Bölüm 129

87 18 0
                                    


"Adamın kim olduğunu biliyor muyuz?"

"Hayır. Tek bilinen ve duyulan şey, sesi. Onu da elimizdeki ses kayıtlarıyla araştırmaktayız. En azından bir benzerlik yakalarız diye düşünüyoruz efendim."

Genç adam, başını sallayıp kaşlarını çatarken bir eliyle kendisini boğulacakmış gibi hissetmesine neden olan kravattan kurtarmaya çalışıyordu. Sıkıntıyla içini çekip derin bir nefes alırken "Bu işin kökünü kazımak istiyorum" dedi "Tamam mı? Gerekirse yurt dışındaki ekibi de bunun için görevlendir. Sıkıldım artık" diyerek yanındaki adama baktığında "Beni anladın mı asker?" diye sordu. Genç adam, sıkıntıyla başını sallayıp anladığını ifade ederken Ateş de başını salladı. Ceketini çıkarıp adama uzatırken "Neredeler?" diye sordu.

"Poligondalar efendim. Sizi bekliyorlar" dedi.

"Tamam" diyerek adımlarını sıklaştıran genç adam askerin yanından uzaklaşmasıyla kaşlarını kaldırıp burnunu çekti. İkiz kapıların arasından geçip, yeşil bölgeye çıktığında onları az ilerisinde birbirlerine bakıp gülümserken gördü. Derin bir nefes alıp gözlerini kısarken "Burası oynaşmak için uygun bir yer değil sizi lağım fareleri!" diye bağırdı. Adamın kendisine bakıp tek kaşını havaya kaldırmasıyla "Ne?" bakışı atan genç adam ellerini ceplerinden çıkarıp yumruk yaptı. Kendisine doğru eş zamanlı hareket eden arkadaşına bakıp iç geçirdiğinde "Ne zaman uslanacaksın sen?" diye sordu.

"Hiçbir zaman" diyen genç adam kollarını iki yana açıp Ateş'e sarıldığında "Nasılsın?" diye sordu.

"Bu soruya cevap vermemi cidden istiyor musun?" diye soran Ateş, Doruk'un sırtına vurup onu yanına çekti. Başını kaldırıp kendisine bakmakta olan kıza baktığında "Havuç kafa?" diye söylendi.

Doruk "Onun bir adı var!" diyerek kaşlarını çatınca Ateş "Yani... Ona Kızıl dememi mi istiyorsun?" diye sordu. Gözlerindeki tehlikeli ifade Doruk'un içindeki kıskançlık damarının kabarmasına neden olurken genç adamın dudaklarından kati bir sesle "Hayır!" kelimesi çıktı. "Güzel" diyen Ateş önüne dönüp kıza doğru bir adım attığında kızın hiç düşünmeden kendisine sarılıp iç çekişini dinledi bir müddet. "Koala gibi yapıştın! Çek ellerini üzerimden" diyerek kızın omuzlarından tutup, kendisinden uzaklaştırdı. Bade, uzun boylu olmasına rağmen Ateş'e bakabilmek için başını geriye atmak durumunda kalıyordu ve dışarıdan onları izleyenler için bu o kadar utanç dolu bir tabloydu ki genç kızın yanakları kıpkırmızı oluyordu bu yüzden. İçini çeken genç kız, adamın kendisine eğilmesi üzerine yanağının içini ısırıp gözlerini kırpıştırdı. Ondan korktuğunu hissetmesi için elinden geleni yaparken, gözlerine bakan dikkatli gözlerin bunu anladığını çok iyi biliyordu. Ateş, kuralcı bir halde dikkatle kızı süzerken "Yine birilerinin çomağına kazık sokmuşsun" diye söylendi. Bade, dudaklarını birbirine bastırıp derin bir nefes aldı "Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum" dedi duraksayarak "Onları delirtiyorum"

"Güzel" diyen Ateş kızın gözlerinin içine bakarak doğrulduğunda "Ve sen?" dedi Doruk'a bakıp.

Doruk "Ne olmuş bana?"

Ateş "Elinin körü! Çocukken de böyleydin adım attığın her yere belayı getirirdin ve gördüğün gibi bu yine değişmedi" dediğinde Doruk "Huyum kurusun" dedi omuzlarını kaldırıp indirerek. Ateş, başını iki yana sallayarak yeniden Bade'ye döndü. Kızı omuzlarından iterek kendisinden uzaklaştırdığında "Benden istediğin şeyin farkındasındır umarım" dedi. Bade'nin kaşları duydukları ile çatılırken Ateş kızın kendisine diş bileceğini fark edip, çarpık bir şekilde gülümsemişti. "Ben ne istediğimi biliyorum" diyen genç kız Doruk'un homurdanması üzerine "Kesinlikle ne istediğimi biliyorum" dediğinde Ateş, Doruk'a bakıp "Geri bas!" dedi.

TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin