54.BÖLÜM-
Bade'nin geçirmiş olduğu ikinci krizin ardından Bahadır Bey ona ciddi bir sakinleştirici vermiş ve kızın hiç uyanmayacağını söylemişti. Demir ve Erdem, onunla birlikte kızın odasından çıkıp koridorda yavaşça yürümeye başladıklarında Erdem "İyi görünüyor Bahadır Abi, yani bu normal mi? hafızası birden yerine geldi ve ardından da bu..." dedi eliyle kızın odasını işaret edip. Bahadır Bey, düşünceli bir şekilde başını salladığında "Kendi doktoruyla hiç konuştunuz mu?" diye sordu. Demir "İstanbul'dayken psikologu iie konuştuk ve ağır bir kriz geçirebileceğini söylemişti ancak...
"Bu kadar ağır olacağını tahmin etmemiştik" diye tamamladı Erdem, merdivenlerden aşağı inmeye başladıklarında. Salonda oturmuş kahve içmekte olan arkadaşlarını gördüklerinde derin bir nefes alıp "O iyi. Bahadır abi, bir sakinleştirici verdi ve bu onun sabaha kadar uyumasını sağlayacak" dedi Erdem. Poyraz, sert kahvesinden bir yudum alırken Anıl "Onun için zor olmalı" dedi. Senem "Onca şeyi birden hatırlamak ağır geldi tabii" dediğinde Serap "Eh kızın beyninin yedeği yok ki anacım. Bilgisayara bile aşırı yükleme yaptığında çöküyor yani" dedi.
Erdem, kendisine dik dik bakınca "Ne var?" diye söylenen genç kadın Senem'in bileğinden tutup yanına çekmesi ile "Aman iyi be" diyerek eliyle dudaklarına fermuar işareti yapmış ve sütlü kahvesinden bir yudum almıştı.
Erdem,gözlerini devirerek Asiye teyzesinin kendisine getirmiş olduğu kahveyi eline aldığında bir köşede sessizce oturmuş konuşmaları dinlemekte olan Khalid'in yanına gitti ve "O iyi" diye söylendi.
Anıl "Yanında kim var peki?"
Demir "Annemle Nefes yanındalar. Nefes,biz çıkmadan onun yanına yattı bu ara. Bu gece burada kalmak istediğini söyledi" dediğinde Ateş dişlerini sıkıp gözlerini kapadı ve elindeki kahve bardağı ile arkasını dönüp dışarıdaki sessizliği izlemeye başladı. Tüm bu olanlar canını sıkıyordu genç adamın. "Sen kalmak istemiyorsan gidebilirsin" diyen Senem'e sesini çıkarmayan Ateş omzunun üzerinden dönüp Senem'e baktı ve gözlerini kısarak aralık olan bahçe kapısından dışarı çıktı. Serap,Senem'in yanından kalkarken onun başına eliyle hafifçe vurup "Aklını başına topla kızım,adam asker. Yerinde olsam onu sinirlendirmezdim"diyerek Ateş'in peşinden dışarıya çıktı. Onu havuzun başında suya bakarken bulduğunda "Sen de duygu denen şeyden eser yok komutan. Kız,sana kollarını açtığı halde tek damla yaş akmadı gözünden" dedi. Ateş,çenesi kaskatı olmuş bir halde öylece dururken Serap "Sert adamsın anladık" dedi.
"Ben ağlamayı bırakalı çok oldu" dedi Ateş. "Bade'nin başına gelenler ya da hatırladığı şeyler beni enterese etmiyor. Onun gözyaşlarının benim üzerimde hiçbir etkisi olamaz çünkü ben sizin aksinize o kıza karşı duygusal bir yakınlık hissetmiyorum." Dedi.
"Bunu bir Altuğlu olarak mı söylüyorsun yoksa bir Ayazoğlu olarak mı?" diye sordu Serap.
"Bunu ben olarak söylüyorum!" dedi Ateş sinirle. Ardından içini çekip "Sadece ama sadece bir kere gözyaşı döktüm ben. O da Nefes'in benden tamamen vazgeçtiğini anladığım anda. Onun haricinde başka hiç kimse için gözyaşı dökmem" dedi.
Serap "Anladım." Diyerek omuzlarını silktiğinde boşta olan eliyle "Yine de sağlam adamsın komutan" dedi. Ateş, yan yan bu ufak boylu kadına bakıp dururken Serap "Ne bakıyorsun mal mal?" diye sordu. Ateş, belki de o gün ilk defa gülümsediğini hissederek başını çevirip iki yana salladığında Serap villadan içeriye giren arabaların farlarına bakmıştı. "Hayırdır? Dağhan amcaya kim haber uçurdu?" diye sordu. Ateş, başını çevirip gelenlere baktığında "umarım bu evde ses geçirmeyen bir oda vardır" diye söylendi. Yürümeye başladığı sırada Serap'ta peşinden geliyordu. "Neden? İşkence falan mı yapacaksın?" diye sordu Serap.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Ficción GeneralBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.