Bölüm 74
Derin kahverengi gözler... O kadar koyu ve umursamaz bakıyordu ki kendisini izleyenlere dudaklarının hafif kıvrılışı bile kendisinden ne kadar emin olduğunu gösteriyordu. Kendisine gösterilen yere oturmuş ve sırtını arkasındaki koltuğa yaslamış neler olacağını bekliyordu. Kimseden ses çıkmıyordu. Hayatı boyunca dikkatli bakışlara maruz kalan biri olarak şimdi buradaki insanların da kendisine bakıyor olmalarına aldırmıyordu. Bade, kısaca hayatı hakkında özet geçerken güzel gözlerini genç kızın bembeyaz tenine dikmiş onu izliyordu. Bakılacak gerçekten hiç bıkmadan bakılacak bir yüzü vardı genç kızın.
Bade "Murat Albayrak. Benimle birlikte Vatan'daki liseye gelen grubun içindeydi ancak okula alışamadığından kısa bir süre sonra okuldan ayrılıp yeniden Dede Korkut'a dönmüştü. Kendisiyle tabi ki o zaman tanışmamıştık. Bizim ilk resmi tanışmamız üç sene önce Özkan'ın bizi bir araya getirmesi sayesinde oldu. Murat Albayrak yani sadece Murat emekli orgeneral Müşfik Albayrak'ın torunu. Babası emekli kurmay subaylarından..."
"İhsan Albayrak!" dedi Ateş. Gözlerini Bade'ye dikmiş onu öldürecekmiş gibi bakıyordu. Genç kız, korkarak bakışlarını kaçırırken kaldığı yerden konuşmasına devam etti.
Bade "Murat, iş dünyasında çok saygın bir konuma sahip. Birçok alanda faaliyetleri var. Bunlardan en önemlisi de sağlık sektöründe yer alması" dediğinde genç adam yarım bir gülümseme ile kızın konuşmakta çekindiği o cümleleri sarf etmesini bekledi. Evet başarılı bir iş adamı olabilirdi ya da soy ağacı gurur duyduğu pek çok isimle dolu olabilirdi ancak ne yazık ki kendi hayatı o kadar da edepli değildi. Murat Albayrak, göründüğünün aksine tam bir çakaldı. Genç adamın gözleri alayla gülümseyen Yavuz'a kayarken "Bir sorun mu var?" diye sordu. Yüzü dağıldığı için tam olarak ne hissettiği belli olmayan Yavuz "Yok canım, daha neler! Sadece Bade'nin hakkında ki gerçeği ne zaman söyleyeceğini merak ediyorum o kadar" dediğinde Afra "Ne gerçeği?" dedi.
Murat, giderek oturduğu yerde daha da kaykılırken hemen yanı başında durmakta olan avukatı kaşlarını çatmış masadaki adamları izliyordu. Bade "O,önemli bir iş adamı olmasının yanı sıra ailesinden gizli olarak bazı illegal işler yapıyor" dedi.
Yavuz "Bravo!" diyerek göz kırpmaya çalıştığında Esra'nın başını iki yana sallaması ile yerinde uysalca doğruldu. Ateş "Askeri başarılarıyla ünlü bir aile için Murat Albayrak'ın böyle işler yapıyor olması çok utanç verici. Öte yandan kendisi karda yürüyüp iz belli etmeyen tiplerden. Yer altında ismi Sırtlan olarak da adlandırılıyor. Böylesine baskın bir ailenin böyle bir adamı büyütüp sokağa salarken akıllarından ne geçtiğini cidden merak ediyorum" dediğinde Dağhan "Mafya falan mısın?" diye sordu.
"O konuda kimse Rıza'nın eline su dökemez!" diyen Ateş arkasına yaslanıp kahve renkli gözlü genç adama bakıyordu. Ancak Murat'ın tüm söylenenlere aldırış ettiği yoktu. Buraya neden geldiği ve kim için geldiği açıktı. Kendisini açıklama yapmak durumunda hissetmiyordu zira böyle bir durum söz konusu olursa ağzı yerine hemen belindeki silahını konuşturacağından emindi.
Bade "Silah kaçakçılığı yapıyor" dediğinde Dağhan Pehlivan'ın başı şaşkınlıkla kendisine dönmüştü. Genç kız, utancından kıpkırmızı olurken onun bu halini izleyen Murat oldukça keyifliydi. Gözleri ışıl ışıl olmuştu birden. Dağhan Pehlivan, şaşkınlıkla gözlerini Bade'ye dikip ardından hemen yanında oturmakta olan Özkan'a çevirdi. Oğullarının arkadaşlarının sevgisini ve yakınlığını kazanmayı bir şekilde başarmıştı ancak bu mavi gözlü adamın nedense ne sevgisini ne de yakınlığını kazanabilmişti. Her zaman, başları bir derde girse oğullarıyla omuz omuza savaşmıştı ancak her zaman kendilerine mesafeli olmuştu. Bade'ye yakın olması elbette onunla aynı sınıfta olmasından ve ona diğerlerinden daha yakın olmasından kaynaklanıyordu. Bade'nin, Doruk'tan kaçtığı üç sene boyunca da ona yardım ediyor olması da cabasıydı. Ancak bu genç adamın, korumakla mükellef olduğu bu genç kızı bir silah kaçakçısı ile tanıştıracağı ve hayatını ona emanet edeceğini hiç tahmin etmemişti. Yılların verdiği tecrübelerine dayanarak bakışlarını Murat denen adama çevirdi. Genç adam, yerine oturduğundan beri gözlerini Bade'ye dikmişti. Sanki koca odada sadece genç kız vardı onun için. Öylesine ilgili ve derin bakıyordu ki Dağhan bu bakışı nerede görse tanırdı. Bu bir erkek için aşk demekken aynı zamanda tehlike demekti. Tehlike demekti çünkü bu adam bir savaşı bitirecekken yeni bir savaşın başlamasına neden olabilirdi. Dişlerini sıkarak oturduğu yerden ayağa kalktığında nihayet Murat'ın bakışları kendisine kaymıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Fiction généraleBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.