-59.BÖLÜM-
Doruk için Anif Lars'ı görmek çözmesi gereken sorunların en karmaşığıydı. Bu adamın, neden karşısında olduğunu merak etmek bir yana neden kendisine ilgiyle bakıyor olduğunu bile anlayamıyordu. Ah, tabi bir de kendisine benziyor olması vardı. Bir on on beş sene sonraki halinin versiyonuydu Anif Lars. Dişlerini sıkarak cevaplanmayan sorusunu beklemeye başladığında adamın "Otur öncelikle" dediğini duydu. Gözleri kısılıp adama geriden bir bakış atıp,onu tepeden tırnağa süzdü ve "Çekil!" diyerek açık olan kapıdan dışarı çıktı.
"Benim kim olduğumu bilmek istemiyor musun?"
Olduğu yerde durdu Doruk. Onun kim olduğunu az çok biliyordu zaten ama gerisini duymak ya da dinlemek istediğinden pekte emin değildi. Özellikle de kendisine doğru yürümekte olan adamı görünce. Mikail,yüzünün hemen hemen hepsini kaplayan yaralarla yanına gelirken Doruk "Ne oldu lan sana?!" diye bağırdı. Mikail,sağ elini kaldırıp çıplak omzuna koyduğunda sıktı ve "Nasılsın?" diye sordu. Genç adam,kendisine söylenen sözler yüzünden çileden çıkmak üzereydi. "Ne oldu dedim!" diye tısladı en sonunda.
"Adamlarımı öldürdüğü için biraz sevdim" dedi Anif'in kendini beğenmiş sinirli sesi. Doruk,doğru mu dercesine dönüp Mikail'e baktı ardından Anif'e dönüp "Ne bok biliyorsan hemen anlatmaya başlasan iyi edersin aksi takdirde benim dilimden konuşmak zorunda kalacağız" dedi. Mikail'in,omzunda duran elini çekmiş öne doğru bükülen bedenini doğrultmuştu. Anif,Doruk'un kendisine gelmeyeceğini bildiğinden adımlarını ona doğru atmış ve camın önüne konulan minderlerin üzerine oturmuştu. Doruk,Mikail'in ricasıyla gidip Anif'in karşısına oturduğunda "Senin burada ne işin var?" diye sordu.
Anif "Burası benim mülküm genç çocuk. Zeynep ve çalışanları seni şans eseri bulmuş olmasalardı emin ol. Şuan burada değil toprağın altında olurdun"
"Ve bunun için sana teşekkür etmemi falan mı bekliyorsun?" diye sordu Doruk.
Anif "Hayır. Etmeyeceğini,kibirli bir adam olduğunu biliyorum" dedi.
Dudaklarının kenarı,hafif bir tebessümle kıvrılan Doruk öne doğru eğilip gözlerini kıstı ve "O zaman serseri mayının ta kendisi olduğumu da biliyorsundur." Dedi. Şimdi gülmüyordu ve Anif bu bakıştan hiç hoşlanmamıştı. Başıyla Mikail'i işaret edip "O bir Altuğlu" dedi.
Doruk "Ve?"
"Neden seni araması için o geldi?" diye sordu Anif.
Doruk "O aileden" diye yanıtladı sorusunu adamın hemen ardından Mikail'e bakıp "Canını ne kadar yaktı?" diye sordu.
Mikail,başını iki yana salladı ve omuz silkti. Doruk,bununla gülünce yeniden Anif'e döndü ve "Adamlarını gerçekte kimin öldürdüğünü bilmiyorsun dostum ve bu adamı bu hale getirdiğin için başına gelecekleri de" dediğinde Anif kaşlarını çatmış anlamayarak Doruk'a bakıyordu.
Anif "Ne demek istiyorsun?"
"Ateş,bize doğru geliyor" dedi Doruk ardından "Anlat!" dedi. Bir dakikası bir dakikasına uymuyordu. Bir an gülüyorsa bir an somurtuyordu ve Anif,bu durumun kendisini sinirlendirdiğini hissediyordu.
"Bir daha sormayacağım!" dedi Doruk bakışlarını camdan dışarıya çevirdiğinde "O yüzden anlat! Kimsin sen!"
Anif "Melikshah Kohen'in arkadaşı. Bade'nin koruyucularından biri. Ailesiyim" dediğinde dikkatle Doruk'un vereceği tepkiyi bekliyordu. Doruk,içten içe Badenin ismini telaffuz ettiği için onu parçalama hissi ile yanıp tutuşsa da hiçbir şey belli etmemeye gayret ediyordu. Anif "Bade,herşeyi hatırlıyor. Khalid,bana gereken herşeyi anlattı ve onu buraya getirme konusunu sana söylememi istedi. Yeniden!" dedi. Doruk,içini çekip bakışlarını yere indirdi. Omuz silkip canı yana yana ayağa kalktığında Anif'e tepeden baktı ve bir şey demeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Anif,onun bir tepki vereceği düşüncesi ile olduğu yerde kısa bir süreliğine de olsa şok yaşarken hemen kendisini toparlayıp,ayaklanmış ve Doruk'un peşinden gitmişti. Mikail ise Doruk'a bu sırada yarı çıplak bir yere gidemeyeceğini anlatmaya çalışıyordu ancak Doruk'un şuan ki hali tabiri caizse devreleri yanmış bir vaziyetteydi ve bu hali genç adamın çok tehlikeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Ficción GeneralBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.