takıldığın ya da ne bileyim çıktığın biri yok mu?" diye sorduğunda kadının önüne konan kahve bardağına baktı ardından tepesinde yükselen gergin sese başını kaldırdı.
"Var. Ben!"
Demir,elindeki karton tutacağı Aykut'un kucağına atıp kısmış olduğu gözleriyle dik dik ona bakıyordu. Elif,neye uğradığını şaşırmış bir edayla genç adamın heybetli,kendisinden emin duran görünüşüne bakakalmışken Demir "Kahve mükemmel. Neden gidip kendine bir tane de sen almıyorsun. Ve oturduğun yeri bana bırakmıyorsun?" diye sordu. sesindeki ince alayın altında bariz bir sinir vardı ve eğer bu adam biraz daha kendisine dik dik bakmaya devam edecek olursa elindeki kahveyi kafasından aşağı boşaltmakta kararlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Aktuelle LiteraturBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.