Doruk,Buse'nin kendisine 'abi' diye söylenmesine kaşlarını çatarak cevap vermişti. Genç kızın,mimikleri o kadar masum duruyordu ki Doruk, yaptıklarını bilmese ona gülümseyebilirdi. Ama o herşeyi biliyordu ve asla ama asla ona müsamaha göstermeyecekti. Buse,Doruk'un gözlerine bakıp dururken içindeki alaycılıktan eser yoktu şimdi. Ona ne demesi gerektiğini,nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Doruk,eğilerek arabasının kapısını açarken kendisine tersten bir bakış atmış ve onu itmişti. Sinirlenerek "Bu kadar çabuk mu gideceksin?" diye sorduğunda genç adam "Gitmemi istemiyor musun yoksa?" diye sordu. Sesi buz gibiydi.
Genç kız,omuz silkerek ona bakarken Doruk "Ailemden uzak dur böcek! Beni anladın mı?" diye uyarırken Buse "ben böcek değilim!" diyerek Doruk'un gözlerinin içine baktı. Genç adam,sinirle arabanın kapısını kapatıp kızı arabayla kendi arasına aldı ve "Senin derdin ne baş belası? Ha? Derdin ne lan senin?"diye bağırdı.
Genç kızın dudakları alayla kıvrıldı ve "Babam senin bir yanardağ kadar yakıcı olduğunu ve çok çabuk öfkelendiğini söylemişti de inanmamıştım!" dediğinde Doruk hiç düşünmeden kızın gırtlağına yapıştı ve başını arabanın kapısına vurarak "O adama baba dediğine göre iyi anlaşıyor olmalısınız!" diye tısladı dişlerinin arasından. Yeşil gözleri öldürücü derecede koyulaşmıştı. Sinirle gülerek "Neden hala ayaklarımın dibinde dolaşıyorsun o vakit?" dediğinde Buse cevap veremedi buna. Genç adam "Bir böcek gibi mide bulandırıyorsun,seni gördüğüm zaman yapmak istediğim tek şey suratına kusmak! O kusmuğun içinde boğulmanı seyretmek!" dediğinde Buse "Durma!" dedi.
Doruk,sinirle gülümserken kızın boynunu biraz daha sıktı ve "Afra,senin için çok üzülüyor ama şu gördüklerimden sonra senin için endişe etmemesi gerektiğini ona söyleyeceğim!" diyerek kızdan ayrıldığında Buse "Anneler çocuklarından vazgeçmezler. Tabi babalarda" dediğinde Doruk bağırarak elini arabaya vurdu ve "Ne Afra senin annen ne de babam senin baban! Açık konuşmam gerekirse piçsin kızım sen! Ben var olduğum sürece asla ama asla ailemin içerisine adım dahi atamayacaksın!" dediğinde kızın boğazını daha da sıkmaya başlamıştı. Buse,öleceğini bilmesine rağmen hiçbir harekette bulunmuyordu. Doruk'un elinin üzerine kapanan elin sahibi "Doruk,sakin ol" dediğinde genç adam kızgın gözlerle bakışlarını Mikail'e çevirdi.
"Sen karışma!" dedi.
Mikail "O senin kardeşin,sakin ol!" dediğinde Doruk kızı bıraktı ve kızla aynı anda "Biz kardeş falan değiliz!" diye bağırdılar. Aynı anda gözleri birbiri ile buluşunca Buse,boğazını temizledi ve "Seni ağlatacağım Doruk Pehlivan. Beni duydun mu? Beni dinliyor musun? Seni öyle bir ağlatacağım ki adını bile söyleyemeyeceksin!" dedi.
Mikail "Yeter!" diyerek kızın olduğu yere sinmesini sağlayan bir sesle konuşurken Doruk başını arkaya atıp kahkaha attı ve ellerini pantolonunun cebine sokup,kıza doğru eğildi,burunları birbirine değerken Doruk "Hadi beni ağlat. Çok ciddiyim beni ağlatta sana,yanardağımda yanmanın nasıl olduğunu yaşatayım!" dedi ve kızı iki eliyle itip arabasına bindi. Yeniden çalıştırdığında Mikail'e sonra da kıza baktı ve başını sallayıp asfaltı delercesine oradan uzaklaştı...
Buse,onun arkasından sinirle bakarken gözlerinden irice iki damla yaş süzüldü. Mikail'in kendisini izlediğini bildiğinden sessizce motoruna doğru ilerledi. Mikail,kızın uzaklaşmasını izlerken yanına gelen korumasına baktı ve "Neler yaptığını öğrenmeni istiyorum" dedi ve arkasını dönüp Doruk'u takip etmek üzere yola çıktı...
*****
Bade,uyanmıştı. Öylece yorgun gözlerle dışarıya bakarken yanına gelen Senem'e döndü usulca. Serap,kapıyı kapamış arkasına yaslanmıştı.
"Nasıl hissediyorum biliyor musunuz?"diye söylendi Bade cama vuran yağmur damlalarına bakarak. "Nasıl?"diye sordu Senem. Hafifçe yutkunarak ellerini önünde birleştirdi önce ve sonra bakışlarını gri bulutlarla çevrili gökyüzüne kaldırarak "Sanki,Doruk beni buraya evlatlık olarak vermiş de sen bekle ben seni sonra almaya geleceğim der gibi gitti... Küçük bir çocuğun ümitle beklediği gibi bekliyorum ben de"dedi sesinin titremesine engel olamayarak... Serap,kollarını göğsünde kavuşturup sinirle homurdanırken Senem gözleri dolarak Bade'ye sarıldı ve "Biz seni çok seviyoruz Bade" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKU OYUNU 2. SEZON (KAN VE GÜL)
Fiction généraleBir oyunla örtülüydü o yalan, Ağlanacak güldürüydü oynanan. Çevresini küçüklerin sardığı Gülmelerin arkasında ağlayan, Aldanmamış aldatılmış bir insan.