Bölüm 163

22 4 0
                                    

Derin'in ameliyatının ardından sıra gergin bekleyişteydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Derin'in ameliyatının ardından sıra gergin bekleyişteydi. Bade, normal odaya alınıp serumlarla desteklenirken kızlar özellikle de Didem ile Serap, korumalar eşliğinde eve gönderilmiş, bulundukları ruh halinden çıkabilmeleri için onlara bir şans tanınmıştı. Senem ise bozulan sinirlerini ikide bir ağlayarak atarken Nefes, kurşunun omzundan çıkarılması ile Senem'e bakıp soğuk bir espri yapmış ancak aldığı tek yanıt, gözyaşı olmuştu. Bebeğin küveze alınmasının ardından ölü gibi ortalıkta dolaşan Erdem, ne yapması gerektiğini bilemeden öylece ayakta dikiliyor, bir çare arıyordu. Çareyi arıyordu ama bulamıyordu... İhtiyaç duyduğu tek çare, yoğun bakımda yatmakta olan karısında saklıyken, aralarına giren soğuk duvarlar ona dokunmasına engel oluyor ve bu da canını yakıyordu.

Kızlarının da sızısı içini dağlarken henüz tam anlamıyla gelişimini tamamlamadığından bir süreliğine küvezde kalacağı belirtilmiş ve Erdem'in canından can koparılmıştı. Sıkıntıyla bir elini dağılan saçlarının arasına sokarken, üzerinin ve ellerinin Derin'in kanıyla kaplı olduğunu görüp kaşlarını çattı. Aynı şeyleri... Sadece birkaç saat önce yaşanan o kabusu yeniden hatırladığında dudaklarının kenarı yukarı kıvrılmış, gözleri dolmuştu. Yumruk yapmış olduğu bir elini dişlerinin arasına alıp kıkırdayarak gülerken, tüm yorgun bakışlar kendisine dönmüş ancak umursamamıştı. Derin'in çığlıkları... Onun gözyaşları öldürüyordu genç adamı... Daha ne kadar acı çekecekti? Başını geriye atarak kahkahalar atarken, Ateş'in koridora girdiğini hayal meyal gördü. Elleri ile yanaklarına vurup dururken "Kahretsin!" diye bağırıyordu.

"Erdem!"

Uzaktan Anif'in de sesini duymasıyla başını iki yana sallayıp gülmeye devam etti. Kendisini tutan birilerinin farkındaydı ancak buna kafa yoramayacak kadar sinirleri boşalmıştı. "Erdem!" diye ısrarla bağıran Ateş'in sesini duymasına rağmen alnını duvara sertçe vurduğunda, geriye doğru çekilmiş ve zorla dizlerinin üzerine çöktürülmüştü. Gülümsemeleri bir süre sonra hıçkırıklara dönüşürken yanında diz çöken Ateş, gülümsemiş "Ağla koçum" diyerek başını göğsüne yaslamıştı.

"Abi o daha küçücük. Bir elim kadar" derken Ateş ne diyeceğini düşünüyor ancak Erdem'in her kelimesinde söylemediği her söz gücüne gidiyordu.

"Yaşar mı abi? Makinelere bağladılar kızımı" diyerek burnunu çekerken "Derin'in de hali kötü... O nasıl dayanacak? Kızımız tam anlamıyla gelişimini tamamlayana kadar burada mı kalacak?" dedi.

Anif "Erdem?"

Erdem "Buralar lanetli abi... Buradaki insanlar barbar! Lanet olsun! Lanet olsun!" diyerek hıçkırırken Anif de gözünden akan yaşları avuç içlerine siliyordu. Onun da üzeri başı kan içindeydi. Daha önce pek çok kanlı olay görmüştü ancak böylesini... Derin'i o şekilde savunmasız görmek... Onun bile canını yakmıştı... Ateş'e eliyle bir şeyler deyip, hızla arkasını döndü. Koşar adımlarla hastaneden çıkıp, yere diz çöktüğünde içinde ne var ne yoksa çıkarmaya başladı. Ellerini taş zemine dayamış, ağrıyan şakaklarına inat kıpkırmızı olan gözlerle gri taşlara bakarken "Neyin bedeli bu?" diye söylendi "Neyin günahını ödetiyorsunuz!"

TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin